Mükemmellik İllüzyonu
Mükemmel diye bir şey yok. Hiç olmadı. Mükemmel için hırpalanmak, insanın kendisini bir bakıma ertelemesi değil midir?
Mükemmel diye bir şey yok. Hiç olmadı. Ölüm ve yaşam birlikte varoluşun içinde yer alıyor. Mükemmeli aramak, mükemmel olmasını beklemek; insanın kendi potansiyelinden kaçması, kendini ertelemesidir. Her yerde motivasyon cümleleri görüyoruz, kişisel gelişim konuları oldukça yaygınlaştı. Tüm bunların bir yerde mükemmel olma çabasına değil de kendim olma haline hizmet etmesini dilerim. Zira mükemmel olmaya çalışmak bir illüzyon.
Mükemmeli aramayınca, bir şeyi olduğu haliyle görebildiğinde sanki bir şeyleri hırpalamayı bırakıyorsun. O öyle, bu da böyle. Adım atmak için, yaşama katılmak için bekleme, mükemmellik yok; yaşamın kendisi var. Bu sözleri en çok kendime söylüyorum.
"...Kaldı ki sürekli görkem ya da kusursuzluk bir ütopyadır. Kusursuzluğun bir tanımı yapılabilmiş olsaydı bu tanıma uyan insan herhalde çok sıkıcı olurdu.Kusursuz olmaya çalışanlar bile öyle olduktan sonra..." (Geçtan,2003,s.83).
Black Swan filmini izleyenler bilir, karanlık taraflarını görmeyen/bastıran ana karakterin, mükemmel olma çabası içinde kendi olamayışına tanıklık ediyoruz filmde. Karakter kusursuzdur fakat cansız, donuk ve içgüdülerini bastırmış haldedir. Yarattığı benliğin ötesine geçerek bir dönüşüme girer; karanlık ve aydınlığın dansı, mükemmel olmayışın getirdiği canlılık, ilkel taraftan ortaya çıkan yaratıcı enerji... Jung'un gölge arketipine göre kişi karanlığıyla yüzleşmeden aydınlık tarafını gösteremez, bütünlüğünü yaşayamaz. Hepimizin farkında dahi olmadığı ya da bilinçli bir şekilde onu kabul ettiğimiz gölge yanları var ve bu mükemmel olmayan insanın yaşam hikayesine dahil.
Sevgiyle,