Film Eleştirisi: "FENÓMENAS" (GÖRÜNGÜ)

Ya peşine düştüğünüz şey sizi yakalamak için geliyorsa? 3'ün ÖNEMİ!

Evet...

Bu hafta bolca film hakkında düşüncelerimi paylaşmak ile ilerliyorum diyerek kendimi biraz eleştirirken, bu film ile Netflix'te karşılaştım. "Ruhani liderleri antika dükkanında gizemli bir biçimde ortadan kaybolan 50'li yaşlardaki 3 kadın orada meydana gelen paranormal olayları araştırır." Başlıklı bir konu açıklamasını da okuyunca kendimi izlemekten alıkoyamadım.

Filmi bu başlıkla okuyanlar kolaylıkla aşırı bir korku ve gerilim filmi olduğunu sanabilirler. Benim gibi...

Rahatlıkla söyleyebilirim ki evet, bu bir gerilim filmi olmakla beraber bazı anlarda korku ögesini de yönetmen Carlos Theròn filmde hissettirmek istemiş. Ancak her türlü en ufak bir gerilimden bile korkan biri olarak ben bile,rahatlıkla izlediysem kesinlikle bu tarz filmlerden korkan kişiler için bir sıkıntı yaratacağını düşünmemekteyim.Fakat eğer ki bolca gerilim ve korku izlemekten haz alan biriyseniz bu filmin isteğinizi çok karşılayabileceğini de düşünmemekteyim.

Filmin konusuna giriş yapmadan önce İspanyolca filmin adı olan "Fenómenas" yani Türkçesi "Fenomenler" ne demek, ne anlama geliyor bunu bir açıklayalım.

Fenomen kelimesi felsefi bir kavram olarak karşımıza çıkar. Evet, biliyorum birçok kişi için “sıkıcı” olarak adlandırsak da bu felsefi alan bize aslında kapalı kapılar ardında kalan su yüzüne çıkmak için bekleyen konular hakkında açıklamalar sunar. Aslında birçoğu da su yüzündedir. Sadece biz “gerçek” olanı göremiyoruzdur. Bize öyle öğretildiği için öylece kabul ediyoruzdur, öylece yaşıyoruzdur işte… 

Aman! Şimdi bunları konuşmanın sırası mı? Diyeceksek, değil elbette yalnızca derine inmeden şuraya değinmem gerekir ki, o da;f enomenler dediğimiz şeyler Platon adındaki büyük bir felsefi düşünürün ortaya attığı bir kavramlar dünyasına (idealar dünyasına)aittir. Kafamızı karıştırmadan basit bir örnek ile bahsedeceksek, insan kendi doğası içerisinde en üstün olan varlık olsa da aslında diğer varlıklar gibi en sınırlı olanıdır da. Gözlerimiz ile bir şeyler görebilir, kulaklarımızla duyabilir, tenimiz ile hissedebilir ve bunları harmanlayıp düşünebiliriz ve bir de dilimiz (ağzımız) vardır ki tüm bu harmanlayıp düşündüğümüz şeyleri başkalarına da anlatabilelim.

Konuya dönecek olursak işte bazı şeyler vardır ki insan 5 duyusu ile aklî gücü,bunları algılamaya el vermez. İnsanın en büyük korkusu bilinmezliktir. O da ne yapsın hayatta karşılaştığı her bilinmez "şey" e bir tanımlama yaparak kendi korkusuyla yüzleştiğini sanar. Bu sebeple tanımlayamadığımız/algılayamadığımız şeylerden “doğa üstü” diye bahsederiz, aslında burada “doğa” dediğimiz insandır hep. İnsan, aydınlanmanın tüm insanlığa bıraktığı bir hediye olarak bencilliğine sımsıkı dört elle sarılır, hiç bırakmaz. Kendini doğa ile özdeşleştirir. Amacı ona ulaşmak,onun gibi olmaktır… fakat biz insanlar aynı zamanda karmaşık varlıklarız. Ne kadar okusak da, yazsak da, üzerimizde deney de yapılsa bu gizemin tam anlamıyla çözüleceğine olan inancım şu anlık tam değil.

