Atatürk'ün Askerliğe Bakışı
"Askerlik; işleri yürütme değil, insanları sevk ve idare sanatıdır."
Mustafa Kemal Atatürk; askerlik mesleğini bir kariyerden öte vatanseverlik, disiplin ve bağımsızlık ilkeleriyle bütünleşmiş bir görev olarak değerlendirmiştir. Osmanlı İmparatorluğu döneminden Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar askerlik anlayışı ve disiplin anlayışıyla ön plana çıkmış, modern Türk ordusunun temellerini atmıştır.
Askerlik ve Vatanseverlik
Atatürk’ün askerlik anlayışının temelini vatanseverlik oluşturur. O, askerin yalnızca emirleri uygulayan bir birey olmadığını, vatanın bağımsızlığı uğruna fedakârlık yapmaya hazır bir şahsiyet olması gerektiğini de savunmuştur. Kurtuluş Savaşı sürecinde askerî disiplinle milletin bağımsızlık iradesini de harekete geçirmiştir.
"Bilindiği üzere, bir orduyu meydana getiren herkes, her fert canlı bir makinenin parçalarıdır. Bu makineyi işleten, can veren, her parçasını harekete geçiren vasıta, buharla çalışan motorlar, o hareketi sağlayan, ordu makinesini teşkil eden canlı azaların zihinlerindeki kuvvet ve kanlarındaki ruhtur. Bu zihinlerde ve bu kanlarda lazım olan kuvvet ve akış hızı bulunmazsa makine durur ve başka hiçbir güç onu çalıştıramaz. Böyle bir makinenin yürütülmesi için herhangi bir veya birkaç makinistin sanatkâr maharetleri de yeterli olmaz. Uyuşuk zihinlerden, durgun kanlardan meydana gelen kitleler, taş, demir, odun yığınlarından daha boş ve çirkindir.
Taş ve ot yığınları balya hâline getirilerek hafif bir itmeyle kolaylıkla hareket ettirilebilirler. Büyük, küçük bütün balyalar hâlindeki tembel zihniyetli insan kitlelerinin sevk ve hareketi için lüzumlu olan hareketin, itici gücün ruhî ve fikrî varlığının bulunduğu yerden kaynayıp çıkması beklenir, çıkış noktası zihinde, yürekte aranır.
Görülüyor ki bir kitleye ordu demek için o kitlenin, belirli şekillerinden birinde, parçasında veya başında bir ya da birkaç hareket ettiricinin bulunması yeterli değildir. Ordudaki bütün emir verenlerin, orduya komuta edenleri çalışkan ve fedakâr birer yardımcı yapan inisiyatifin, bütün alışkanlıklarını kazandırmaları icap eder. Bunun için kullanılacak vasıtaları araştırma ihtiyacı, yönelinen amacın ehemmiyetiyle ortaya çıkmaktadır."
Bu söz, onun askerliğe dair bakış açısını yansıtan alıntılardan bir tanesidir.
Askerî Disiplin ve Bağımsızlık
Atatürk, askeri disiplinin ancak akılcı bir şekilde ve milletin çıkarları doğrultusunda uygulandığında anlam kazandığını vurgulamıştır. Onun askerî kariyerindeki en önemli farklardan biri, geleneksel Osmanlı askeri anlayışından farklı olarak modern savaş stratejilerine, millî bağımsızlığa ve halkın desteğine büyük önem vermesidir.
O; askerlik mesleğinin fiziksel ve taktiksel yeterlilikten ibaret olmadığını, aynı zamanda entelektüel birikim ve sürekli gelişim gerektirdiğini belirtmiştir. Onun askerî okul dönemindeki başarıları ve mesleki yükselişi, hem teorik hem de pratik bilgisiyle şekillenmiştir.
"Ordumuz babalarına ve atalarına layık evlatlardan meydana geldiğini göstermiştir. Bundan sonra ordumuzu daha mükemmel hâle getireceğiz. Bu da ordunun refah ve saadetini sağlamakla olacaktır. Subaylarımızı hayat kaygısı içinde bırakmak asla doğru olmaz. Hayat dediğimiz zaman savaş meydanlarında terk edeceğimiz hayatı kastetmiyorum. Bizim subaylarımız savaş meydanlarında hayatlarını büyük bir olgunluk ve iftiharla vermeye hazırdırlar. Hayattan amacım gerek kendilerinin, gerekse ailelerinin dert ve sıkıntılardan kurtularak refahlarını temin etmektir. Etmeyen bir millet en önemli noktada hata yapmış demektir. Fakat milletimiz subaylarının, askerlerinin ve devlet makinesini işleten memurlarının refahını elbette dikkate alacaktır."
ifadesi, onun subaylık mesleğine ve bu mesleğin sorumluluklarına bakışını net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün askerlik anlayışı; bağımsızlık, vatanseverlik ve halk-ordu ilişkisini kuvvetlendiren bir sistemdir. Günümüzde onun bu ideallerini benimseyen subaylar ve askerler, Türkiye Cumhuriyeti’nin güçlü ve bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürmesinin en önemli güvencesidir.
Kaynakça
Mustafa Kemal Atatürk, Zabit ve Kumandan ile Hasb-ı Hâl. Genelkurmay Basımevi, 2010, s. 37-38.
Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri. ATAM, 1997, C: 2, s. 94.