Bir Dinozorun Hikayesi: Mina Urgan
Siz hiç bir dinozor ile tanışmış mıydınız?
Karşınızda İngiliz edebiyatının kraliçesi Mina Urgan. 1945 yılında şair Tahsin Nahit ve eşi Şefika Hanım’ın kızı olarak dünyaya gelen Urgan, zamanının ötesinde bir İngiliz Dili ve Edebiyatı profesörü. Kendisini “Bir Dinozorun Anıları” kitabında bir dinozor olarak tanımlayan Urgan, asi duruşu ve fikirlerini cesurca savunuşu ile ölümünden sonra bile bir çok insanın hayatına dokunarak aklımızdaki ve kalbimizdeki varlığını sürdürüyor.
Babasının bir şair oluşu, annesinin ikinci evliliğini ünlü gazeteci ve yazar Falih Rıfkı Atay ile yapması ve dolayısıyla çevresinde birçok ünlü şair, yazar, ressam, sanatçıların olması Mina Urgan’ın hayatını büyük derecede etkilemiş ve ona bir ilham kaynağı olmuş. Hatta Mina Urgan’ın soyadına karar vermesinde Necip Fazıl Kısakürek yardımcı olmuş. Soyadı kanunu düzenlemesinde kendisine içinde “u” harfi olan bir soyad arayan Mina’nın yardımına Kısakürek koşmuş ve ona “ip” anlamındaki Urgan soyadını önermiş.
Peki kendisi neden İngiliz edebiyatının kraliçesi? Sanat, şiir ve edebiyat çevresinin içine doğan Mina lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Fransız Filolojisi bölümünde tamamlamış. Daha sonra yine aynı üniversitede İngiliz Dili ve Edebiyatı üzerinde doktorasını tamamladıktan sonra İngiliz edebiyatıyla bağlantısını hiç koparmamış ve 1949 yılında tamamladığı teziyle birlikte doçent doktor unvanını alıp, daha sonrasında ise profesörlük yapmış, ardından 1977’de emekli olmuş.
Ufuk açan bakış açısı, Türkçeye ve İngilizceye olan müthiş hakimiyeti ile Urgan, Türk edebiyatına çevirileri ve yazılarıyla birlikte kazandırdıklarıyla tam bir duayen. Edebiyat dünyasına en önemli katkılarından biri olan beş ciltlik İngiliz Edebiyatı Tarihi çalışması edebiyat öğrencilerinin başvurduğu ilk ve neredeyse tek kaynak. Bunun yanı sıra, Shakespeare, Thomas Malory, Henry Fielding, Aldous Huxley, Balzac gibi birçok ünlü ismin çevirilerini yapan Urgan, yaptığı Shakespeare, Virginia Woolf ve D.H. Lawrence incelemeleriyle de Türk okurları dünyadaki birçok isimle tanıştırdı. Onun geniş okur kitleleriyle bir araya gelmesini sağlayan eserleri ise 1998’de yayımlanan “Bir Dinozorun Anıları” ve 1999’da yayımlanan “Bir Dinozorun Gezileri” oldu.
15 Haziran 2000’de hayata veda eden Mina Urgan’ın anısı her yıl İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı tarafından verilen “Mina Urgan Öykü Yarışması” ile yaşatılıyor.
Özgün karakteri, hayata karşı olan bakış açısı, fikirlerinden ve düşüncelerinden hiçbir zaman ödün vermeyişi, direnen duruşu, ufuk açan vizyonu ile sadece edebiyat dünyasına değil aynı zamanda yaşam öyküsüyle de birlikte hayatımıza da büyük bir katkısı olan Urgan’ı tanımak ve okumak benim için büyük bir zevk. Umarım bu yazı sayesinde sizlerin de bir dinozorla tanışmasına bir katkıda bulunabilmişimdir. Bu dinozoru çok seveceksiniz!
Not: Kendisine neden dinozor dediğini “Bir Dinazorun Anıları”ndan öğrenebilirsiniz :)