Irkçılığın Cennetinde: Alman Faşizmi ve Irkçılığı

Faşistleşme seyri başlamıştır..

Nazi faşizmi; içerisinde bulunduğu vaziyetten, barışçıl bir dış politikayla çıkacak bir iktidarda olmayışının alametlerindendir ki terörist idare metoduyla birlikte savaş politikasına başvurmak zorunda kalmışlardır.

Naziler, Yahudileri bir ırk olarak tanımlamış, Yahudiler ve Yahudi davranışları hakkında çok çeşitli olumsuz bilgileri yayılarak hayatta kalma mücadelelerini bir nevi tehdit olarak görerek bunu biyolojik kalıtım olgusularına bağlamışlardır.

Bu nedenle Yahudileri öncelikli düşmanları olarak sınıflandırılmasıyla birlikte, engelli insanları, Romanları, Polonyalıları, Sovyet savaş esirlerini ve Afrika Kökenli Almanları da zulmedilecek, tutuklanacak ve yok edilecek diğer gruplar olarak hedef almıştır. Naziler, ayrıca siyasî muhalifleri, Yehova Şahitlerini, homoseksüelleri ve sözde asosyal kişileri de düşman ve güvenlik riski olarak tanımlamış, yurt içinde geleneklere ve kurallara uymayanları ve sözde ırksal tehditleri, Alman toplumunun süreğen bir kendini temizleme mekanizması aracılığıyla ortadan kaldırmanın yollarını aramışlardı. Hitler bir denge olarak gördüğü, savaş ve soykırım programının da temelini oluşturdu: Almanların genişlemesini bu da özellikle Yahudiler olmak üzere tüm ırksal tehditlerin bertaraf edilmesini gerektiren bir süreç olarak görüyorlardı.

Hitler’e göre hükümetin ırkları ayırma, karakter özellikleri en iyi olanların üremesini teşvik etme, karakter özellikleri aşağı olanların üremesini önleme ve toprak genişletme savaşlarına hazırlanma yönündeki müdahalesi, Alman ulusunu doğal ve biyolojik olarak belirlenmiş hayatta kalma içgüdüsüne bağdaşır hâle getirmiştir. Hitler ve Nazilere göre Yahudiler, Almanya'nın hem içinde hem dışında öncelikli düşman olarak belirlenmiş, Yahudilerin sahip olduğu iddia edilen ırksal ve aşağı sınıf genetik yapıları, sömürgeci kapitalizm ve komünizm sistemlerini doğurmuş. Yahudiler, genişleme dürtüleriyle Alman ırkı gibi üstün ırkların taşıdığı ırk bilincini asimilasyon ve ırklar arası evlilik sayesinde üstün kanın seyreltilmesi açısından büyük tehdit olarak görülmüştü.

Hitler, insanların karakter özellikleri, tavırları, kabiliyetleri ve davranışlarını kişilerde sözde ırk yapısının belirlediğine inanmıştır. Hiçbir birey doğuştan gelen ırksal niteliklerini aşamaz, tüm insanlık tarihi ırksal mücadele ile açıklanabilirdi. Ayrıca ırk ideolojisini kesin bir şekilde ifade etmesinin arkasında 19.yüzyıl sonlarında Alman sosyal darvincileri fikirlerinden yararlanmış olacak ki insanoğlunun ırklar halinde sınıflandıırılabileceği ve her bir ırk, tarih öncesi zamanlardan bu yana genetik ve biyolojik olarak aktarılan ayırıcı karakter özellikler taşıdığına darvinciler gibi nazilerde inanmaktaydı.

Nordik ırk ince, uzun boylu, kıvraktır. Erkeklerin boyu ortalama 1.74. Normik ırkın dolikosefal(kafa yapısı) kafatası indeksi takriben 75'tir. Yüzü ince, alnı oldukça dar, burnu düz ve ince, alt çene kemiği dar, çenesi büyükçedir..Derisi solgun pembe, saçları kumral, gözleri mavi-gri ya da gridir..

Mediteraniyen yahut gabri ırka gelince..Kısa boylu ama bodur değil daha ziyade ince ve çevik. Kafasının biçimi nordik ırkınınki gibi fakat alnı daha basık, burnu kısadır..Derisi esmer, saçları koyu kestane ve siyah..

Alpin ırkı ele alalım..Küçük ve tıknaz, bacakları kısa ve kalın, başı yuvarlak ve geniştir..Derisi sarımtırak esmerdir..

Balt, Vestfalyen ve Südest ırklarının tariflerini geçelim de, bakalım saygıdeğer profesör, Avrupa'da olmayan iki ırk Asiroid ve Arap ırkları hakkında ne buyuruyor:

Asiroid ırkı, Dinarik ırkın yakınıdır.. Orta boylu,tıknaz ve yuvarlak başlıdı, sakalı boldur..Çifte çeneliğe çok müsaittir..

Arap ırkı ise orta boylu, Dolikosefaldir..Dudakları oldukça kalındır..Arap ırkının, Mediteranyen garbi ırkla sıkı bir yakınlığı olsa gerek..

Alman antropologlara göre en mükemmel insan ruhunu taşıyan ve medeniyeti kuran biricik ırk Nordiklerdir. Peki Hitler Nordik mi? Ne profili, ne alnı veya saçları nordik tipinden uzak oluşunu, Nazım Hikmetin tabiriyle mübareğin damarlarında bir damla Nordik kanın dolaşım yapmadığı neticesine ulaşırız. Bundan iki bin yıl kadar önce çinli antropoloğun hayvanlara yakın, köleliğe yakın olarak gördüğü bir zamanlar üstün ırk, medeniyetin biricik yaratıcısı olarak kabul edilen Nordiklerdir.

Bilimin bugünkü ışığından hareketle şunlara ulaşabilmekteyiz;

1. Saf ırk yoktur.

2. Irklar, aşılması mümkün olmayan duvarlarla ayrılmış değillerdir.

3. Şimdiye kadar ırkî mihenkler tespit ve tayin edilememiştir.

4. Irkî mihenkler sabit değillerdir, değişirler.

Antropologlardan bazıları bu mihenkleri kafatası endeksleri, bazıları saç biçimleri, bazılarıysa ruhta aramışlar. Her ırkın kendine has bir âlemi vardır, tıpkı kendine has burnu, saçı, endamı olduğu gibi?! Ayrıca iki ırkın karışması yüksek ırkın seviyesini alçaltır iddialarını ispat edecek delil yoktur.

Günümüzde Hitleri aratmayacak savaş politikaları gerek dini, gerek ırkçı cinayetler bir avuç toprak için insanların güç dengesizliği içerinde oluşu umursanmadan, zamanla ırksal popülerleşmeyle birlikte savaşlar yeni teknolojiler ile hızla elden ele geçerken bebek, çocuk, kadın, erkek, genç, yaşlı kısacası 'insan' demeden, hâlâ olduğumuz kişilerce rahatsızlık vermeye ve bazılarımız ölmeye mahkum olmaya devam ederken, bu kişilerin ve de bunları destekleyen kişilerce de gün sonunda yargılanmamasının verdiği ayrıcalıklarla, bu ideolojilerin gelecekte de devam edebileceği, insanlık tarihi gelişememekte ısrarcı ve de yerinde sayar vaziyette olduğuşunu zorla kabul ettirmeye devam ettirmektedir...




Kaynakça;

Nazım Hikmet-Alman Faşizmi ve Irkçılığı. (1936)

https://encyclopedia.ushmm.org/content/tr/article/victims-of-the-nazi-era-nazi-racial-ideology