Tarot kartları ve Büyü Günümüzde Etkisini Sürdürüyor
Yüzlerce yıllık gizemli tarot ikonografisi yirmici yüzyılda nasıl etkili olmaya devam edebiliyor?
Tarot kartları sayısız yazar, sanatçı ve tasarımcıların işlerine ilham olmuştur. TS Eliot The Waste Land’de “kötü iskambil destesi”nden bahseder, Salvador Dali kendi destesini yaratır, Christian Dior her defile öncesi tarot falı baktırırdı. Bunların yanı sıra tarot kartları çeşitli bilim kurgu ve fantastik kitapların evrenlerine katkı sağlamıştır. Ancak tarot sadece sanatçılara ve tasarımcılara ilham olmaktan öte, kendisi de bir sanat formu. Burda bahsettiğim kartlara addedilen doğaüstü özellikler değil, fiziksel olarak kartların ta kendisi ve üzerlerindeki sanat eserleri. Geçtiğimiz yüzyıllardaki tarot kartlarını incelemek hızlı bir sanat tarihi dersi görevi görür. Rönesans’tan Art Deco’ya, Pop Art’tan dijital kolâjlara var olan her akım şüphesiz ki kendisini bir tarot destesinin üzerinde bulmuştur. Tarot kartlarındaki semboller üretildikleri zamanı ve zamanın kültür ve sanatını yansıtmak üzere yüzlerce defa yeniden yaratılmış tarih kitaplarına benzerler.
İlk yaratıldıkları zamanlarda tarot kartlarının üzerindeki imgeler oldukça kısıtlı olmakla beraber Avrupa merkezi bir sanat stilini yansıtıyordu. Fakat günümüzde insanların içinde kendilerini bulabilecekleri yeni bir kültürel dil görevi bile görüyor. Hem yüzyıllar içerisinde geleneksel tip sanat formlarıyla hem de internet ve dijital sanat çağında çığı gibi katlanarak büyüyen sayısız formlarıyla, beğeneceğiniz veya kendinizi özdeşleştirebileceğiniz sanat işleri içeren tarot kartları bulmak işten bile değil.
Tabii bütün bunlar işin tüketici yanı. Üretici yanında ise sanatçılar açısından tarot kartları tasarlamak şahsına münhasır bir tecrübe ile sonuçlanıyor. Zira boyut olarak küçük ama sayıca büyük, bir yandan da hepsi birbiriyle bağlantılı ve belli bir estetiğe uyan sanat işleri üretmeyi gerektiriyor.
Tarot ikonografisi herkesin kendinden bir parça bulabileceği bir form iken, okültizme dair diğer görsel sembolleri çözmek ve yorumlamak daha zor olabiliyor. Özellikle cadılıkta gizli semboller her zaman önemli bir rol oynadı. Bunun iki belli başlı nedeni var. Birincisi yüzyıllar boyunca ortaya çıkmasının idam ile sonuçlanabilecek bir disiplin olması. İkincisi de doğası gereği mistisizme ve gölgeler arasında var olmaya yatkın oluşu. Okült kelimesi gizli anlamına geliyor, kişilerin yarattıkları büyülerin veya o büyülerin var olduğu dünyanın da kişiye özel olması fikri de insanlara albenili geliyor. Keşfedilen büyü kitaplarının da sıklıkla yalnızca yazarı tarafından deşifre edilebilecek olan semboller ile yazıldığı gözlemlenebiliyor. Pentagram gibi bazı semboller evrenselken diğerleri daha kişiye özel olabiliyor.
Geçtiğimiz yıllarda tarot ve büyü gibi konulara duyulan ilgi artmakta. Belki de ne zaman içinde bulunduğumuz durum ve yaşadığımız dünyanın üzerinde kontrolümüzün olmadığını hissedersek, bizleri güçlü hissettiren ve durumumuz üzerinde kontrol sahibi olduğumuz yanılsamasını yaratan araç ve sistemlere yöneliyoruz. Küresel ısınmayı kontrol edemiyor olabiliriz, ancak her birimiz kendi üzerimizde güç sahibiyiz ve kendi hayatlarımızda değişim yaratma gücüne sahibiz. Okültizm de bizlere bu hissi daha yüksek seviyede hissetme ve kendimizden daha büyük bir şeyin parçası olabilme şansını sağlıyor.