Tekin Ailesi

Yaprak dökümü, Reşat Nuri'nin bilinen en çarpıcı eserlerinden biridir. Her ne kadar dizisi kitabın yaklaşık 4 katı uzunlukta olsa da dizideki çiftlerin ele alınışı önemli öğeler barındırıyor.

Ferhunde-Şevket çifti; Leyla, Necla ve Oğuz aşk üçgeninden sonra akıllarda kalan önemli karakterler arasında diyebiliriz. Bu aşk üçgenin karmaşasını başka bir yazıda ele alacağız ama bugünkü konumuz Tekin ailesinin biricik oğulları ve çok sevgili karısını içeriyor.

Nasıl tanıştıkları malum, çiftimiz aynı iş yerinde çalışıyorlar. Tabii, kız bir anda koca İstanbul'un içine düşen Şevket'i Ferhunde bırakır mı? Hele bir de babası kaymakamsa. Eski kocasına göre daha fazla gelecek vaat eden Şevket, Ferhunde'nin kurnaz ama dingin cazibesine düşebilecek saflıktadır. Öyle ki evliyken bile Ferhunde ile görüşmeyi kesmemiş, nihayetinde onu evine getirmiştir. Ailesi bu durumu hoş karşılamasada biricik oğullarını kaybetmemek için sessiz kalmışlardır. İçten içe Ferhunde'den rahatsız olan bu ailede sesini en çok çıkaran kişi Fikret'tir. Gerçek bir görümce görevini üstlenen Fikret'i genelde Ferhunde'ye karşı sessiz kalan, zaman zaman ise dolduran Hayriye Hanım ise kaynanalığın şanından olsa gerek nihayetinde kendini gösterecek davranışlarda bulunacaktır. Evin içinde tek göz odaları olan bu çiftimizin tek derdi biraz baş başa kalmak, parayı bulup kendi evlerinde yaşamaktır. Şevket evde dönen dolaplardan habersiz, kendi dünyasında mutlu olan bir karakterdir. Kendisine gerçek sevgiyi veren kişileri aileden biri olarak görmek gibi bir de kötü alışkanlığı vardır. Şimdi siz Ferhunde Şevket'e iyi davranmadı mı? demeden söyleyeyim, Ferhunde Şevket'e yalnızca çıkarları için iyi davrandı. Benim bahsettiğim koşulsuz sevgi. Sedef'in sevgisi gibi. Öyle derin ve karşılıksız. İşte tam da bu yüzden Şevket onu kız kardeşlerinden hiç ayırmadı sağ olsun.

Tekin ailesi Ferhunde'den çok çekti, orası doğru ama gelgelelim onlar da Ferhunde'nin yeni bir sayfa açmasına hiç müsade etmediler. Ali Rıza Bey'i bir baba figürü olarak görmeye çalışan Ferhunde'ye başta Ali Rıza Bey'in kendisi olmak üzere ne Fikret ne de Hayriye hanım izin vermedi. Büyük sözler söyleyip gururunu kırdılar. Babasını kaybetmiş ve üvey babası tarafından taciz edilmiş ve bundan dolayı üvey babasını öldürdüğü için hapse girmiş annesinin yokluğu ile kendi kendini yetiştirmiş bu kadını hiç anlamadılar. Sadece namuslu dürüst aile çizgilerini korumaya çalışsalarda malum aşk üçgeni ortada. Şevket ile Sedef arasındaki münasebeti ailenin bilip de "zararsız" görmeleri ise affedilir şey değil doğrusu. Sedef sırf "iyi kız" diye Şevket'e kur yapmasını izlemeleri sizce ne kadar namuslu ve dürüst bir davranıştı? Gelgelelim Ferhunde'de masum sayılmazdı. Şevketi aldatması, aileyi yıkacak, menfaatini koruyacak planları unutulacak gibi değildi. Şevket Ferhunde'nin istek ve ihtiyaçlarına yetişebilmek için hapse bile girmişti*

Her şey farklı olabilir miydi?

Belki. Ali Rıza Bey ve ailesinden Ferhunde'yi ilk başta öz kızları gibi sevmelerini beklemek elbette ki doğru olmazdı belki ama ilerleyen dönemlerde Ferhunde'nin herhangi bir çabasında geri çevrilmemesi belki de bir şeyleri değiştirebilirdi. Ya da oğullarına ve kızlarına verdikleri aile içi eğitimi daha mütevazi ve gerçekçi verselerdi, bambaşka sonuçlar doğabilirdi. Kim bilir, belki Hayriye Hanım, biricik gelini Sedef'le kahvesini yudumlarken, Ali Rıza Bey de emekliliğinin tadını çıkarıyor olurdu.

İşin özü, Ferhunde bu kitapta ve dizide insanoğlunun içindeki zaman zaman aydınlık, çoğunlukla da karanlık tarafını gösterirken, Şevket ise saflığın ve hırsın korkunç bir kombinasyonunu temsil ediyordu. İyi, kötü insanı iyi edemiyor belki ama kötülük bir şekilde iyiyi de kötü yapıyor. E ne yapalım, yok mu sayalım tüm kötüleri? Elbette ki hayır. Bugün iyiysek yarın kötü olabiliriz. Bunu kimse bilemez. Ali Rıza Bey bile bilemedi nihayetinde. Bilinen tek gerçek kendi hayatımız için doğru olanı yapmaktan vazgeçmemektir. Bırakın, eşlik eden yanınızda kalsın; iyisiyle, kötüsüyle.

*Kitapta Şevket hapisten çıkmıyor Ferhunde'de zengin bir adamla kaçıyor