Soframızdaki Gizli Tehlike: Mikroplastik Kirliliği
Her gün plastik yediğinizin farkında mısınız?
Her gün farkında olmadan plastik yediğinizi düşünün, sizce bu mümkün mü? Maalesef mümkün! Son yıllarda, dünyada mikroplastik kirliliği konusu giderek daha fazla gündeme gelmektedir. Mikroplastikler, doğada yüzlerce yıl boyunca çözünmeden kalan küçük plastik parçacıklardır ve birçok farklı kaynaktan kaynaklanan atıklarla çevreye yayılmaktadır. Mikroplastikler, hayvanlar için bir tehdit oluşturduğu gibi, insan sağlığı için de potansiyel riskler taşımaktadır. Bu kadar tehlike arz eden bir maddeyi nasıl tüketiyoruz peki? Çeşitli deniz canlıları, planktonlar vb. varlıklar zamanla mikroplastikleri yutarlar ve bu mikroplastikler daha sonra balık, midye ve diğer deniz ürünleriyle insanların besin zincirine dahil olabilirler. Sebzelerde ise genellikle bu sebzelerin yetiştirildiği alanlarda kullanılan plastiklerin çevreye yayılması sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu plastikler, özellikle sera veya tarım alanlarında kullanılan çadırlarda kullanılan plastik örtüler veya polietilen torbalar gibi materyaller olabilir. Bahsettiğimiz plastikler güneş ışınlarına ve diğer doğal etkilere maruz kaldıkça, küçük parçalara ayrılırlar ve toprağa karışırlar. Bu plastik parçaları, brokoli gibi sebzeler tarafından emilebilir ve gıda zincirine girerek insanlar tarafından tüketilebilir hale gelebilirler. Evet yanlış duymadınız BROKOLİ bile mikroplastik içerebiliyor.. Bunun yanı sıra bal, bira, tuz, cips, pet şişelerde vb. ürünlerde de mikroplastiklere rastlıyoruz.
Sağlığımız açısından ele aldığımızda, mikroplastiklerin endokrin sistemimizi etkilediği ortadadır. Endokrin sistemimiz, hormonların düzenlenmesi için sorumlu olan bir sistemdir. Mikroplastiklerin vücudumuza girmesi ve birikmesi, bu hormon dengesini bozarak obeziteye neden olabilir. Ayrıca, mikroplastikler bağırsak mikrobiyomunu da etkiliyor. Bağırsak mikrobiyomu, sindirim sistemindeki mikroorganizmaların toplamıdır ve vücut ağırlığının düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. Bu sebeple mikroplastiklerin bağırsak mikrobiyomunu olumsuz etkileyerek obeziteye neden olabileceği düşünülmektedir. Mikroplastiklerin solunum yollarında etkisi de vücutta birikerek, öksürük, nefes darlığı, hırıltı gibi solunum yolu semptomlarına neden olabilir. Ayrıca, mikroplastiklerin solunum yolu enfeksiyonlarına ve akciğer iltihabına neden olabileceği de günümüzde hala araştırılmaktadır.Bir diğer etkisi de psikolojik ve sinir sistemimiz üzerine.. Örneğin, bir araştırmada, farelerin mikroplastiklerle maruz bırakıldığı ve sonrasında kaygı ve depresyon belirtilerinin arttığı bulunmuştur. Bu çalışma, mikroplastiklerin sinir sistemi ve psikolojik sağlık üzerinde olumsuz etkileri olabileceğini düşündürmektedir. Bu bahsettiğimiz sağlık sorunları insan vücudunda bir anda değil de zaman içinde belirti göstermektedir. Yani oldukça sinsi bir şekilde ilerleme kaydediyor.
Peki neler yapabiliriz?
Mikroplastiklerin insan sağlığı üzerindeki olası etkilerini önlemek için, plastik kullanımını azaltabiliriz yani plastik poşetler yerine bez torbalar kullanmak, tek kullanımlık plastik şişeler yerine cam veya metal şişeler tercih etmek gibi ve geri dönüşüme katkıda bulunmak faydalı olacaktır. Yerli üreticileri destekleyerek doğal ve organik ürünleri tercih edebiliriz. Ayrıca, beslenme alışkanlıklarımızı da gözden geçirmek ve daha az ambalajlı gıdalar tüketmek, sağlıklı bir yaşamı sporla destekleyerek açık havada yürüyüşler yapmak mikroplastiklere maruz kalma riskimizi azaltabilir. Mikroplastiklerden tamamen kurtulmamız pek mümkün gözükmeyebilir fakat cips gibi sağlığa zararlı olan paketli gıdalardan uzak durarak sağlıklı bir yaşamı hem kendimizi hem de çevremizi düşünerek seçebiliriz...