Çalıkuşu Romanındaki Feride Karakterinin Analizi
İdealist Bir Öğretmenin Yaşam mücadelesi.
Çalıkuşu romanının başkahramanı Feride daha 6 yaşındayken annesini kaybeder. Babası ise asker olduğu için onunla pek ilgilenmez ve gözü arkada kalmaması için Feride'yi Beyrut'tan İstanbul'daki akrabalarının yanına getirir. Fakat Feride'yi zorlu bir yaşam mücadelesi bekler. Feride Türkçe'yi çok iyi konuşamaz. Henüz 6 yaşında olmasına rağmen diğer çocuklar gibi değildir. Karanlıktan, yalnızlıktan, yükseklikten, böceklerden korkmaz aksine daha cesurdur. İnsanları canından bezdirecek kadar yaramazdır. Herkes kuzeni Kamran ile ilgilenirken oda bu şekilde dikkatleri üzerine çeker. Kamran ise tam tersi çıt kırıldım, korkak bir çocuktur. Büyükanesi ölünce teyzesi Feride'yi yatılı okula verir. Ama Feride'nin yaramazlıkları burada da devam eder. Ağaçtan ağaca atlar sürekli, bir yerlerden düşer... Hatta bu kadar çok ağaçta gezindiği için hocası ona " Çalıkuşu" der. Okulda Fransızca dersi ağırlıktadır fakat Feride bu Batılı kültürden ve yaşayıştan yakınır. Tatil zamanları gelince teyzesinin yanına gider. Kuzeni Kamran da bu dönemde Avrupa'ya okumaya gider. Küçükken anlaşamadığı kuzeni Kamran ile anlaşmaya başlar. Kamran onu okula ziyarete gelir, mektup gönderir derken aralarında bir yakınlık olur. Zamanla aralarında bir sevgi başlar ve nişanlanmaya kara verirler. Tam düğün günü Kamran'ın onu Avrupa'ya okumaya gittiği yıllarda Münevver adında bir kadına evlilik vaad ettiğini duyar ve mektuplarını okur. Feride bu acı gerçeği öğrenince Anadolu'da öğretmenlik yapmak için İstanbul Maarif Müdürlüğü'ne başvurur. Feride'nin tayini Bursa'nın Zeyniler köyüne çıkar. Burası kimsenin kolay kolay tercih etmediği kuş uçmaz kervan geçmez bir yerdir. Öğretmenliğini yaptığı sıralarda Feride Münise adında bir kız çocuğunu evlatlık edinir. Minüse bir gün hastalanır ve Feride'nin yolu yaşlı babacan doktor olan Hayrullah Bey ile kesişir. Hayrullah Bey köyde Feride gibi bir öğretmene rastlayınca şaşırır. Hayrullah Bey Feride'ye pek çok konu hakkında yardımcı olur ve tayinini il merkezine aldırır. Yeni tayin edildiği yerde ince hastalığa yakalanan Şeyh Yusuf adında biri vardır. Feride'ye zamanla aşık olur ancak içinde kalan bu ümitsiz aşkla ölür. Feride'nin yeniden tayini çıkar. Bu seferki tayini Çanakkale'ye çıkar. Feride burada zengin bir ailenin çocuğuna mürebbiyelik eder. Fakat bu şehir de şans eseri Kamran hakkında bilgiler duyar. Kamran'ın Münevver ile evlendiğini öğrenir. Feride o kadar güzel bir kadındır ki her tayini çıktığı yerde bu sorun olmuştur. Bundan dolayı sık sık tayinini ister ve şimdiki tayini Kuşadası'na çıkar. Burada Hayrullah Bey'le karşılaşır. Hayrullah Bey'le bir çok şey paylaşır aralarında artık tam bir baba-kız ilişkisi vardır. Hayrullah Bey'le konuşması görüşmesi mahalleli tarafından göze batar. Ve bu insanların susturmanın yolu Feride ile Hayrullah Bey'in kağıt üzerinde bir gerçekleştirmesi olur. Bir süre sonra doktor başka bir köye hasta bakmaya gider. Yanına giderken Feride'nin yazmış olduğu günlüğü alır ve Feride'nin hayatıyla ilgili pek çok şeyi yakından öğrenir. Hayrullah Bey yaşlanıp hastalanınca bu günlüğü paketleyip Feride'den kendisi ölünce Kamran'a ulaştırmasını ister. Feride zamanı gelince doktorun dediğini yapar. Kamran'ın eşi Münevver bu süre zarfında vefat etmiş ve Kamran'da bu durum karşısında İstanbul'a dönme kararı almıştır. Kamran doktorun kendisine ulaştırdığı günlüğü okuyunca bütün olayların aslını öğrenir. Kamran kendisini Feride'ye affettirir ve evlenirler.
Bu romanda, Feride'nin yaşamının çok küçük yaşından beri mücadeleyle geçtiğini, annesinin ölümünü, babasının ölümünü, diğerleri gibi olmadığı için arkadaşlarının arasından dışlanmasını, kuzeni Kamran'la sürekli kıyaslanıp ona daha iyi şartlar verilmesini.... Feride'nin tüm bu olanlara, olaylara rağmen çabasını, tek başına hayata tutunmak için Anadolu'ya gitmesini ve tüm çıkan dedikodulara, başına gelen tüm olaylara karşı dik duruşunu her şeye rağmen idealist bir öğretmen oluşunu görüyoruz.