Hip-Hop Kültürü Gerçekten Kadın Düşmanı Mı?
Ezilenlerin yükselen sesi olarak ortaya çıkan müzik türü ülkedeki bütün kötülüklerin anası olabilir mi?
Son zamanlarda sık sık gündem olan, suçu tamamen rap müziğe ve hiphop kültürüne yıkarak ortadan kalkacağını sandığımız büyük bir sorunumuz var: fakat aslında bunun bir sebep değil, yol açtığı sonuçlardan sadece biri olduğunu anlatmak istiyorum.
Türkiye'de homofobi, mizojini, ırkçılık; dezavantajlı grupların yaşadığı tüm sorunlar, onlara karşı oluşan nefret söylemi, onları dışlayıcı kültür ve söylemler, ve bunun gibi birçok şey Türkiye'ye rap müzikle gelmiş, bu düşünceleri rap müzik ve Hip-Hop kültürü ana akım hale getirmiş gibi bir algı var. Bunun üzerine Türkçe Rap'in tarihine hakim bir rap dinleyicisi olarak birkaç şey söylemek istiyorum.
2017 senesinde Ezhel'in çıkardığı Müptezhel albümünün beklenmedik bir şekilde patlamasıyla Türkçe Rap dinleyen herkesin çocukluğundan beri hayal ettiği fakat olmasına pek de ihtimal vermediği şey gerçekleşti: Rap müzik artık kulaklıklarımızdan taştı ve bütün mekanlardan, dizilerden, sokaklardaki arabalardan rap müziğin sesi yükselmeye başladı. 2017'de bir dizide rap çalmasına şahit olduğumda yaşadığım şaşkınlığı ve heyecanı hala hatırlıyorum.
Şehinşah'ın 2012'de yayınladığı İstila parçası olacakları bilmişti: Piyasayı istila etmiştik. "Hadi bugün kendimize bi sürpriz yapalım ve rap dinleyelim, ha? Evet hatta bugün Graffiti bile yapabiliriz. Bugün yapabildiğimiz kadar Breakdance bile yapabiliriz. Başka ne vardı? DJ!"
Tabii geldiğimiz noktaya bakılırsa birçok dinleyici bu durumdan memnun değil, çünkü aslında bu ana akımlaşma Türkçe Rap'in sonunu getirdi. Sözler bayağılaştı, kalite yavaş yavaş düştü, gönül verdiğimiz kültürden utanır hale geldik. Şarkı sözlerinin bayağılaşmasından da öte özellikle son yıllarda rap müzik kadın düşmanı, homofobik, ırkçı sözlerin çok sık rastlandığı bir döneme girdi. Çoğu insan bundan rap müziği ve Hip-hop kültürünü sorumlu tutuyor. Bense sorunun temeline ineceksek eğer; Hip-Hop'ın da temeline inmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Hip-Hop kültürü bunların üzerine mi kuruldu yoksa tam tersine, bunlara karşı mı ortaya çıktı? Rap müzik, Graffiti, Breakdance, bütün bunlar en başlarda ne ifade ediyordu? Hip-Hop azınlıkların yarattığı, yaşadıkları ırkçılığa karşı mücadele etmek adına buldukları bir kaçış yolu değil miydi? Toplumun çoğu tarafından hakir görülen, başlarda "sanat" olarak bile kabul edilmeyen, ezilenlerin yükselen sesi olan bir kültür bizzat "ezilenler" tarafından yaratılmadı mı?
Türkiye özelinde konuşalım; pop müzik ana akımken, boş aşk sözleriyle sonsuz popülerlik yakalayan popstarların arkasında sürekli ülkenin toplumsal sorunlarına değinilen protest rap şarkılar yazan rapçiler değil miydi? Üstelik bunu sırf Hip-Hop'a gönül verdikleri için, doğru düzgün para kazanamadan senelerce sürdürmediler mi? Şu an rap müziği eleştiren insanlar 2010 ve öncesi Türkçe Rap'inden haberdar değil, çünkü o zaman da ana akım olan, "içi boş" olan ne ise onu dinliyorlardı.
