Mitolojiye Göre Mevsim Döngüleri Nasıl Gerçekleşir?

Mitoloji genellikle doğa olaylarını ve insan davranışlarını tanrılar, tanrıçalar ve efsanevi yaratıklar aracılığıyla açıklamaya çalışır.

Yeraltından, yeryüzüne.

Açık konuşmak gerekirse, bazı bilimsel olayların nasıl gerçekleştiğini bilsem de o bilimsel olayların kapsamında anlatılan mitleri hatırlamak bana her zaman daha eğlenceli gelmiştir. Bu noktada mitoloji ve bilim arasındaki ilişki size oldukça ilginç gelebilir. Mitoloji ve bilim, insanların dünyayı anlama ve açıklama çabalarını yansıtarak kendilerine ortak bir hedef belirlerler. Mitoloji genellikle doğa olaylarını ve insan davranışlarını tanrılar, tanrıçalar ve efsanevi yaratıklar aracılığıyla açıklamaya çalışırken, bilim doğal fenomenleri gözlemleyerek, deney yaparak ve verilere dayanarak açıklamaya çalışıyor diyebiliriz. Mevsimlerin değişimi içinde bu durum geçerlidir, bu olayı Demeter ve kızı Persephone'nin hikayesi ile örneklendirebiliriz. 

Kimilerine göre bu mit’in odak noktası Hades ve Persephone aşkı olabilir, ama bana sorarsanız bu mit ayrıca bir anne ve kızın bağını da bize hatırlatma konusunda çok başarılı. Mitimize geçmeden önce, üç büyük kardeş tanrı Zeus, Poseidon ve Hades'in mitolojik geçmişlerine birlikte göz atalım. Zeus, Olimpos Dağı'nın hükümdarı, gök gürültüsü tanrısı ve 'bulut-çağıran' olarak bilinir. Poseidon ise denizlerin efendisi ve depremler tanrısı olarak karşılar bizi. Hades ise yeraltı dünyasının hakimi ve ölülerin krallığı olan yeraltı diyarının efendisidir.

Zeus, Poseidon & Hades

Bu üç kardeş tanrının arasındaki ilişki hatta çatışmalar, mitolojik hikayelerin vazgeçilmezini oluşturur. Zeus, Poseidon ve Hades'in sevgili ebeveynleri Kronos ve Rheia'dan başkası değildir. Hatırlatmak gerekirse, Kronos çocuklarının tahtını ele geçirecekleri korkusundan onları canlı canlı yemesi ve yutması ile zalim baba figürlerinin temelini oluşturur. Rheia, bu durumdan oldukça şikayetçi bir anne olarak, Gaia'nın öğüdünü dinleyerek Zeus yerine bir taşı kundağa sararak Kronos'a verir. Zeus, Gaia'nın yardımıyla Kronos'u yenecek güce ulaşan Zeus, babasına kusmasını sağlayacak bir içki verir. Bu olay, Zeus’un liderlik yeteneklerini ve gücünü simgelemenin başka bir versiyonu diyebiliriz. Her bir tanrı, bir bakıma farklı bir alanı temsil ederken mitolojik hikayelerde insanların doğaüstü dünyayla olan etkileşimlerini yansıtıyor bu yüzden. Poseidon'un denizler ve doğanın güçleri üzerindeki etkisi ve Hades'in ölüler diyarıyla ilişkisi, mitolojinin derinliklerindeki insanın doğaya ve kaderine bakışını yansıtır.

Demeter & Persephone

Peki, mevsimlerin döngüsünde büyük rolleri olan Demeter ve Persephone kimdir?

