Parlementer Özlem
"dışarıda rüzgâr acıyla inlerken, seninle döşekte sevişirken ki tınısı kalmamış"
bak geçip gidiyoruz yine.
ne de çabuk diyor kevbeb !
göğüslemek için seni geldiğim yolları arşınlıyorum.
ağzımda ağzının silinmez ılık tadı,
damağımda gezinirken henüz seni öpmenin hissi bir iki saati var geçmesi için biliyorum.
ellerimde ellerinin oturşmuş izi, çantaları pay ediyorum ellerime ki aramasınlar ellerini.
ne çare ellerim ellerini arıyor.
bedenimdeki heyecan yılkıya dönüştü bile.
dışarıda rüzgâr acıyla inlerken, seninle döşekte sevişirken ki tınısı kalmamış,
nemli bedenlerimizi serinletmesi gitmiş, acıtan yönünden vuruyor şimdi.
temmuz göğüne uzun uzun bakıyorum.
gündüzünü getirdiğim göğün gecesini tahmin ediyorum.
bir olan bir havayı soluyoruz. başka odalar içerisinde kokumuz ulaşır ümidi ile sıkınıyoruz miskleri
aşığım fakat hasretin dünlerden çok bugünlerden fazla yarınlardan daha kesin.