Dans Ederek Ölüme Giden İnsanlar: "Sıcak Kan Vakası"
Bir dahakine dans ederken dikkat edin.
"Bu nasıl olacak?" dedirten bir başlık ile kafaları karıştırdım. Farkındayım...
Fakat yaşanan bu olayın gerçekliğini capcanlı bir şekilde savunurken daha başka nasıl bir başlıkla izah edebilirdim, bilmiyorum ama emin olun sonu da başı kadar belirsiz.
Haydi dilerseniz başlayalım.
Yüzlerce insanın dans ederek hayatını kaybettiği bu adı konulamayan karmaşa tarihteki en gizemli toplu ölüm vakası. 1518 yılında Strazburg’da bir kadının ortada belirli, gözle görülen hiçbir sebep yokken bir anda dans etmesi ile başlıyor.
Frau isimli bu kadın sokağın ortasında deliler gibi bayılana kadar dans etmeye başlıyor. Hatta artık o kadar çok dans ediyor ki ayakları kanamaya başlıyor ama yine durmuyor. Duramıyor…
Sadece arada uyumak için yatıyor sonra tekrardan dans etmeye devam ediyor. Frau’yu takiben ilk hafta 34 kişi, sonraki haftalarda ise 400’den fazla kişi bu dansa katılmaya başlıyor.
Bu katılan kişiler de Frau gibi asla durmadan ta ki beyin kanaması ya da kalp krizi geçirene kadar dans ediyorlar.
Daha önce hiç görülmemiş böyle bir olay ile karşılaşılınca insanlar artık doktorlara danışmaya başlıyorlar. Doktorlar da yaptıkları araştırmalar sonucunda “Sıcak Kan” diye bir hastalık olduğunu ve bu hastalığın tek tedavisinin dans etmek olduğunu bu yüzden olabildiğince dans etmelerini çünkü dans ettikçe kanlarının soğuyup bu davranışlarından vazgeçeceklerini söylüyor.
Bunun üzerine yetkililer oradaki insanlar dans etsin diye o bölgeye bir sahne kuruyor dahası dans etmesi için bu işi yapan insanları bile oraya yönlendiriyor.
İşte bu garip olay da nasıl oluyorsa başladığı gibi bir anda bitiyor.
Bu olayın üstünden yıllarca teoriler üretiliyor. Hatta o dönemde kilise bu olay içerisinde dans eden kişileri ruhunu şeytana satmış insanlar olarak görüyordu ve o dansa katılıp yaşayan kişilere de kilisede işkenceye maruz kalmışlar. Fakat bu olay papanın da bu dansların içerisine katılması ile son buluyor. Çünkü, papa o dönemin inancına göre asla ruhunu şeytana satamazdı.
Bu şekilde bu teori de çürümüş oluyor.
Son olarak günümüzde psikologlar bu olayı o dönemde yaşayan insanların kilisenin yapmış olduğu baskılara karşı gösterdikleri psikolojik bir tepki, bir histeri olduğunu ifade ediyorlar.
Bu kadar büyük bir kitleyi, toplumun büyük bir kısmını etkileyen, sonucunda da sayıları bilinemeyecek kadar fazla ölümlere sebebiyet veren bu olayın açıklamasının ardındaki yanıtın bu olması tatmin etti mi?
Cevabı siz değerli okurların yorumuna bırakıyorum…
Ve bu olayı da tarihin tozlu, gizemli raflarına bırakıyorum.
İşte şu an,birkaç yazıdır paylaştığım bu tür olaylar sonuçsuz kaldıkça bize -daha doğrusu bana- "insanoğlu" denen bu varlığın aslında ne kadar çözülmeye çalışılsa da, hep bir adım daha atıp tüm gizemleri ortadan kaldırdığı söylense de hâlâ daha büyük bir kısmının belirsizlik içinde olduğunu düşündürtüyor. Belli ki adımlarımız bir bebeğin attığı ilk adımlar kadar yavaş,küçük ve kendinden emin. Bu da bizlere demek ki önümüzde aşılması gereken insan aklının,mantığının almadığı daha birçok bilinmezin var olduğunu gösteriyor. Dikkat edelim ki küçük adımlarla bir anda hızlanıp kontrolü kaybedip düşmeyelim…
Sağlıkla,
Mutlulukla kalın...