Kitap Önerisi: En Güzel Günlerini Demek Bensiz Yaşadın

Ustalıkla yazılmış bir ilk roman!

En Güzel Günlerini Demek Bensiz Yaşadın, Can Gürses’in henüz 21 yaşında Edinburgh’da yazmaya başladığı bir aile romanı. Deryadiller isimli ailenin tıpkı pek çok aile gibi birbirine hem ne kadar uzak hem de ne kadar yakın olabileceğini anlatan bir roman. Ailenin en küçük kızı Koza’nın 12 Eylül’de yurtdışına kaçtıktan sonra 27 yılın ardından nihâyetinde eve dönüşünü ve ailenin onun bahanesiyle toplanışını Can Gürses’in güçlü kalemiyle okuyoruz bu romanda.

Can Gürses'in ilk romanında hiçbir acemiliğe yer bırakmadığını söylemek hiç de yanlış olmaz. Hatta öyle ki, bu romanın 21 yaşındaki gencecik bir kadınının ilk romanı olduğunu bilmeseniz kitabı okurken bunun usta bir yazarın elinden çıktığını düşünmeniz gayet olası. Can Gürses daha ilk romanında sıradan bir anlatım tekniğini reddetme cesareti gösterip zaman zaman aile üyelerinin zaman zaman da evdeki yıllanmış eşyaların dilinden anlatıyor hikâyesini. Bunu yaparken aralara da yerli yabancı, çeşitli janrlardan muhteşem şarkılar iliştiriyor ve sizi tamamen hikâyenin içinde tutmayı başarıyor.

Can Gürses bu romanında yalnızca Deryadil ailesinin kendi iç meselelerini değil, aynı zamanda ülke meselelerini de irdeliyor. Dönemin siyasetini ve kolektif hafızamızda yara açan olayları da hikâyesinin içine maharetli kalemiyle entegre ediyor.

Eğer son zamanlarda kitap okumakta zorlanıyor ve okurken sizi içine çekecek yerli bir roman arıyorsanız Can Gürses’in En Güzel Günlerini Demek Bensiz Yaşadın romanı, tam da bu arayışınızı karşılayacak türden bir roman diyebilirim!