Letters To Juliet (Aşk Mektupları) İzlemeli miyim? #22

'Eğer konu aşksa, asla geç değildir.'

Son zamanlarda mektupları düşünüyorum. Eski, el yazması mektupları... Mum ışığında dolma kalemle içtenlikle yazılan o mektupları hani. Günlerin geçmesiyle birlikte bizimle birlikte yaşlanan, yıpranan ama ne olursa olsun bize geçmişi buruk bir tebessümle hatırlatacak olan o yaşanmışlık kokan mektupları...

Ne yazık ki artık kimse mektup yazmıyor. Kendime sormadan edemiyorum.

Cevabı ne yazık ki bulamıyorum. Ancak fark ettiğim bir şey var ki o da bu filmden sonra kendimi mektup yazarken bulmuş olduğum.

Eminim ki Shakespeare denildiğinde hemen hemen birçoğumuzun aklına ‘Romeo ve Juliet’ gelir. Hayatımızın belirli bir noktasına dokunan bu acıklı ve bir o kadar da destansı olan aşk hikayesinin sonunu bilmeyenimiz yoktur.

Peki Romeo ve Juliet'in aşkını böylesine evrensel yapan ana unsur nedir ?

Bana kalırsa bu sorunun cevabı, hepimizin içinde hem Romeo hem de Julietlerin olmasıdır. Gerçek aşka inanan, aşkı için fedakarlık yapan, onu bulmuş olan hatta belki de bulup farkına varamayan Romeolar ve Julietler.

Filmde dünyanın dört bir yanından Verona'ya gelen ve mektuplarını Juliet'in evinin duvarına asan insanları görüyoruz. Ana karakterimiz olan Sophie (Amanda Seyfried) bir haber dedektifidir ve nişanlısı Victor(Gael Garcia Bernal) ile Verona'ya gelir. Verona sokaklarını gezerken yolu Juliet'in evi ile kesiştiğinde aslında 50 yıl önce yazılmış bir mektubun onu beklediğinden habersizdir. Kendilerine Juliet'in sekreterleri adını veren dört kadınla tanışır. Her akşam bu dört kişi, duvara asılan mektupları toplar ve hepsini tek tek cevaplandırır. Sophie ertesi gün Juliet'in sekreterlerinden biri olan Isabella'ya yardım ederken, duvarın içinde yıllardır korunmuş olan bir mektubu fark eder ve o mektubu cevaplandırmak ister.

Aradan geçen zamanın ardından mektubun sahibi Claire(Vanessa Redgrave) ve torunu Charlie(Christopher Egan) Verona'ya gelirler. Claire kendi hayat yolculuğunda adeta Juliet'in bir yansıması gibidir. 50 sene önce aşık olduğu Lorenzo (Franco Nero) ile ne yazık ki bir araya gelememiştir.

'Eğer konu aşksa, asla geç değildir.'

Claire, Charlie ve Sophie Lorenzo'yu bulmak için yolculuğa çıkmaya karar verirler. İtalya'da kayıtlı olan tam 74 tane Lorenzo Bartolini vardır. Peki Claire mavi gözlü Lorenzo'sunu bulup gözlerinin içine bakarak 50 yıl önce söylemesi gerekenleri söyleyebilecek midir? Sophie bu yolculuk esnasında Victor'ın gerçek aşkı olup olmadığını sorgularken aynı zamanda kendi mutlu sonuna ulaşabilecek midir?

Bu filmi izledikten sonra eğer benim gibi siz de mektup yazmaya başladıysanız o mektubu en sevdiğiniz kitabınızın arasına koymanızı tavsiye ediyorum. Belki de bundan 50 yıl sonra birisi en ihtiyaç duyduğu anda o mektuba ulaşır ve kendisi ile göz göze gelebilir. Belki de o mektup, sizinle birlikte bir çok kişinin hayatını değiştirebilecek olan cümleleri içerir.

Ve son olarak unutmadan, ne zaman duyarsanız duyun size bu filmi hatırlatacak olan şarkıyı eklemek istiyorum. Filmin sonuna geldiğinizde, bu şarkı eminim ki sizin de yüzünüzde kocaman bir tebessüm belirmesini sağlayacak.