Sürükleyici Bir Suç Hikayesi: Kırlangıç Çığlığı
Nevzat Başkomiser ile çözülmezi çözen bir yolculuğa çıkmak isteyen herkes için...
Ahmet Ümit’in Kırlangıç Çığlığı adını verdiği eseri işte okuyucuyu etkileme potansiyeli çok yüksek olan bu cümleyle başlıyor. Bu cümle, güncel sorunlarımızın acımasız bir yansımasını sunuyor bizlere ve Başkomiser Nevzat’ın karşısına çıkan karmaşık ve zorlu gerçekleri göz önüne seriyor. Yazarımız, elli yedi bölüm boyunca, ustaca işlenmiş cinayetler ve cinayet mahalinde bulunan gizemli oyuncaklar arasındaki bağlantıları çözdürmeye çalışıyor Başkomiser Nevzat ve ekibine bu bağlantılar güncel sorunlarımızın; Suriyeli göçmenlerin zorlu yaşamları, organ kaçakçılığı ve pedofili gibi içerisinden çıkıyor. Kırlangıç Çığlığı, okuyucuyu adeta bir polisiye bulmacanın içine çekiyor, gerilimi doruklarda yaşatırken aynı zamanda toplumsal adaletsizliklere ve vicdanın karanlık sularına da derinlemesine bir yolculuk sunuyor.
Kırlangıç Çığlığı adlı kitap, İstanbul'un bir çocuk parkında meydana gelen korkunç bir olayla başlar: Kum havuzunda çocuklar tarafından bir ceset bulunmuş. Bunun üzerine olay yeri inceleme ekibi gelmiştir. Cesedi incelediklerinde kurbanın sağ kulağının yarısının olmadığı ve yanına bir barbie bebek bırakıldığı görülmüş.Üstelik kurbanın gözleri de bağlıymış. Parkta bulunan bu ceset ve çevresinde bırakılan tüm bu izler,geçmişte yaşanan karanlık bir olayın tekrar gündeme geldiğinin habercisiymiş aslında ve bu bulgular kitap boyunca sürecek gizemli bir yolculuğa sürükleyecek biz okuyucuları.
Ahmet Ümit'in "Kırlangıç Çığlığı" adlı kitabının konusu, yıllar önce ortaya çıkmış bir adam ve onun işlediği dehşet verici cinayetlerle başlar. Bu seri katil, öldürdüğü insanların yanına bıraktığı oyuncaklar, göz bandı ve kesilmiş sağ kulağın yarısı olan imzasıyla tanınır. Ancak, olayın daha derinlemesine incelenmesiyle, bu cinayetlerin sadece izole vakalar olmadığı, aslında yıllar önce başlamış ve tamamlanamayan bir davayla bağlantılı olduğu ortaya çıkar: "Körebe" davası.
Körebe davası, öldürülen kurbanların üzerinde bulunan imzayı taşıyan daha önceki cinayetlerin fark edilmesiyle açığa çıkar. Bu seri katilin yıllar boyunca işlediği cinayetler, polis ve yetkililer tarafından bağlantılı hale getirilir. İmzanın tekrar ortaya çıkmasıyla birlikte, eski dosyalar yeniden açılır ve olayın derinliklerine inilmeye başlanır.
Körebe namıyla tanınan katilimiz sadece çocuk tacizcilerini öldüren bir katildi. Onunla ilgili en önemli bilgi 12 sayısıyla olan bağlantısının çözülmeye çalışılmasıydı. Onun imzası; enseden tek kurşunla gelen ölüm, kırmızı kadifeden bir göz bağı, sağ kulağı kesildikten sonra çocukların bulunduğu mekana bırakılan bir ceset ve bir oyuncaktı.
Daha önce bu davayla Başkomiser olan ve Tazı Zekai olarak bilinen emekli polis ilgilenmiş ancak tamamlayamamıştı. Ama o ve ekipteki herkes körebenin ritüelini çok iyi tanırlardı.
Başkomiser Nevzat, dikkatli ve incelikli bir adamdır hiçbir zaman duygusal hareket etmemekle birlikte herkesin çok sevdiği ve herkese çok iyi davranan biridir. Onun bu davada iki önemli yardımcısı vardır Ali ve Zeynep. Ali, duygusal davranışların içinde bulunan çokça sabırsız bir polistir. Zeynep ise gayet aklı başında, işine odaklı, nazik bir kriminologtur.
Bu davanın izini sürerken bir de suriyeli mülteciler ve organ mafyalarıyla uğraşmak zorunda kalmıştı Başkomiser Nevzat.
'' Vahşetin, öldürmenin, yok etmenin olmadığı bir dünya... Şefkatin, sevginin, alabildiğine hoşgörünün olduğu bir ülke... Biliyorum, hakikat değil, biliyorum bir yanılgı ama hoş bir yanılgı (syf.78)''
''Şarkı söylemiyorlar Nevzat.'' Gözleri uçan o güzel kuşlara takılmıştı.''Ölen arkadaşlarının yasını tutuyorlar.'' Başını indirdi, kederle gözlerimde durdu. ''Sevinç çığlıkları değil bunlar acı dolu haykırışlar. Biliyorsun kırlangıçlar göçmen kuşlardır. Çok hızlı uçarlar. İşte o göç sırasında yüzlerce kırlangıç fırtınaya yakalanıp ölürmüş. Göçü başarıyla tamamlayan kırlangıçlar, geldikleri ülkenin sıcak gökyüzünde uçarken yollarda kaybettikleri arkadaşlarını anımsar acıyla, öfkeyle böyle çığlıklar atarlarmış.'' Suriyeli Medeni işte kendilerini burada ki kırlangıçlara benzetirmiş ufak bir farkla ''Biz de göç sırasında yakınlarımızı kaybettik, ama şu kuşlar kadar bile olamıyoruz. İnsanları rahatsız etmemek için yasımızı bile tutamıyoruz.''
Ahmet Ümit'in "Kırlangıç Kuşları" adlı kitabı, sadece bir polisiye roman değil, aynı zamanda güncel sorunları cesurca ele alan bir eserdir. Eğer hala okumadıysanız ve polisiye romanları okumayı seviyorsanız Ahmet Ümit'in yalın anlatımıyla Kırlangıç Kuşları'nı okumanızı öneririm.