Rosenhan Deneyi

Kimin akıllı, kimin deli olduğu ayırt edilebilir mi?

Rosenhan'ın da dâhil olduğu ve toplamda üç psikolog, bir psikiyatr, bir öğrenci, bir pedagog, bir ev kadını ve bir ressamdan oluşan sekiz kişi, ayrı ayrı, gaipten sesler işittiklerini söyleyerek ABD’deki beş ayrı eyalette birbirinden farklı 12 akıl hastanesine giderler. Bu 8 kişinin aslında hiçbir rahatsızlıkları yoktur. Nitekim kliniğe kabul edildikten hemen sonra bir rahatsızlıkları kalmadığını söylemeleri ve normal davranmaları konusunda anlaşmışlardır.

Klinik yönetimleri bu 8 kişinin hasta olduklarını düşünerek normal oldukları yönündeki iddialarını kabul etmez. 8 kişi, ısrarlı şekilde iyi olduklarını söylemeye devam etseler bile en az 7 gün ve en fazla 52 gün olmak üzere hastanede tutulurlar. Hastane görevlileri bu süreç içerisinde söz konusu kişilerin sahte hasta olduklarını hiçbir zaman anlamamışlardır. Aksine bu kişilere şizofreni tanısı koyulmuştur. Sahte hastalar bu süreçte 118 akıl hastasıyla etkileşim kurmuştur ve bunlardan 35 tanesi söz konusu kişilerin sahte hasta olduklarından şüphelenmişlerdir. Dikkat çeken yanlardan biri de budur. Hastane görevlileri kimin gerçek, kimin yalancı hasta olduğunu ayırt edemezken hastanedeki diğer akıl hastalarının bir bölümü yalancı olanları fark edebilmişlerdir.

Yalancı hastalar da hastaneler gibi, eğitim, meslek, yaş gibi yönlerden birbirlerinden oldukça farklılardır ve tanınma ya da araştırılma riskine karşın takma isimler kullanırlar. Tüm bunlar, deneyin yanlı olmadığını kanıtlamak için yapılır.

Sahte hastaların hepsi akıl hastanelerinden çıktıktan sonra deneyin sonuçları kamuoyu ile paylaşıldı. David Rosenhan ve ekibi yapmış oldukları deney ile dikkatleri üzerlerine çektiler. Hatta bir klinik görevlisi Rosenhan’dan bu deneyi tekrarlamasını, fakat bu sefer sahte hastaları kendi hastanesine göndermesini istedi. Kendi hastanesindeki psikolog ve psikiyatristlerin sahte hastaları gerçek hastalardan ayırt edebileceklerini öne sürdü.

Rosenhan gelen bu teklifi kabul etti. Böylece deneyin ikinci kısmı başladı. Hastaneye üç ay içerisinde bazı zamanlar sahte hasta gönderileceği söylendi. Hastane görevlileri, belirlenen sürede gelen 193 hastadan 41 tanesinin sahte hasta olabileceğini düşündüler. Bu 41 hastanın 19’unun akıl sağlığının yerinde olduğu konusunda en az bir psikiyatrist ve bir hastane personeli daha görüş birliğine vardılar. Fakat bilmedikleri bir şey vardı. Rosenhan bu kez hastaneye hiç sahte hasta göndermemişti.

Rosenhan, yaptığı deneyler sonrası akıl hastanelerinin “normal” bir insan ile akıl hastasını birbirinden ayırt edemedikleri sonucuna vardı. Yazdığı makalede normal ile anormalin kültürden kültüre bile farklılıklar gösterebileceğini vurguluyor. Ayrıca “İkiden fazla psikiyatri uzmanının normal zannedip sahte hasta olarak nitelendirdiği 19 kişi gerçekte normal miydi, yoksa akıl hastası mıydı? Bana kalırsa bunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz” diye ekliyor.

''Aklın yolu birdir'' derler. Deliliğin yolu yordamı ise sınırları aşan düzeydedir.