Taht İçin Son Dans: Macbeth'in Tragedyası
William Shakespeare'in ünlü oyunu Macbeth: Güç arzusu yüzünden hırslarına yenik düşen adamın hikâyesi. Keyifli okumalar:)
William Shakespeare'in ünlü trajedisi "Macbeth", insanın hırsının ve güç arzusunun nasıl trajik sonuçlara yol açabileceğini anlatan derin bir karakter çalışmasıdır.
16. yüzyıl İskoçya’sında geçen hikâyede Macbeth, kehanette bulunan Üç Cadı’nın ve hırslarının yönlendirmesiyle, İskoç kralı Duncan, yakın arkadaşı olan kralın generallerinden Banquo, karısı Lady Macbeth’e ve halkına olan ihanetini büyük bir ustalıkla gösterir.
Banquo ile karşılaştıkları Üç Cadı; Macbeth’i sırasıyla Glamis Beyi, Cawdor Beyi ve kral olarak selamlar. Banquo’ya ise kraliyet hanedanına babalık edeceğini söylerler. Macbeth’e yeni Cawdor Beyi olduğu haberinin gelmesiyle kehanetin etkisine giren Macbeth evinde misafir ettiği Kral Duncan’ı acımasızca öldürür. O gece İrlanda’ya ve İngiltere’ye kaçan oğulları cinayetle suçlanır. Lady Macbeth; kralın kanını, cinayetin gerçekleştiği gece ilaçla uyuttuğu uşaklarının eline ve yüzüne sürerek onları katil gibi göstermeye çalışır. Sabah kralın odasına girip acı haberi öğrenen grubun arasında uşakların kafasını kesen Macbeth, krala olan bağlılığını göstererek tacı giyer.
Macbeth kral olduktan sonra Üç Cadı’nın Banquo ile ilgili kehanetini düşünmekten uyuyamaz, huzuru büsbütün kaçmıştır. Ölümü normalleştiren ve gittikçe zalimleşen hâliyle Banquo ve oğlunu öldürmeyi planlar. Banquo’yu öldüren katillerin elinden kaçmayı başaran oğlu, Macbeth’i deliliğe sürüklemiştir. Üç Cadı’nın yanına tekrar giderek olacakları öğrenmek ister. Fife Beyi Macduff’a dikkat etmesini ve anadan doğma hiç kimsenin ona karşı gelemeyeceğini öğrenen Macbeth, Macduff’un ailesini katleder.
Lady Macbeth, vicdanına yenik düşer ve yaptıklarının azabından amansız bir hastalığa yakalanır ve ölür. Lady Macbeth’in ellerindeki hayalî kanı temizleye çalıştığı sahne oldukça dramatiktir. Macbeth, karısının ölümüyle şu sözler dilinden dökülür;
İskoçya’daki huzursuzluk, halkın krala olan bağlılığını kırmıştır. Bu esnada İngiltere’ye kaçmış olan Malcolm ve Macduff, İskoçya’ya saldırır. Macbeth ve Macduff arasındaki düello son derece çetin geçer. Macbeth, son kez savaşırken, içsel çatışmaları ve suçluluk duygusu onun ruhunu sarmalamıştır. Macduff, adalet için savaşırken Macbeth ise kaderiyle yüzleşir.
Sonunda, Macduff, Macbeth'i yenerek onu öldürür. Bu, oyunun ana trajik dönüm noktasıdır ve Macbeth'in hırsının ve suçlarının onun sonunu getirdiğini vurgular.
Macduff’la yüzleşen Macbeth, “…annemin rahminden vakitsiz koparıldım.” sözü üzerine aldandığını farkeder. Malcolm, hak ettiği tacı giyerek yeni İskoç kralı olur.
Shakespeare, güce olan düşkünlüğün zamanla birlikte neye dönüştüğünü betimlemiştir. Macbeth; hırslarına yenik düşüp, can almanın, kötülüğün ve ihtirasın o uğursuz girdabına girmiş; çevresindeki insanlardan başlayarak sonunda kendini bu uğurda yok etmiştir. Kral olduktan sonra gözüne girmeyen uykunun yoksunluğu onu, aklın sınırlarının dışına itmiştir. Sonunda Macbeth'in ölümü, onun cinayetlerinin ve hırsının bedelini ödemesidir. Bu trajik son, izleyicilere insan doğasının karanlık ve tehlikeli yönlerini gösterirken aynı zamanda hırs ve güç arzusunun felaketle sonuçlanabileceğini de hatırlatır.
Kaynak
Shakespeare, William. Macbeth. Çev., Orhan Burian. İstanbul: İ.T.Ü Edebiyat, 1999.