Kimim Ben?
Yaşamak, nadir rastlanan bir şeydir. Çoğu insan sadece var olur. -Oscar Wilde-
Adımızı bile bir başkasının koyduğu düşünülürse, ne zaman kendimiz olabiliyoruz? İsmimiz ile çağrıldığımızda kendimiz gibi hissetmemiz ne kadar zaman alıyor? Küçükken öğretilen bizim de kabul ettiklerimizden mi yoksa? Ya da birinin herhangi bir şeyi olmaktan kaçıp sığındığımız liman mı, adımız? Belki de tek gidişlik bir bilet bu.
Temmuz gözlerini gökyüzüne doğru doğru açtığında, içinde bulunduğu durum tam olarak buydu. İlk olarak kim olduğunu sorgulamıştı. Ardından, heyecan ve korku için de ona bakan iki çift gözün kim olduğunu sorgulamıştı. Ne kim olduğuna dair bir fikri vardı, ne de nerede ve kimlerle olduğuna dair. Korkudan vücudunu saran titremeye rağmen nedenini bilmediği bir şekilde hiç olmadığı kadar özgür hissediyordu. O an, orada, hiç düşünmeden, "Temmuz" olmaya karar vermişti. Hayatında ilk kez sorgulamadan, sonunu ve bir başkasını düşünmeden karar vermişti. Kimsenin ondan herhangi bir beklenti içinde olmadığı bu yerde insanların hayatında aniden beliren gizemli bir kadın olarak kalacaktı. Oldukça huzurluydu. Nasıl olsa, hafızası elbet geri gelecekti. Sadece anın tadını çıkarmak istiyordu. O zamana kadar Temmuz olacaktı.
Temmuz, ejderha göz ile harika bir gece geçirdiğini düşünüyordu. Kendini sansürlemeden içinden geldiği gibi dümdüz konuşmuştu. Bir o kadar da samimi cevaplar almıştı. Halbuki daha birbirlerinin isimlerini bile bilmiyorlardı. Demek ki yargılanmayacağını bilince insan kendi olabiliyordu. Bir şey hatırlamasa da duyguları vardı. Yargılanmayı hissedebiliyordu. Karmaşık duygular içerisindeydi. Sanki hatırlarsa her şey geri gelecekmiş gibiydi ama neyin geleceğini kendisi bile bilmiyordu.
Adam, Temmuz'un tabiriyle ejderha göz, ayağında hissettiği soğuklukla irkilerek, gözlerini açtı. Güneş doğmak üzereydi, dalgalar ayaklarına kadar ulaşmıştı. Birden dün geceyi hatırladı. Temmuz'a bakmak için doğruldu ama Temmuz yoktu. Etrafına bakınırken, Temmuz'un elinde iki karton ile ona doğru gelmekte olduğunu gördü ve gülümsedi. Temmuz, kahvelerden birini ona uzatıp, oturdu. Adam:
-Günaydın, dedi. Temmuz da aynı sıcaklıkla karşılık verdi. Güneş dünyalarını tamamen aydınlatana kadar bir kelime bile etmeden, kahvelerini yudumlayıp, anın tadını çıkardılar.
Gökyüzü aydınlandıktan sonra, Temmuz:
-Artık ben gideyim. Barı açıp, temizlik yapmam lazım. Bugün çok iş var. Görüşürüz, dedi ve kalkıp, gitti.
Adam bir şey diyemeden kalakaldı. İsmini bilmediğinden seslenemedi de gerçi bilse bile seslenemeyebileceğini düşündü. Akşam bara gidebileceğini düşünerek biraz daha bu anın tadını çıkrmaya devam etti.
Bar oldukça yoğundu. Temmuz oradan oraya koştururken adamın geldiğini fark etmedi. Temmuz böyle koştururken, adam da onu izliyordu. Temmuz'un günah çıkarma odasındaki boş bardakları almaya gitmesini fırsat bilen ejderha göz, Temmuz'un bulunduğu kabine girip:
-Sonunda yakaladım seni, bu nasıl enerji? Ben takip ederken yoruldum diyerek gülümsedi. Temmuz bir an irkilmiş olsa da loş ışıkta parlayan bir çift yeşil göze bakakaldı. Ardından adamın yönelttiği "Kimsin sen?" sorusu ile iyice afalladı ve adamı tekrar edercesine "Ben kimim?" diye mırıldandı. Sahi, kimdi o?