İşte bu sebeple felsefeye dönecek olursak biz bazı şeylerin bir yansımasını görebiliriz, fakat onların asıl ideleri yani özleri başka bir idealar(kavramlar) dünyasındadır. Çünkü onlar buraya ait değildirler.Filmin isminin "Görüngü" olarak çevrilmesinin sebebi de bu’dur. Fenomen olarak başka bir aleme ait olan “şey”lerin buraya sadece yansıması,film için olan çevirisiyle “görünmesi”.

Başlamadan önce bunun bir açıklamasını da eklemek istedim ki bir şeylere maruz kalırken ardındaki başka anlamları da bilelim:)


Şimdi, artık konuyu inceleyebiliriz...

Hazırsak...

Başlıyorum.


Sol baştan Pez,Sagrario,Padre Girón ve Gloria


Baya cesaretli ve hafif çatlak diyebileceğimiz korkusuz 3 kadın 90’ların sonunda medyada gündemi ele geçiriyorlar. Ele geçirmelerinin sebebi ise antikacıda peşine düştükleri paranormal bir hikayeyi başarı ile atlatmaları.

Onların yolunu buraya düşüren şey neydi?

diyecek olursak; ruhani liderleri olarak gördükleri "baba" diye adlandırdıkları bir rahibin, o antikacıda esrarengiz şeylerin döndüğünü hissetmesiyle orayı incelemeye gidip can verme tehlikesi ile karşılaşması.

Suçlu ise tabii ki gösterebileceğimiz biri değil.


Ve bu 3 korkusuz kadın medyum Gloria, Sagrario ve yaşanan her şeyi kayda alan Paz,  bir de aralarında genç bir fizik öğrencisi olan Pablo bu olayın ardındaki sırra ulaşmaya çalışırlar. Antikacıdaki bu akla sığmayan olayı araştırmaya başlarlarken gerçekten de evde bir şeyler dönmektedir.


"Ölüler vahşi değildir. Vahşi olan yaşayanlardır."

diyor Gloria, fakat göreceğiz bakalım haklı mı?


Kahramanlarımız antikacıdayken


Çözüme ulaşma kısmı bana göre izlerken en keyif veren tarafı. Bir fizik öğrencisinin bakış açısı ile bunun tamamiyle zıttı olan bir mistik düşüncenin çarpışmasının farklılığını görebiliyorsunuz. Bir fizikçi yani doğa bilimci nesnellikten yanadır. Olan, yaşanan her şeyin bir sebebi olduğu gibi kesin açıklanabilen akla uygun bir sonucu da vardır. Gelgelelim burada ele aldığımız konu ise doğa üstü görünmeyen fenomenlerdir. 

Bir diğer yanı da bu tarz konular genellikle film endüstrisi içinde hep korku ve gerilim temalı ele alınırlar ve ben çoğunlukla korkup izlemeyi bırakanlardan olmuşumdur. Bu sebeple hafif bir gerilim yaratıp genellikle eğlenceli bir temaya sahip olması benim gibiler için daha izlenilebilir bir film olmuş olduğunu söyleyebilirim.


"Ölüler vahşi değildir." demişti karakterimiz medyum Gloria,

Çok daha vahşi, çok daha adi…

Peki bunlar gerçekten var mı?

Tüm bu adilik ne için nereden geliyor?


Filmin sonlarına doğru -son yarım saat diyebiliriz- kurgu daha başka bir hâl almaya başlıyor. Daha çok bu 3 korkusuz kadının hayatta kalma mücadelesine dönüyor. O kısımları izlemek -şahsi olarak- bana çok keyif vermese de hikayenin sonuna ulaşınca çok daha tatminkâr bir sonuç alıyorsunuz.

Her şeyin sebebini mantıksal bir açıdan görebiliyorsunuz.

3 kadının önemi gün yüzüne hiç beklemediğiniz bir şekilde çıkıyor!

Gerçek olaylardan esinlenerek hazırlanan bu kurgu 1987 yılında Jose Maria Pilon’un kurduğu ve bu tarz olayları araştıran bir kurumun anısına adanarak yapılmış olması,izlerken 'bu da gerçek değildir!' dediğimiz yerlerde bize tekrardan “sınırlı bir varlık olarak,ancak görebildiğimiz kadarını görüp algılayabilme yetimiz” olduğunu bizlere hatırlatmaktadır.

Genel olarak eğer vakit geçirecek,sizi çok da etkisi altına alacak bir film aramıyorsanız işte istediğiniz o çerezlik film burada!

Şimdiden iyi seyirler dilerim...