Augustus: Roma'nın İlk İmparatoru, Caesar'ın Yeğeni
Ağustos ayına adını veren imparator Octavius ya da Augustus
Augustus veya Augustus olmadan(imparator olmadan önce) önceki ismiyle Gaius Octavius, Romanın ilk imparatorudur. MÖ 23 Eylül 63' de Roma'da dünyaya gelen Augustus Caesar'ın yeğeni ve onun yasal mirasçısıdır. Caesar döneminde Roma'da bir tür cumhuriyet dönemi yaşansa da Caesar'ın önemli fetihleri, akıllı hamleleri ve siyaset içi rakiplerini ortadan kaldırmasıyla birlikte İmparatorluk sinyalleri verilmiş oluyordu.
Devamında da MÖ 46 yılında Caesar on yıl için dictator(günümüzde bilinen anlamından farklı olarak dictator; olağanüstü durumlarda devlet yönetimine belli süreyle el koyan kişilere verilen ad) seçilir ve bundan iki yıl sonra bu kez yaşamı boyu dictator seçilir ve imparatorluk sistemine geçiş bu şekilde ortaya çıkar.
Fakat yine aynı yıl içerisinde Caesar, senatus (Roma'da soylulardan oluşan meclis) toplantısına katıldığı sırada bir suikast sonucu öldürülür ve Roma'da 13 yıl sürecek olan bir iç savaş başlar. Belli tarafların oluştu bu süreçte taraflar arasında Octavius(Augustus)'un da olduğunu görürüz. Octavius'un karşısında ise öne çıkan isim Antonius oldu. Başta Antonius ile Octavius yakınlaşmışlar ve birlikte Caesar'ın katillerine karşı savaşıp galibiyet almışlardır. Daha sonra ise araları açılan iki isim en yüksek kişi olmak adına mücadeleye giriştiler. Mücadele sonunda ülkeyi doğu ve batı olarak ikiye bölüp paylaştılar. Ancak çok geçmeden araları tekrar açılan iki isim tekrar mücadeleye girişti. Octavius akıllıca davranarak Senatus ve halkı Antonius'a karşı kışkırttı ve bu hamlesi başarılı oldu.Devamında consul(Roma cumhuriyet döneminde seçilerek gelen en üst düzey yönetici/ler) olarak da seçilen Octavius halkın ve senatonun da desteğiyle artık Romanın düşmanı kabul edilen Antonius ile savaştı. O sırada Mısır'da Kleopatra ile bulunan Antonius'a ve beraberindeki Kleopatraya savaş ilan edildi. Adriyatik kıyısındaki Actium'da yapılan bu meşhur savaşı Octavius kazandı. Antonius öldürüldü, Kleopatra ise intihar etti. Kleopatra'nın Caesar'dan olan oğlu ve Antonius'tan olan oğulları da öldürüldü. Octavius MÖ 29'da Roma'ya döndü ve artık Roma'nın ve Akdenizin tek lideri oydu.
Senatus MÖ 27'de Octavius'a tüm askeri gücün lideri anlamında imparator unvanı ile birlikte augustus yani kutsal ünvanını da verir. Bu ünvan Octavius ile öylesine özdeşleşir ki adeta adı olur. Hatta augustus sonraki imparatorlar tarafından ünvan olarak kullanılmaya devem eder. Bu arada Roma takviminin altıncı ayı Sextilis'in adı
Augustus(Ağustos) olarak değiştirilir. Augustus ile birlikte birçok yeni yer Roma eyaleti olurken rakipler tek tek ortadan kaldırıldı. Öylesine büyük bir refah yaşanıyordu ki Romalılar, Roma Barışı anlamına gelen Pax Romana'yı teleffuz etmeye başladılar. Pax Romana dönemi Augustus ile başlayan MS 180'de Marcus Aurelius'un ölümüne kadar olan dönemi anlatır. Bu dönemde savaşlar, krizler eskisi kadar yıpratıcı olmamıştır ve halk arasında Augustus ile sıkıntılı günlerin geride kaldığı görüşü hakim olmuştur.
Augustus döneminde birçok konuda düzenlemeye gidilmiştir ve düzenlemelerin ortak sonucu senatonun gücünün (işlevinin) azalması olmuştur. Yani yapılan değişiklikler ile güç tek bir kişide toplanmış ve imparatorluk fikri iyice pekiştirilmiştir. İmparatorluğun artık tamamen yerleşmesiyle Augustus'dan sonra tahta kimin oturacağı sorunu ortaya çıkmıştı. Augustus'un bir çocuğunun olmaması da bu sorunu iyice ciddi hale getiriyordu. Yaşanan bir çok olaydan sonra bu süreç Augustus'un üçüncü eşi Livia'nın önceki eşinden olan çocuğu Tiberius'a kaldı. Augustus, Tiberius'u evlat edinerek ona yetkiler verdi böylece tahtın en güçlü varisi konuma getirdi. Artık 70'lerinde olan Augusutus devlet işlerinde fazla yer almamaya başladı. MS 14 yılında Tiberius ile birlikte Roma'dan ayrılarak Beneventum(Güney İtalya)'a doğru yola çıktı7 ve Capri Adası'na yaklaştıklarında hastalanarak 76 yaşında öldü. Ceset Roma'ya getirilerek görkemli bir cenaze töreni düzenlendi.
Augustus denildiği zaman akla gelen en önemli şeylerden birisi de tartışmasız propagandasıdır. Augusuts ölmeden önce imparatorluğun durumunu anlatan bir söylev ve yaşam boyunca yaptığı işlerin bir özetini barındıran bir yazıt bırakır. Bunların iki bronz plakaya kazınarak Roma'daki mezarının önüne asılmasını istemiştir. Bu yazıtlara Res Gestae Divi Augusti denir. Augustus'un buradaki amacı kendisi rol model olarak göstermektir. Ayrıca Augustus'un kendisini tanrısallaştırması da oldukça önemlidir ve bunu oldukça akıllı şekilde yapmıştır. Direkt kendisini tanrısallaştırmak yerine öncelikle Caesar'ı tanrısallaştırır ve dolayısıyla kendisi de tanrısal soydan gelmiş olur. Propagandasını oldukça akıllı şekilde yapan Augustus sanatı ve mimariyi bu amaçla oldukça zekice kullanmıştır. Örneğin Augustus'un en önemli portresi olan Prima Porta Heykeli her ayrıntısıyla müthiş bir propaganda işidir. Ayaklarının çıplak oluşu tanrısallığa vurgudur. Zırhta görülen yunus betimi Actium zaferini temsil eder. Kanatlı Eros Venüs ile bağlantısını temsil etmesi gibi bu heykel daha bir çok göndermede bulunur. Mimarideki propagandasına güzel bir örnek ise Roma forumundaki mimari eserler üzerine yapılan betimlerdir. Burada da aynı şekilde tanrısallığına ve kazanılan zaferlere vurgu yapılır ve bunlar adeta halkın gözüne sokulmak istenir. Nitekim başarılı da olur. Kısacası Augustus, imparatorluğu boyunca adeta rol modellik yapmıştır.
Augustus askeri zaferleri, siyasi başarıları ve zekice propagandası ile Roma'nın belki de en büyük ismi olmuştur. Öyle ki Roma'nın ilk imparatoru olmasının yanında, adı kendinden sonraki imparatorlara da ünvan olarak verilmiştir. Ölümünden sonra da uzunca bir süre Augustus; ulaşılmak, onun gibi olmak istenilen şey olmuştur.