Üstelik şu an rap müzik bir avuç popüler şarkıdan ibaret değil, hala bir yerlerde kaliteli içerik üretmeye devam eden, suya sabuna dokunmadan sanatını icra eden bir yığın sanatçı var. Onların değil de şu an piyasada yer eden şarkıları yapan insanların gündem olması, para kazanması rap müziğin hatası değil; toplumda ne tür düşünceler seyrediyorsa görünürde kalan kesim de o oluyor. Rap'in görünen yüzü feci bir halde evet fakat görünmeyen yüzünü neden yok sayıyoruz?
Aslında sorun rap müzik mi, yoksa ana akım ne olursa ülkenin genelinin görüşünü ve tutumunu mu yansıtıyor? Şu an özellikle Türkiye'de artan, ezilenleri aşağılayıcı düşünceleri bu topluma Rap müzik aşıladı demek maalesef çok kolay. Keşke öyle olsaydı, o zaman bu düşüncelerle savaşmak çok daha kolay olurdu. Fakat ne yazık ki sorun çok daha derin.
Zaten 10 yıl öncesine kadar toplumun büyük bir kısmının haberdar dahi olmadığı bir kültür nasıl olur da toplumda bu kadar uzun süredir yer eden bir düşüncede toplumu bu kadar derinden etkileyebilir, böyle bir şey mümkün mü? Ana akım şarkılar, diziler, filmler, programlar… Keşke topluma ayna tutmaktan ileri gidebilselerdi. Rap müzik bu düşünceleri yaratmadı; toplum neye meylettiyse ana akım medya da ona meyletti.
Elbette bunları da konuşmalıyız ve sanatı bu şekilde icra edebileceğini düşünen insanlar eleştirilmeli, hatta kitlesel boykota gidilmeli ama bana kalırsa tek önceliğimizin bu olması bizi gerçek sorundan uzaklaştırır. Toplumu eğitmeye, çocukları, gençleri bu düşüncelerden koruyup duyarlı bir nesil yetiştirmeye, bu düşüncelere sahip insanlara karşı söylem geliştirmeye, rap müziği eleştirdiğimiz kadar odaklanıyor muyuz?
Ya da rap müziği eleştirip günah çıkaran, vicdanını rahatlatan insanlar günlük hayattaki söylemlerine dikkat ediyor mu? Eski popülerliklerini kaybeden popstarların bütün sorumluluğu yükselen Hip-Hop kültürüne ve bayağılaşan rap müziğe yüklemesi ne yazık ki gerçekçi bir çözüm değil. Rap müziğin bu hale gelmesinden en çok rahatsız olanlar belki de zaten rap dinleyicileridir.
Bütün bunları değerlendirince ezilenlerin yarattığı bir kültürün şimdi ezilenleri aşağılayan bir noktaya sürüklenmesi maalesef çok üzücü. Bu kültüre gönül veren, çocukluğunu bunlarla geçiren, bunlarla genç yaşta toplumsal bir bilinç geliştiren ne kadar insan varsa bu durumdan zaten rahatsız.
Fakat Hip-Hop'ın çıkış noktasından, yaptığı ve başardığı her şeyden bihaber bütün sorumluluğu üstüne yıkmak, ne sorunun temeline ne Hip-Hop'ın tarihine inip yüzeysel eleştirilerle vicdan rahatlatmak bir yere kadar götürür bizi.
Umarım ilerleyen zamanlarda sorunların kaynağına odaklanıp asıl sorunu ortadan kaldırmaya çalışan insanların sayısı artar ve ülkemizde sanat da buna göre şekillenir. Sebebi değiştirmeden sonuçları ne kadar değiştirmeye çalışırsak çalışalım, bir sonuç alabileceğimizi düşünmüyorum.
Müziğin bu düşünceleri beslediği değil bu düşüncelere karşı savaş açtığı günlere, Çağrı Sinci'nin de dediği gibi; "Ben bir teşkilatsız eşkiyayım, cephanem satırlarım. En hasarlı durumlarda kulaklığında biz, kulaklığında pis sokakların manevi çocukları."