Evcil Hayvanlar ve İnsan Psikolojisi

Hayvanların psikolojimiz üzerindeki etkisi sandığımızdan daha fazla olabilir mi?

İnsanlar ve hayvanlar arasındaki köklü ilişki, insanlık tarihinin ilk yıllarından itibaren başlayarak günümüze kadar devam etmiştir. Toplumların geçirdiği değişimler insan-hayvan etkileşimini etkilemiş olsa da hayvanlar, insan yaşamında her zaman önemli bir yer tutmuştur. İlk zamanlarda avlanma ve korunma amaçlı beslenen hayvanlar, zamanla evcilleştirilmiş ve insanların hayatında daha derin bir anlam kazanarak aile bireylerinden biri haline gelmiştir. Yapılan araştırmalar, evcil hayvan sahibi olmanın bireylerin psikolojisi üzerinde olumlu etkiler yarattığını göstermektedir.

Evcil Hayvanların Psikoloji Üzerindeki Etkileri

Biyokimyasal Faktörler

Evcil hayvanlarla etkileşim, başta oksitosin olmak üzere dopamin ve serotonin gibi mutluluk hormonlarının salgılanmasını artırarak bireyin kendini daha iyi hissetmesini sağlamaktadır. Oksitosin hormonu, bireyin rahatlama ve güven duygularını deneyimlemesine yardımcı olurken, stres hormonu olarak bilinen kortizol seviyesinin azalmasına da katkıda bulunmaktadır. Bu durum, bireylerin stres ve kaygı gibi olumsuz duyguları daha az hissetmesine yardımcı olmaktadır.

Psikososyal Faktörler

Evcil hayvan sahiplenmek, bireylerin benlik saygısını artırmada önemli bir rol oynar. Araştırmalar, evcil hayvan sahibi olmanın olumlu duyguları artırdığını, motivasyona katkı sağladığını ve motor becerileri geliştirdiğini göstermektedir. Özellikle ergenlik döneminde evcil hayvan sahiplerinin daha yüksek benlik saygısına ve özerklik duygusuna sahip olduğu belirlenmiştir. Ayrıca evcil hayvanı olan çocukların sosyal becerilerinin daha gelişmiş olduğu ve bilişsel gelişimlerinin daha ileri seviyede olduğu gözlemlenmiştir.

Evcil Hayvanların Psikolojik Sağlığa Katkıları

  1. Stres Seviyesi: Evcil hayvanlarla bağ kurmak, anksiyete ve depresyon gibi psikolojik sağlık sorunlarıyla mücadelede önemli bir destek kaynağıdır. Hayvanlarla geçirilen zaman, olumsuz düşüncelerin azalmasına ve zorlayıcı duygularla daha kolay başa çıkılmasına yardımcı olur. Evcil hayvanlarla vakit geçirmek, kan basıncını düşürerek kalp atışlarını düzenler ve endorfin ile oksitosin salgılanmasını artırır. Yapılan araştırmalar, diş hekimliği kliniklerinde bulunan akvaryumların hastalarda rahatlama sağladığını ve anksiyete seviyelerini azalttığını ortaya koymuştur. Akvaryumdaki balıkları izlemenin kan basıncını düşürdüğü belirlenmiştir. Benzer şekilde, ev ortamında köpek ile yapılan çalışmalar, çocukların kan basıncında düşüş sağladığını göstermektedir.
  2. Yalnızlık Hissi: İnsanların evcil hayvan sahiplenmelerinin başlıca sebeplerinden biri yalnızlık hissidir. Yapılan araştırmalar, evcil hayvanı olmayan ve yalnız yaşayan bireylerin, evcil hayvanı olanlara kıyasla daha fazla yalnızlık hissettiğini ortaya koymaktadır. Ayrıca, evcil hayvan sahibi olmayan bireylerin sosyal etkileşimden kaçınma eğilimi gösterdikleri görülmüştür.
  3. Empati Gelişimi: Evcil hayvanlar, bireylerin empati becerilerinin gelişimine katkıda bulunur. Bir hayvanın ihtiyaçlarını anlamak, onun duygularını fark etmek ve bu duygulara uygun şekilde hareket etmek, bireylerin empati yeteneklerini güçlendirir. Evcil hayvanlarla kurulan bağ, yalnızca hayvanlarla olan ilişkilerde değil, aynı zamanda insanlar arası ilişkilerde de daha anlayışlı ve duyarlı olmayı sağlar. Araştırmalar, evcil hayvan sahibi çocuk ve ergenlerin sorumluluk bilinci, özsaygı ve sosyal uyum konusunda daha başarılı olduklarını göstermektedir.

Hayvan Destekli Terapi

Hayvanların insan psikolojisine olan olumlu etkileri üzerine yapılan ilk çalışmalar, 1960’lı yıllarda Boris Mayer Levinson tarafından gerçekleştirilmiştir. Levinson, terapi sürecinde köpeğinin sağladığı olumlu etkileri gözlemleyerek, hayvan destekli terapinin tedavi sürecine dahil edilmesine öncülük etmiştir.

Hayvan destekli terapi, kronik veya ruhsal bozukluğu olan bireylerde temel tedaviye ek olarak uygulanan bir destekleyici terapi yöntemidir. Bu terapi türünde, terapist hayvan ile insan arasındaki etkileşimi yönlendirerek bireyin iyileşme sürecine katkı sağlar. Bireyin ihtiyaçlarına bağlı olarak köpek, kedi, at, kuş, balık, yunus ve tavşan gibi çeşitli hayvanlar terapi sürecinde yer alabilir. Örneğin, atlarla yapılan terapide bireyler ata binerek ya da ona bakım sağlayarak terapi sürecine dahil olmaktadır.

Hayvan destekli terapi üzerine yapılan çalışmalarda, bu yöntemin anksiyete, depresyon, yalnızlık hissi, şizofreni, otizm, Down sendromu gibi gelişimsel bozukluklar, afazi ve diğer konuşma bozuklukları, demans, Alzheimer, bazı motor bozuklukları ve kanser gibi çeşitli sağlık sorunlarında destekleyici bir tedavi yöntemi olarak kullanıldığı görülmüştür. Ayrıca, yapılan araştırmalar bireylerin %96.9’unun evcil hayvanlarla birlikte olduğunda kendini daha mutlu hissettiğini ortaya koymaktadır.

Sonuç olarak, evcil hayvanların psikolojik sağlık üzerindeki olumlu etkileri bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Evcil hayvan sahipliği, stres seviyesinin düşmesine, yalnızlık hissinin azalmasına ve empati gelişimine katkıda bulunurken, hayvan destekli terapi yöntemleri de çeşitli ruhsal ve fiziksel sağlık sorunlarında önemli faydalar sağlamaktadır. İnsan-hayvan etkileşiminin psikolojik sağlık üzerindeki olumlu etkilerini daha iyi anlayabilmek için bu alandaki bilimsel çalışmaların devam etmesi büyük önem taşımaktadır.