Kendimle Konuşurken (II)
Geçmiş, bilinmezliklerimizin ne kadarını kapsar yahut ne kadarını çözmemize yardımcı olabilir? Cevabı bulmanın yolu kendinizle konuşmak.
Hayal kurmayı bırakınca gözün elinde tuttuğun kupaya takılıyor. Geçmişini hayal etmeden önce içmeye başladığın sıcak çikolatanın bittiğini fark ederek bardağı yıkamak için mutfağa gidiyorsun. Bardağı yıkıyorsun, kuruması için, hemen hemen her mutfak tezgahında bulunan o plastik şeyin içine bardağı ağzı ters bir şekilde koyuyorsun. Bunu yapıp ellerini kuruladıktan sonra gözlerin bu sefer de kolundaki saate takılıyor. Kolundaki saat sana daha önce zamanını verimli değerlendirebilmek amacıyla hazırladığın programa göre ders çalışma vaktinin geldiğini söylüyor. Ama bunu umursamıyorsun. Az önce geçmişine yapmış olduğun yolculuğu devam ettirmek zorunda olduğunu kendine kabul ettirerek hazırladığın programa uymuyorsun. Neyse ki programına uymamak ilk defa tecrübe ettiğin bir deneyim değil. Yatağa uzanmanın ve tavana bakmanın geçmişine yaptığın yolculukta sana yardımcı olacağını düşünüp yatak odana gidiyorsun, yatağına uzanıp, aniden tavanı izlemekten vazgeçerek gözlerini kapatıyorsun.
Şu an nerede olduğunu bilmiyorsun, çünkü etrafına baktığında hiçbir tanıdık nesne göremiyorsun, kendini sonsuz bir beyazlığın içinde buluyorsun. Ardından birkaç saniye sonra etrafı tamamıyla duvarlarla çevrelenmiş bir odada kendini buluyorsun, olduğun yerde sen; oturduğun sıra ve karşında durmadan konuşup sana bir şeyler anlatan ilkokul öğretmeninden başka hiçbir şey yok. Öğretmeninin yeryüzünün en bilge kişisi olduğunu düşündüğün için onu büyük bir özveri ile dinliyorsun. En çok da adına hayat bilgisi denilen derste söylediklerini hatırlıyorsun. Mesela, herkesle dost olman ve herkese iyilik yapman gerektiğini söylemişti öğretmenin, adının aksine hayatla ilgili hiçbir doğru bilgi vermeyen o derslerin birinde. Bu sözler hayranı olduğun o insanın ağzından çıktığı için, bu sözleri benimseyip hayatına monte ediyorsun. Hayatını bu söze göre yaşamaya başlıyorsun. Etrafında gördüğün herkese bacak kadar boyunla yardım etmeye çalışıyorsun. Kendin için yaşamayı bir kenara bırakıyorsun. Hatta o kadar ileri gidiyorsun ki her gün apartman kapısının önünde kavga ettiğin çocuğa bile, onun dersleri kötü olduğu için yardım ediyorsun. En kötüsü de bunu o çocukla beraber aynı sınıfta geçirdiğin 8 yıl boyunca yapıyorsun. Nereden baksan ömrünün yarısı. Ömrünün yarısını bir hiç uğruna, gerçeklikle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir söz öbeği yüzünden mahvediyorsun.
Keşke bu süreçte yaptığın tek hata bu olsaydı. Hataların bir domino etkisi yaratıyor ve birini hatırlaman, başka bir hatanı hatırlamanı tetikliyor. Bu olayı hatırladıktan sonra, sırf yüzüne güldükleri için seni sevdiklerini düşündüğün ama seni gerçekte sevmeyen kişilerle kurduğun dostlukları hatırlıyorsun ve kurduğun o dostlukların şu anda küllerinin bile kalmadıklarını fark ediyorsun. Şu an hayatında o insanlar yok!
Nefes nefese kalarak gözlerini açıyorsun. Kendini odandan dışarı atarak, evinin salonu boyunca yürüyorsun. Daha fazla yürüyemeyerek kendini salonun duvarının dibine bırakıyorsun. Az önce kurduğun hayal, ilk kurduğun hayalden daha kısa sürmesine rağmen kendini çok yorgun hissediyorsun. Belki de daha önce hayatında hiç bu kadar yorulmamıştın. Terliyorsun ama terlemenin sebebi evinin sıcak olması değil, üşümen. Yaptığın bu hataları hatırladığın için kendinden nefret etmeye başlıyorsun. Şu an büyük bir pişmanlık duyuyorsun. Başının ağrıdığını hissediyorsun. Kafanı biraz toplamak için dışarı çıkman gerektiğine kendini inandırarak odana geri dönüp üstünü değişmeye başlıyorsun. Yapma! Az önce sırtından çıkarıp yatağının üzerine attığın tişörtünü geri giyin. Buna ihtiyacın yok. İhtiyacın olan tek şey geçmişini kısa bir süreliğine çöpe atarak şimdini düşünmen. Şimdi derin bir nefes al ve yatağına sakince uzan. Düşün. Yaşadığın bunca kötü dostluklara rağmen şu an etrafında bulunan insanları düşün. Onları ne kadar sevdiğini, onların seni ne kadar sevdiğini, onlarla vakit geçirdiğinde ne kadar mutlu olduğunu düşün ve bir ihtiyacın olduğunda onların hemen yardımına koştuğu zamanları hatırla. Az önce hissettiğin tüm o korkunç şeyler dağıldı değil mi? Şu an kendini iyi hissediyorsun. Dostlarınla aranızda olan güçlü bağ, sana kendini oldukça güçlü hissettiriyor. Kafandaki tüm o kara bulutlar dağıldıktan sonra kendi kendine şu kanıya varıyorsun. Geçmişte bazı hatalar yaptın, bu hatalar yüzünden zamanında oldukça üzüldün ama o hatalardan çıkardığın dersler ve kazandığın tecrübeler sayesinde şu an hiç üzülmeyeceğin dostluklara sahipsin.
Birden içinden niye bunları düşündüğünü sorguluyorsun. İçinde bulunduğun bilinmezliğin içinden çıkman için gerekli olan cevap yahut cevapları bulmak için geçmişini hatırlamaya başladığını anımsıyorsun ve geldiğin noktanın asıl amacının oldukça dışında olduğunu fark ediyorsun. Peki niye amacından bu kadar uzaklaştın? Niye hafızan seni buralara getirdi? Bilmiyorsun. Buna ek olarak yeni soruların ortaya çıkması da seni hafiften rahatsız etmeye başlıyor. Fakat endişelenmene gerek yok. Asıl sorunun da karşına yeni çıkan soruların da cevaplarını geçmişini hatırlamaya devam ettikçe öğreneceksin. Şimdi rahatla ve geçmişini hatırlamaya devam et.