Demeter, Yunan mitolojisinde doğanın, bereketin ve tarımın tanrıçası olarak bilinen önemli bir figür olarak karşılıyor bizi. Persephone ise şaşırmayacağınız üzere çapkın tanrı Zeus’un ve Demeter’in kızıdır. Persephone ismi, sonrasında Hades tarafından yeraltında ona verildiği için asıl ismi etimolojik olarak, hem genç kız hem de bakire anlamına gelen Kore’dir. Persephone, özellikle elinde tahıl demetleri ve yanan bir meşale tutan genç bir kız olarak tasvir edilir. Demeter, tek kızına büyük bir sevgiyle bağlı bir anne olarak, kızını diğer erkeklerden özellikle uzak tutmaya dikkat ederdi. Bu dürtüsüne çok şanssız bir kader eşlik ediyordu, ölülerin tanrısı Hades. Hades’in herkesin taştan olduğuna emin kalbi, Persephone’nin güzelliği ile yumuşamıştı. İlk gördüğü andan itibaren Demeter’e kızıyla evlenmek istediğini söyleyip reddedilerek imkansız bir aşk hikayesinin sayfalarını yazmaya başlamıştır Hades.

Bir gün Persephone arkadaşlarıyla birlikte çiçek toplamaya gittiğinde, fark etmeden arkadaşlarından uzaklaşır. Tam da o sırada, bugüne kadar gördüğü en benzersiz çiçek olan Nergis çiçeği ile karşılaşır. Bu çiçek, Zeus tarafından yerleştirilmiş, ışıl ışıl parlayan, büyüleyen bir güzelliğe sahiptir. Persephone, çiçeğin güzelliğine dayanamaz ve gözleri kamaşarak çiçeği koparmak için eğilir, işte o an yer yarılır ve bu yarıktan Hades, kara atlarıyla çıkar. Persephone daha çığlık bile atamadan Hades onu yakalar ve yer altındaki krallığına kaçırır. 

Tam bu noktada size önerim, yazının devamını Tamino'nun Hades'in açısından ve hislerinden seslendirdiği Persephone şarkısı ile okumaya devam etmeniz olacak.

Tamino - Persephone

Bu olay o kadar hızlı gerçekleşir ki, kimsenin bu kaçırılmadan haberi olmaz. Tabii ki, Zeus ve güneş tanrısı olan Helios dışında, ikisinin her yerde gözü olduğu için bu olaya yakından tanıklık etselerde, en başında seslerini çıkartmaz, karışmazlar. Demeter, en hafif deyimle yıkılmış bir halde kızını arayarak bulmak için çırpınarak dünyanın altını üstüne getirir desek yeridir. Yakın arkadaşı olan Hekate, Demeter’e her şeyi gören güneş tanrısı Helios’un ona yardım edebileceğini söyler. Demeter soluğu Helios’un yanında aldığında, ağlayarak kızının akıbetini bilip bilmediğini sorar, Helios bu özleme ve acıya dayanamadığı için gördüklerini Demeter’e anlatır. Demeter öfkelenerek Hades’ten intikam almak ister, Helios onu sakinleştirme konusunda başarısız olur, çünkü sözleri Persephone’nin Hades’in karısı olarak, ölülerin kraliçesi olacağı için mutlu olması gerektiği yönündeydi. Demeter, Hades’e olan öfkesinin yanına, gerçeği söylemediği için ek olarak Zeus’a olan sinirini de alarak, çıldırmış bir şekilde tanrıları cezalandırmak için kendi görevlerini yapmayı bırakmaya karar verir. 

Demeter acı çekerken, dünya da onunla birlikte acı çekmeye başlar. 

Demeter’in küsmesiyle birlikte, dünya kuraklaşmaya, bitkiler ve hasatlar verimini kaybetmeye başlar. En verimli olan topraklar çoraklaşır, toprağın bereketi kaybolur. Tüm dünyayı saran bir kıtlık, hayvanların açlıktan ölmeleriyle devam eder. Bu durum o kadar büyük bir krizi beraberinde getirir ki, insanların yardım çığlıklarını Zeus Olympos’tan duyduğunda, bir şey yapmazsa insanlığın sonunun geleceğini fark eder.

