Bir İşe Alınma Mevzusu
Nasıl G.K.E. oldum? Bir başarı hikâyesi.
“Bir işim var, benim bir işim var!” diye bağırıyorum sokaklarda. Aslında o kadar önemsenecek bir şey değil. Hatta bu iş için diplomaya bile gerek yok.
İş başvurusunu yaptığım yer, bir kurum bile denilemez, tek bir kişiden ibaret. Beni biraz tedirgin, biraz da ukala bir tavırla karşılıyor. Yüzünde, ‘hayattan deneyimlidir’ lafının simgesi olan kırışıklıklar taşıyor. Kimileri gibi bunları yok etme meraklısı da değil üstelik. Gergin bir yüz, sıfır kırışıklık. Hayır, bu onun tarzı olamaz. Zaten bunların hepsi de büyük bir düzmeceden ibaret değil mi? Yüzüne bir krem sür, bir iğne enjeksiyonu belki de. Sonra hop, yok oluversin bütün anıların haritaları. İnatla hepsini taşıyor ve karşısına çıkan her hayat çömezinin önüne sürüyor mimikleriyle. Aslında bu kişi bir kadın. Öyle lafı uzatmaya gerek duymuyor. “Siz CV’nizi bırakın, biz sizi ararız” palavralarına da girişmiyor. Yekten, tek bir cümleyle özetliyor her şeyi: “İşe alındınız.”
Bu kadar mı demeye kalmıyor, hemen beni yanına alıp götürüyor çalışacağım mekâna. Oldukça havadar bir yer. Çok güzel güneş alıyor. Her şey mükemmel, her şey harika! Peki, ne yapacağım?
Ve gerçekle yüzleşme vaktim geliyor. Evet, işe alındım. Evet, ofisim de çok güzel. Ama bu iş. Güvercinleri Kovalama Elemanı! Evet, ben bir G.K.E.’yim. İşin aslına bakarsanız, patronum da annem. Ofis de bizim evin balkonu.
Annemin otuz küsur yıllık alt komşusu Zehra Teyze, yaşlılığın vermiş olduğu rehavet ve yalnızlıktan olsa gerek, balkonunda güvercinleri beslemeye karar veriyor. İş tam olarak burada başlıyor. Annem deliye dönüyor. Çünkü güvercinlerin bir kısmı bizim balkona da dadanıyor. Musallat olan canlılar, kime neye dadanmış oldukları önemli değil, tipik bir ruh hâli içindedir: Biraz edepsiz, biraz da pişkin olurlar.
Velhasıl, güvercinler de böyle bir aymazlığa düşmüş olacaklar ki bizim güzel, şirin balkonumuzu mesken ediniyorlar. Hem de nasıl! Yeme faaliyetlerini Zehra Teyze’de, yediklerinin işe yaramayan kısımlarını sistemlerinden atma işlemlerini de bizim güzide balkonumuzda yapıyorlar. Ah, bir de güvercin biti denilen o haşereler olmasa, belki annem de tıpkı komşusu gibi güvercinlerle dost olacaktı. Ama artık çok geç. Evimizin içine kadar girme cesaretini bulan bu cami bekçilerinin şımarıklıkları bana da bir iş kapısı olmuştu işte: G.K.E.