Cildin Ötesinde: Sosyal Medyanın Ulaşılması İmkansız Güzellik Standartları
Sosyal medya yıldızları kendi yarattıkları güzellik standartlarına hapsolmuş durumda iken bu sorun takipçileri nasıl etkiliyor?
Sosyal medyada süregelen güzellik algısının gitgide çarpıtılmasının ve imkânsızlaşmasının az çok hepimiz farkındayızdır veya en azından bu konudaki konuşmalara maruz kalmışızdır. Gerek kat kat eklenen filtreler, gerek uygulamaya eklenmeden önce Photoshop ve benzeri uygulamalarda bahsi geçen fotoğrafların kişiler tanınmayacak hale gelene kadar oynanması, insanların gerçek hayatta nasıl göründüklerine dair algımızı tamamen kaydırdı. Bu konuda artık tahammülümüz kalmayıncaya kadar konuştuk ve konuşanları dinledik. Ancak benim odaklanmak istediğim bu çarpıtılmada başrol oynayanların nasıl aynı zamanda kendi yarattıkları imkânsız standartlara esir düştükleri.
Sosyal medya ünlüleri özellikle Instagram uygulaması üzerinden kendilerine akıl almayacak kadar büyük izleyici kitleleri ve bir o kadar da büyük iş modelleri inşa ettiler. Bunu başarmak için ellerindeki en büyük koz dış görünüşleriydi. Bu çerçevede baktığımız zaman bahsedilen konsepte karşı değilim, ancak burada önemli olan nokta yıllardır gençlere, özellikle genç kızlara yönelik olan dergi ve magazinsel haberlerin mirasını devam ettiriyor ve esasen kendilerini takip eden insanlarda var olunabileceğinin farkında bile olmadığımız özgüvensizlikler oluşturmaktan para kazanıyor olmaları. Burada altı çizilmesi gereken nokta bunun hiçbir şekilde yeni bir iş modeli olmadığı ve reklamcılığın başlangıcından beri şirketlerin önce tüketicilere özgüvensizlik aşılayıp ardından da bahsedilen özgüvensizliği çözebilecek tek şeyin kendi sattıkları ürün olduğu propagandası sayesinde para kazandıklarıdır.
Fakat günümüzde artık satılan ürün insanların kendileri. Şöyle açıklayayım, örneğin bir kozmetik markası bir kozmetik ürününü satarken ürün ile satan kişi arasında bir ayrım vardır. Satıcı, tüketici üzerinde yaratmaya çalıştığı etkinin ve meşguliyetinin bir tür düzenbazlık olduğunun farkındadır. Sosyal medya ünlüleri veya daha trend adıyla "influencer"lar bu ayrım lüksüne sahip değillerdir çünkü zaman zaman fiziksel ürünler satıyor olsalar da asıl sermayeleri kendileri, kişilikleri ve yarattıkları içerikleri tüketenler ile arasındaki sözde güven ilişkisidir. Sonuç olarak sosyal medyada ünlü olmasanız bile hem kelimenin tam anlamıyla hem de deyimsel olarak sattığınız şey kendiniz ve imajınızdır. Durum böyle olunca iş birliği yapılan şirketlerin ürünleri takipçilere satılmaya çalışılırken, ürün ile kişilik arasındaki çizgi neredeyse yok denecek kadar az oluyor. Bu da içeriği üretenlerin gerçekleşmekte olan arz yaratma ve giderme döngüsünden kendilerini ayrı tutamamaları, yani yarattıkları özgüvensizlikler ve satılan ürüne duyulan sözde ihtiyaçtan kendilerinin de etkilenmeleri anlamına geliyor.
İçinden çıkılması imkânsız gibi gelen kısır döngü de burada izlenmeye başlanıyor. Feminizm ve ardından gelen beden olumlama hareketi sosyal medyada her aktivizm akımı gibi sulandırılarak sermayeleştirildi. Dolayısıyla sosyal medya ünlüleri bir yandan en yeni kozmetik ürününü satarken bir yandan da nasıl aslında hepimizin olduğumuz halde güzel olduğumuz vaazlarını vermeye başladı. Daha da ötesi nasıl kendilerinin de bahsedilen sosyal standartların kurbanı olduklarından yakınmaya başladılar. Haklılar da aslında. İstesek de istemesek de hepimiz içinde bulunduğumuz toplumun etkisindeyiz ve sosyal medyada nasıl güzellik standartlarının baskısı altında ezildiğini paylaşan kişilere empati duyuyorum. Fakat bu sözleri bahsedilen standartların bayrak taşıyıcısı olan kişilerin ağzından duyuyor olmak o empatiyi azaltmıyor desem yalan olur. Bu baskıyı başka kişilere yüklemekten para kazanırken, kendilerinin hissettiklerinde yakınmaları ikiyüzlüce. Elbette ki herkes istediğini paylaşmakta özgür, burada eleştirdiğim özel olarak bireyler değil.
Sosyal eşitlik ve özgürlük akımlarının her dalında değişimin bireysel değil sistem çapında gerçekleşebileceği düşüncesindeyim. Burada asıl kötü karakter sosyal medya içerik üreticileri değil, kişilerin dış görünüşleri üzerinde kendilerini kötü hissettirmekten para kazanan sektörler. Maalesef ki bu sektörleri ve esasen bütün kapitalist sistemi değiştirmek sosyal medyayı eleştirmekten daha zor.
Şu anda geldiğimiz noktada sosyal medyada bu standartların öncüleri de artık çerçevelerin içine uyamaz hale geldiler. Yarattıkları canavar artık kontrolden çıktı bir nevi. Ün kazandırdığımız insanların toplum olarak önem verdiğimiz şeylere ayna tuttuğu söylenemez mi? Eğer söylenebilirse önem verdiğimizin dış güzellik olduğu sonucuna varılmaz mı? Beden olumlama hareketi bile pozitif mesajına rağmen hâlâ dış güzelliğin önemini vurgulamıyor mudur? Tabii ki bu negatif etkilerden etkilenenler sıradan insanlar olduğu zaman çoğu zaman önemsenmeden geçiliyor, yalnızca sosyal medyada yüksek takipçi sayısına sahip insanlar incindiği zaman dikkate alınıyor. Buna şaşırıyor muyuz? Bırakıyorum siz cevaplayın.