İlişkiler Yüklenir Mi?

Arkadaşlık, aile veya romantik ilişki hiç fark etmez, bazı ilişkiler zamanla yorulur. Fakat bu durumu engellemek elimizdedir.


Arkadaşlık, aile veya romantik ilişki hiç fark etmez, bazı ilişkiler zamanla yorulur. Tartışmalar artar, kişilikler toksikleşir ya da siz elle tutulur bir sebep olmadığını düşünürken bir bakmışsınız aranızdaki iletişimde negatiflik birikmiş. Kavgalar gittikçe şiddetlenir, sözler kabalaşır belki de olay problem çözmekten çok savaş kazanmaya döner. Bence bu durumun yaşanmasının arkasında yatan şey ilişkilerin yüklü hale gelmesidir. Zamanla "negatif yüklü ilişkiler" meydana getiririz.

Peki nerden çıktı bu yüklü olmak? 

Yüklü dil (yüklü terimler, duygusal dil, yüksek çıkarım dili ve dil-ikna edici teknikler olarak da bilinir), duygusal bir tepki uyandırmak ve/veya klişelerden yararlanmak için güçlü çağrışım yapan kelimeler ve ifadeler aracılığıyla bir kitleyi etkilemek için kullanılan retoriktir. Yüklü kelimelerin ve ifadelerin yadsınamayacak duygusal etkileri vardır ve gerçek anlamlarının ötesinde güçlü, olumlu veya olumsuz tepkiler içerirler. Bunu bir çeşit yan anlama sahip olmak olarak da görebiliriz aslında. Fakat özellikle politik kullanımda ve/veya sosyal ilişkilerde, bu kadar basite indirgenemeyecek kadar da önemlidir.


Neden bazılarımız daha haklıdır hiç düşündünüz mü? Eminim ki herkesin etrafında en az bir tane hep haklı olan, tartışmalarda öne çıkan ya da her söylediği doğru gibi gelen biri vardır. Bunun tabii ki birçok sebebi olabilir; gerçekten de çok haklıdır veya doğuştan ikna kabiliyeti yüksek karizmatik bir kişiliktir. Fakat, bugün ben buna yüklü dil kullanma yeteneğinin yüksek olmasını sebep olarak göstereceğim.

Fuller’in bir sözü vardır: "Kuşlar, ayaklarıyla; insanlar dilleriyle yakalanırlar". Eğer karşınızdaki kişi dili nasıl olumlu kullanacağını, nasıl donatacağını bilmezse elinizde ne yapacağınızı bilmediğiniz bir yıkıcı kelimeler yığınıyla öylece kalabilirsiniz. Bu sizin için de geçerli olabilir. Tabii ki her an taktiksel olup 5 adım ötesini düşünemeyiz fakat deyişlerimizi değiştirmeye uğraşıp sorunları çözmeye çalışmazsak da yukarıda bahsedilen bu bariz duygusal etkileri yok saymış oluruz.


İşte tam da bu noktada ilişkilerin de yüklendiğini şöyle açıklayabiliriz. Bir engelle karşılaşıldığında nasıl aşılacağı bilinmiyorsa, konuşmalar dikkatsizce yapılıyorsa veya amaç manipüle etmeye kayıyorsa olumsuz duygusal kutucuklar oluşmaya başlar. Her bir kavgayı bir kutucuğa koyar ve onu orada bırakırsak üst üste yığdığımız kolilerle yüklemeye başlarız ilişkilerimizi. Sonra elimizdeki şeye baktığımızda deriz ki "bu neden artık neşeli, keyif veren, daha hafif bir his vermiyor bana?". Her ziyaret ettiğimizde istemediğimiz duygularla dolu bir alana dönüşür ve artık onu ziyaret etmek istememeye başlarız.



Hiçbir zaman bu yükü boşaltmak veya yenilerinin oluşmasını engellemek için geç değildir. Zordur belki geriye dönüp karmaşık ipleri çözmek, canımız yandığında savunmaya geçmemek ve "kaba iğrenç birisin" yerine sakince "bu kırıcıydı benim için" diyebilmek. Ancak bazı bağları koparmak daha zordur, hele ki koparamayacağın, mesela ailenle olan, bağların sana güzel şeyler getirmediğini görerek devam etmek daha da zor olabilir. Bu nedenle tam da şimdi ilişkilerimizi gözden geçirmek, yüklerini tanımlamak ve belki de biraz taktiksel ilerlemek sizin için yeni ve iyileştirici bir deneyim olabilir. 


Fotoğraf Kaynaklarını görmek için rakamlara tıklayın!
1 / 2 / 3 / 4