Hayatımızın Nasıl Olmasını İstiyoruz?

Hayatımız bize biçilen rollerden mi ibaret?

Hepimize biçilen bazı roller var; bazen doğuştan gelen, bazen sonradan üstümüze yıkılan bu roller ve yaşamak istediğimiz hayat aynı mı?

Genellikle yaşadığımız coğrafyada belli başlı oturmuş kalıplar var ve bu kalıpları aşmak bizi çok zorluyor. Ailelerin pek açık fikirli olmadığı bu dünya, oldukça hızlı bir şekilde evriliyor. Sıklıkla bizden beklenen, özellikle daha geleneksel ailelerde yani Türkiye’nin en az yarısında, bir devlet işine atanmamız sonra da kısa süre içinde evlenip çocuk yapmamız. Peki bu değişen dünyada bu ne kadar mümkün? Ya da biz bunları artık istiyor muyuz?

Evet, herkesin bağ kurmak istediği bir gerçek. Peki kaçımızın evlenip çocuk bakmaya niyeti, enerjisi ve ekonomik yeterliliği var? Hayatımız bundan mı ibaret olacak? Bu hayatı yaşamak isteyenler olabilir ancak yaşadığımız dönemde bu kadar seçenek ve olasılık varken, en “old-fashioned” fikri gerçekten seçmek istiyor muyuz?

Hayatını arkadaşlarıyla çevrili ve kariyer üzerine kurmuş insanlar da var, yalnızca kariyerine odaklanan kişiler de. Tüm kariyerini ve ilişkisini bir kenara bırakıp hayatın tadını çıkaranlar, karavanla dünyayı gezenler, çiftlik satın alanlar, köye yerleşenler, evlenip çocuksuz yaşayanlar, yurt dışına taşınanlar… Sessiz hayat yaşamak isteyen ya da yıldız olmak için uğraşanlar… Bu kadar çok seçenek varken doğuştan gelen rolleri benimsemek oldukça zor görünüyor.

Bu rolleri reddetmek mümkün olabilir. Asıl mesele neyi istediğimizi bilmek, kendimizi tanımak. Bazen hayalini kurduğumuz şeyler bize göre olmayabilir de. Bazen ara verip soluklanıp farklı şeyleri deneyerek yaşam tarzımızı bulabiliriz. Yaşamak istediğimiz hayatı yaşayan insanlarla kendimizi çevreleyebilir, onların sorunların üstesinden nasıl geldiklerini gözlemleyebiliriz. Kendimize biçilmiş olanı kabul etmek zorunda değiliz, kendimize uygun olanı bulmalıyız.