Aidiyetsizlik Üzerine Bir Deneme
Günümüz dünyası mıdır insanı zorlayan, yoksa kendisi midir?
Günümüz dünyası mıdır insanı zorlayan, yoksa kendisi midir? Sürekli akan dünyada eksik kaldığını hissediyor çoğumuz. Sanki ok yaydan çıkmış da biz yetişemiyormuşuz gibi. Bir şeyleri arıyoruz sürekli tamamlanmak adına, bütün olmak adına. Fakat tamamlananları da tebrik etmiyor, onlar adına mutlu olmuyoruz. Etrafa umutsuzluk çerçevesinden bakıyoruz, gözümüze yapıştırılmış bir gözlükmüşçesine. Bir yere, bir ana, birine ait olma ihtiyacı hissediyoruz. Gökyüzü canımızı sıkıyor, bardaktaki kahvemiz soğuyor, bazı dostlar gelip bazıları gidiyor hayatımızdan. Biz asla tam olamıyoruz. Birilerine bir faydamız olsun diye kendimizden çokça ödün veriyoruz. Hiç tatmadığımız, asla tatmayacağımızı düşündüğümüz o mutluluğu arıyoruz. Ona ait olmak istiyoruz. Mutlulukla bir bütün olmak… Peki olamayacak mıyız? Bu durumu, bu melankoliyi; bir köpeğin üstündeki suları atmak için silkinmesi gibi silkinerek ne zaman atacağız? Biz kendi içimizde kaybolan yapboz parçasını bulduğumuzda, başkalarını kıskanmayı bıraktığımızda, kendimize vakit ayırıp benliğimizle bütün olduğumuzda… Önce biz, kendimizi önemsemeyi öğreneceğiz ki yolumuza sağlam adımlarla devam edelim, akan yaşamın ardından koşalım. Suçlu aramayın. Zorlanan tek siz değilsiniz. Gökyüzüne baktığınızda gri bulutlara odaklanmayı bırakın ve mavisinde bulun kendinizi. Bir kahve yapın ve soğutmadan, o sırada yapacak başka bir iş bulmadan için onu. Bir kitap açın yanına. Bir roman veya bir şiir kitabı vesaire, sizi ne memnun ediyorsa onu açın. Hayatınızda bulunmasından mutlu olduğunuz insanlar için şükredin. İyi olan her şeyi kucaklayın hayatınızdaki. Harap etmeyin artık, kimsenin yoluna halı etmeyin benliğinizi. Sizi, siz olduğunuz için seven insanlar olsun hayatınızda. Varsa da bu duruma minnet duyun. Başkalarının mutluluğunu görünce tebessüm etmekten çekinmeyin. Tebrik edin, özür dileyin, teşekkür edin. Kendinizi bunlar sayesinde toparladığınızda aşık olun, sevin, sevilin, yardım edin. Bir çocuğun gülümsemesine sebep olun mesela ya da bankta yalnız oturup ağlayan birini gördüğünüzde onu sorunlarıyla baş başa bırakmak yerine gidip onunla konuşmayı deneyin. Biz birbirimizden korkmayalım ki hayata karşı kenetlenebilelim. Hayata da, yaşamaya da, başkalarına da geç kaldığınızı düşünmeyin. Yakalayın bir yerinden. Çünkü siz bırakırsanız eğer, ilerleyen zamanlarda yakalamak isteseniz de hayat size yaptığınız bu hareketi hatırlatır. Alışmayın, mutsuzluğa da umutsuzluğa da alışmayın.
"Belki de biraz geç rastladım sana Ama her şey geç gelmiyor mu yurdumuza 1929 buhranı bile geç gelmemiş miydi Eksikliğe mi alışmışız, mutsuzluğa mı yoksa"
-Cemal Süreya