Hayallerim, Aşkım ve Sen... Atıf Yılmaz Sinemasının Büyüsü
Atıf Yılmaz’ın Hayallerim, Aşkım ve Sen filmi, sinema, hayaller ve kapitalizmin eleştirisi.
Atıf Yılmaz sinemasından ve Yeşilçam’a göndermelerle dolu bu filmden bahsedeceğim bugün. Şiir gibi yazılmış, insanın tutkularının esiri olmasını anlatan; yer yer kadının toplumsal ve sinemadaki yerini sorgulayan, psikolojik çıkarımlarla dolu bir yapım... Aynı zamanda, rant sahiplerinin Türk sinemasını nasıl ellerinde tuttuğunu da gözler önüne seriyor.
Bir yetimhanede büyüyen Coşkun çocukluk yıllarından beri ünlü sinema yıldızı Derya Altınay'a tutku dolu bir hayranlık duymaktadır. Küçücük yaşlarda başlayan bu düşsel hayranlık uğruna, yetimhanedeki çocukluk aşkı Rukiye'yi bile dışlayacak kadar gözü karadır. Ve Derya Altınay, bir gün okula ziyarete geldiğinde, beyaz perdeden tanıdığı ünlü yıldızı büyük bir hayranlıkla izler. Bir an unuttuğu ilk aşkı Rukiye'yi Derya Altınay evlatlık olarak alıp götürecektir. Ünlü yıldızın hayalleriyle büyüyen Coşkun'un artık tek amacı, Derya Altınay için bir senaryo yazmaktır.
Coşkun, filmde delüzyonel bir şekilde Derya Altınay'ın hayat verdiği Melek ve Nuran karakterleriyle diyalog içerisindedir yer yer rüyalarında yetimhanede küçük Coşkun Melek ve Nuran'ı görür. Fakat Coşkun, Derya Altınay ile gerçekten tanışığında Melek ve Nuran yavaş yavaş yaşlanmaya başlar çünkü Coşkun onları artık unutmaya başlamıştır. Fakat bu yaşlanma ölümle sonuçlanmaz çünkü ölümsüz olduğunu düşündüğü Derya Altınay'ın aslında rant sahiplerince ne kadar kullanıldığını ve aşık olduğu ruhun ve çocukluk hayallerinin ne kadar öldürüldüğünü görür bu gerçeklikle karşılaştığı zaman Melek ve Nuran yeniden asıl hallerine dönerler. Aslında Coşkun'u tek kahreden şey bu değildir yazdığı senaryonun klişeleşmiş bir Yeşilçam filmine döndürüldüğünü görür. Türkiye sinemasında sanatsal yaratıcılığın bir kenara atıldığı ve sadece ticari kaygılarla film yapan prodüktörler ve rant sahiplerinin elinde olduğunu gösterir bu kahroluş.
"Hayallerim de, aşkım da sen değilsin. Hayallerim yitip gitti, aşk artık bir hayal bile değil. Sen ise tek gerçeğimsin, ama o da beni tatmin etmiyor. Ben sadece hayallerimin gerçek olmasını istedim; aşk bile istemedim. Ama elimde, koşturduğum ve hiçbir zevk almadığım kupkuru bir hayat var. Oysa çocukken neler düşlemiştim, neler istemiştim..."
Derya Altınay ise görünenin aksine çok edilgen bir konumda çünkü o da erkek egemen piyasanın içinde sömürülmüş. Piyasada var olmanın en mühim şartlarından birinin bu hegomanyanın altında ezilerek ve sömürülerek olduğunun birebir tecrübe etmiş. Aslında o da Coşkun'un senaryosundan, Bir Beyoğlu Düşü, çok etkilenmiştir fakat elinden bir şey gelmez. Kendi kimliğini oluşturamadan ona biçilen kimliği yaşatmaz zorundadır.
-...kotrö ile ya da açık otomobille gezinti, başka bir şey bilmez misin sen? Bu dünyada açlık var, savaş var, prezervatif var. İşsizler, sarhoşlar orospular var.
Kapitalizmin insanlardan aldıklarına da göndermeler yapmıştır. Bu film sadece hayallere değil gerçeğe de göndermeleriyle farklılık yaratan bir filmdir ne kadar sinematografik açıdan yetersiz olsa da böyle bir filmin o yıllarda sinemaya kazandırılması beni çok mutlu ediyor.
Sonuç olarak, Hayallerim, Aşkım ve Sen, sadece bir aşk hikâyesi değil, aynı zamanda Türk sinemasının karanlık yüzünü ve içinde barındırdığı çıkar ilişkilerini gözler önüne seren bir yapım olarak çıkıyor karşımıza. Atıf Yılmaz’ın bu filmi, sinemanın büyüsü ile gerçeğin acımasız yüzü arasındaki çizgide gidip gelen bir anlatım sunuyor. Bireysel tutkuların, toplumsal beklentilerin ve ticari kaygıların kesiştiği noktada, gerçek ve hayal arasındaki uçurumu çarpıcı bir şekilde işliyor. Derya Altınay’ın ve Coşkun’un hayatları, yalnızca sinemanın değil, aynı zamanda toplumun da nasıl bir illüzyon oluşturduğunun derin bir sorgulamasıdır. Büyüleyici sinematografik detaylardan yoksun olsa da, bu film bizlere sinemanın, sanatın ve gerçekliğin dönüştürücü gücünü hatırlatıyor. Atıf Yılmaz’ın bu eseri, Türk sinemasının ruhunu sorgulayan ve aynı zamanda hayallere dair içsel bir yolculuğa çıkan bir başyapıt olarak hafızalarda kalacak.