TANIŞMA

Hadi tanışalım!

Kafam dolu, kalbim sıkışık. Metrelerce uzayan bir trafiğin içinde sıkışıp kalmışım. Kocaman bir araba. Kaçacak bir yol yok. Tıklım tıklımım. Bir o kadar da karanlık bir yalnız. Tıklım tıklım kalabalıkta, bir yalnızım. Kimsesiz. Herkes gibi. Öyle ki sadece yaşamaya çalışmaktan yorulmuş, benliğini yitirmiş, kim olduğunu unutmuş.

Neden yaşadığının farkında olmayan, kendine yabancı biri. Yalnızca aldığı nefes ile yaşadığının farkına varan biri.

Gözlerimi kapıyorum, derin bir karanlığa doğru içime çektiğim nefesi veriyorum. Aynı yerdeyim. Yaşıyorum(!). Yaşadığımı sanıyorum.

Sun-mi Hwang romanındaki "Filiz"im ben. Uçabileceğini hayal eden bir tavuk. Kümesin içinde yaşamaya mahkum edilmiş, kümes kapısından hayatı görmek için ancak kafasını uzatabilmiş bir tavuk. Bir gün buradan çıkıp kendi hayatını yaşayacağını düşleyen "Filiz".

Kümesten kaçtım. Şimdi de gelinciğe yem olmadan özgürce hayalimi yaşamaya çalışan bir "Filiz"im. Sonu ne olursa olsun yaşamaya cesaret eden. Cesurca yapmak istediğini yapan, tüy gibi uçabilen.

Söyleyemediklerimize, yapamadıklarımıza, susmak zorunda kaldıklarımıza, içimizde kalanları haykırmaya. Bu kadeh hayata! Sonucu ne olursa olsun yaşamaya.

Herkesin cesur olduğu "herkes" gibi olmaktan kurtulup kendi olduğu zamanlara. İronik. Herkes ile aynı eylemi gerçekleştirip, herkes olmaktan kurtulmaya...

Seni sen yapanlara.

Cesur ol.

Memnun oldum.

Umarım siz de gelecek günlerde tanışma fırsatı yakalayacağınız Temmuz'u hayatınıza dahil ettiğiniz zaman memnun olursunuz.

Görüşmek üzere.