Carol & the End of the World
Dünyanın sonu gelse ne yapardınız?
Dünya’ya yedi ay sonra bir gök taşı çarpacak olsaydı, ne yapardınız?
Carol & the End of the World, bu soruya gerçekçi bir cevap sunuyor. Tüm dünyanın 7 ay sonra yok olacağını duyan insanlar, işlerini bırakıyor, dünyayı geziyor, her gece parti yapıyor ve hayallerini gerçekleştiriyor. Ana karakter olan Carol’un yaşlı anne babası bile hayatın tadını çıkarıyor, dünya turu için bir gemi gezisine katılıyor.
Peki Carol ne yapıyor? Depresyonda olduğu belli olan karakterimiz, amaçsızca günlük işlerini yapmaya devam ederek yaşamını sürdürüyor. Hepimizin kendini ilişkilendirebileceği ana karakterimiz biraz utangaç, tuhaf ve içedönük birisi. Böylece izlerken seyircinin çoğu kendinden bir parça bulabiliyor. Carol işe gidiyor, bankaya borçlarını ödüyor, diş randevusu alıyor ve çamaşırlarını yıkıyor. Etrafındaki herkes ona bir şeyler yapmasını, anı yaşaması gerektiğini söylerken o yalnızca her şeyin olduğu gibi devam etmesini diliyor. Üzgün ve yalnız bir şekilde canı hiçbir şey yapmak istemeden, dünyanın sonunun gelmesini bekliyor. Partilemek, çıldırmak ve kendini kaybetmek ona göre değil. Dünyanın sonunu sakin sakin ve biraz da depresif bir şekilde bekleyen birinin yaşamına tanık oluyoruz.
Bu yetişkin animasyonu, izleyenleri düşünmeye sevk ediyor. Eğer dünyanın sonu gelseydi, siz ne yapardınız? Sizde Carol gibi oturup her şeyin bitmesini mi beklerdiniz? Peki istediklerinizi yapmak için neden dünyanın sonunun gelmesini bekliyorsunuz?
Hayatımızın amacı ne? Yıllarca çalışınca elimize ne geçiyor? Zamandan daha kıymetli ne olabilir?
Gerçekten hayatımızla bir şey yapmak zorunda mıyız? Ulvi bir amaca sahip olmamız mı gerek? Ya böyle biri değilsek ve yalnızca normal bir hayat istiyorsak? Bu hayatımızı boşa harcıyoruz anlamına mı geliyor?
Bu gibi sorulara cevap düşünmenizi isteyen dizi, oldukça karamsar ve bunaltıcı bir havada geçiyor. Hayatı sorgulatması ve dünyanın sonunu gerçekçi bir şekilde ele almasıyla, yetişkinlerin sevebileceği bir animasyon olarak yerini alıyor.