Sevilmeyenlerin Şairi: Pablo Neruda
"Şimdi on ikiye kadar sayacağım sessiz olun, ben gideceğim."
Karşılıksız aşklar zordur. Sitem, gözyaşı, merhamet, nefret ve öfke doludur. Kalp dolar, taşar ve bir ağrı misafir edilir uzun bir zaman. Pablo Neruda'yı ne zaman okusam sevilmeyenlerin şairi derim kendi kendime. Her zaman karşılıklı aşk şansını kim elde edebiliyor ki?
Bir de başrol olmak var bu karşılıksız aşk oyunlarında. Yürek nelere dayanıyor işte. Öyle uzun zaman gözlerimi kapatıp geçsin diye bekledim ki, hatırlamıyorum sevilmemenin acısını göğsümde. Hepimiz geçtik bu yollardan. Yalnızca paslı bir hançer izi duruyor acının yerinde. Sadece bir iz kalıyor sevilmemelerin ardından. Neruda bunu diyor işte.
Sevilmeyenler şiir okusunlar. Müzik dinlesinler. Ayaklarının altında çakıl taşları olacak sahillerde yürüsünler. Bıraksınlar da hayat alsın onları kollarına. Ağır ağır ölürler okumayanlar, müzik dinlemeyenler, gönlünde incelik barındırmayanlar der ya Martha Hanım.
Neruda bir gece dünyanın en hüzünlü şiirini yazdı. Sevilmeyenlerin marşını söyledi. Şair ihtiyacı olanlara dağıttı şiirini. Şimdi ben de bir gece yarısı oturmuş yıllar önce ölmüş bir şairin şiirini ulaştırıyorum size. Bu gece dünyanın en hüzünlü şiirini yazın sevgili dostlar. Sonra ya ağlayalım ya da sabahın verdiği umutla ay ışığına bakalım!
Ne çıkar yenilmekten!