Zeus, ilk önce haberci tanrıça İris’i Demeter’e göndererek bu küslüğü bitirmesi gerektiğini, inadı yüzünden insanların acı çektiğini iletti. Zeus’un insanlık için tedirgin olduğu nadir olaylardan olduğunu hatırlatmakta da fayda var. Demeter bu mesajı düşünmeyi bırakın, yok sayar. Zeus diğer hamlesinde, tanrıların elçisi olan Hermes’i Hades’e göndererek, Persephone’yi hemen serbest bırakması gerektiğini söyletir. Hades’in ise başka bir planı vardı. Persephone ile yeryüzüne çıkmadan, güzel kıza bir lezzetli bir nar ikram etti. Persephone, bu konularda pek bilgili olmayacak ki, narı afiyetle yedi. Burada kritik nokta, yeraltı dünyası’nın yemeğini yerseniz, yeryüzüne çıkma hakkınızı kaybederek sonsuza dek oraya bağlı kalıyor olmanız. 

Olay akışının bu noktasında, bir anlaşmaya varmak şart olmuştur. Hades, gerçekten güzeller güzeli, kalbini yumuşatan Persephone'a karşı boş değildir ve onu yanından ayırmamak konusunda inatçıdır. Demeter ise biricik kızına kavuşmak konusunda gözünü karartmış, özlem duygusuyla duygusallaşmıştır.

Hades & Persephone

Bereketin ve yaşama sevincinin dünyaya geri dönmesi için Demeter’in memnun edilmesi şart olduğundan, Zeus bir anlaşmaya varma konusunda ısrar etti. Zeus, Persephone’nin yılın yarısında Hades ile yeraltında, diğer yarısında ise annesiyle birlikte geçirmesi gerektiğini söyledi. Bu anlaşma iki taraf içinde yeterli değildi ve onları tatmin etmedi, ama başka şansları olmadığı için iki taraf da anlaşmayı kabul ettiler. Persephone, hemen annesinin yanına döndü ve Demeter mutluluğu kızıyla birlikte tekrar buldu. Persephone sonsuza dek onunla kalamayacak olsa bile, anne kızın birlikte geçirdikleri zamanlar onlar için çok değerliydi. Demeter’in mutluluğu ve sevinciyle, küslüğünün sonuçları yavaş yavaş silinmeye başladı. Çiçekler açmaya, topraklar zenginleşmeye, tahıllar büyümeye ve nihayetinde insanların duyduğu kuş cıvıltıları onları yeniden sevindirmeye başladı. Kızının yanında olması demek, Demeter için baharı getirmekle eş değerdi. 

Persephone kaderini bir nar ile mühürleyerek, mevsimler döngüsüne sebep olmuştur diyebiliriz bu noktada. Persephone annesinin yanındayken bahar ve yaz mevsimler başlar, yeraltı dünyasına dönmesi gerektiğinde yine aynı özlem ve yas duygusuyla ortaya çıkan kış sertliği vururdu dünyayı. Zaman geçtikçe Persephone Hades'e karşı hisler beslemeye başlar ve en sonunda ona aşık olur. Yeraltı dünyasını eşit olarak yönettikleri bir imparatorluk kurduklarından, Hades’in ona ne kadar düşkün olduğunu anlayabilirsiniz. Persephone özelinde, yeryüzüne annesinin yanına döndüğünde genç, naif bir kız olduğunu ama kocasının yanında hüküm sürerken Ölülerin Kraliçesi konumuna yükseldiğini unutmayalım. 

Bana sorarsanız, mevsimlerim değişimi tamamen Persephone karakteriyle ilgili. Hatta bağlam olarak kendisinin ölümü ve yeniden doğuş döngüsünü temsil ettiğini söyleyebilirim. Persephone’nin kişiliği aslında mevsimler gibi, hatta mevsimlerle değişiyor. Annesiyle birlikteyken ‘’Kore’’ kişiliğine, eski enerjisine, zarifliğine, çekingenliğine dönüyor. Hades ile birlikteyken ise, olgunlaşmış, bilge, güçlü bir kraliçe rolünü üstleniyor. Bu mit, bize mevsimlerin döngüsünü anlatırken farklı açılardan doğanın ölüm ve yeniden diriliş sonsuzluğunu anlatıyor.