Hayat!

Daha çok yolun başındayız.

Tamamen içinde bulunduğum ruh hali üzerine yazmak istiyorum. En çok istediğin şeye ulaşırsın ama önünde yine kocaman bir engel çıkar. Şu an o engeli nasıl aşacağımın yollarını arıyorum. Bir de bu engel senin elinde olmayan bir şey olunca sessiz çığlıklar arasında kaybolmamak için daha fazla bir çaba harcamaya başlıyorsun. Sürekli bir düşünce hali, sürekli bir çıkmaz sokak. Yine de içinden hiç gitmeyen bir umut. Zaten o da olmasa nasıl dayanabiliriz ki?

Sürekli bir umut bekliyoruz, deniyoruz, koşturuyoruz. Bir noktada yorulup pes ederiz, belki diyerek. Fakat onu da yapamıyoruz. Acaba, pes etmek mi daha iyi olurdu, diye düşünmekten kendimizi alıkoyamasak da başladığımız noktaya geri dönüyoruz. Sıkı sıkı sarıldığımız umuda.

Birkaç hafta önce aldığım haber, hayatımın değişeceğinin habercisiydi. Çok uzun zamandır beklediğim haberdi. O kadar çok sevindim ki, mutluluğun fazlasının gözyaşı olduğunu bu şekilde farketmiş oldum. Yine de değerdi, ben bu şekilde mutlu olmaya razıydım. Hayallerim gerçekleşecekti. Fakat çok uzun sürmedi, kötü haberi almam. Bakıldığında çok da umutsuz değildi, belki fakat yine de işleri oldukça zorlaştırıyordu. İşin içinden nasıl çıkacağımı bilmiyordum. Ne yapacağımı, kime danışacağımı bilmeden çırpınmaya başladım. Sonra her türlü çareye sarıldım. Her yolu denemeden pes edemezdim. O ışığın beni aydınlatacağını umut etmekten başka çarem yoktu. Çünkü inandığım, çabaladığım hayaller uğruna gerçekleşmesi gerekendi, bu. Hayatın bana bu kadar da olsa borcu vardı, daha fazla kin tutamazdı. İnanıyorum ki tutmayacak da. Her şey olması gerektiği gibi, içimdeki gibi pürüz olmadan gerçekleşecek. Hayal etmeye, umudumu sağlam tutmaya devam etmem gerekiyordu. İnanıyorum, olacak. O zaman da umudunu kaybetmeyip, kazananlar için tekrar yazacağım.