Too Beautiful To Die, Too Wild To Live
Model Gia Carangi hakkında bir yazı.
Gia Marie Carangi, moda endüstrisinde bir efsane olarak görülür. Dünyadaki ilk süper modellerden biri olarak bilinir. Benzersiz ve çekici görünümü onu moda ve cosmopolitan dergilerinin kapaklarına taşır. Armani, Versace ve Dior’un reklam kampanyalarında sadece o vardı. Gia kendini ifade etmekten korkmuyordu, biseksüeldi ve bunu dile getirmekten asla çekinmiyordu. Siyah pantolon, erkek gömlekleri ve siyah düz topuklu ayakkabılar, motosiklet ceketi ve tabii ki yırtık pantolon giyerdi. O zamanlar moda dünyasında maskülen tarzı benimseyen tek kadın model oydu. İnsanların Gia’yı sonraki yıllarda keşfetmesi Angelina Jolie’nin başrolünde yer aldığı 1998 yapımı bir film ile oldu. Filmden bahsetmek gerekirse, genç kariyerinin zirvesindeyken birden tepetaklak düşen bir kadının yürek burkan bir yalnızlığını anlatıyor.
‘’ Onun gibi birini görüyorsunuz ve insanlık durumunun en uç noktasında olduğunun farkına varıyorsunuz, burada son derece güzel ve aşırı acı çeken bir kız var. Ve kendinize şu soruyu sormalısınız: Bu kadar acı içinde görünen biri nasıl böyle güzel bakabiliyor?’’
Jhon Stember, Photographer
Gia’nın neden bu kadar karmaşık ilişkilere ve hayat tarzına sahip olduğunu, çocukluğuna dönüp annesi Kathleen’e sormalıyız. Ailenin en küçük çocuğu ve tek kız olarak büyümesi, onun karakterinde önemli bir etkiye sahip. Onu çocukken tanıyanlar ilgiye aç, şımarık ama oldukça utangaç ve içe dönük bir çocuk olarak tanımlıyor.
Gia çocukluk döneminde güçlü fikirlere sahip ve annesinin ilgisini ve dikkatini çekmeye çalışan bir kızdı. Babası işten eve geldikten sonra, erkek kardeşleri ile daha fazla vakit geçirirdi. Gia aynı ilgiyi görmek istediği için babasının ilgisini çekmeye çalışırdı. Ama babası onunla her fırsatta aşağılayıp dalga geçerdi, Gia bir röportajında "Kardeşlerimle aramdaki tek fark onların erkek benim kız çocuğu olmamdı." diye açıklar.
Gia kardeşi Joe’nin odasına gider ve onun kıyafetlerini denerdi. Erkek olsaydı babasının onu daha çok seveceğini düşünürdü. Annesi ve babasının çalkantılı evlilik hayatları vardı, ikilinin arasındaki ilişki gittikçe fiziksel istismara dönüşmeye başlamıştı. Kathleen ‘Things Of Beauty’ belgeselinde bu dönemden şöyle bahseder:
‘’Benim başka bir adamla yatıp yatmadığımı kontrol etmek için, beni muayene etmeye çalışmıştı bu bardağı taşıran son damlaydı. Ya o beni öldürecekti ya da ben onu, çocukların iyiliği için evden gitmenin doğru karar olduğuna karar verdim. Gia daha 11 yaşındaydı, bu durum her çocuk için ihanet gibi hissettirirdi.’’
Anneleri gittikten sonra çocuklar oldukça disiplinsiz bir ortamda büyümeye başladılar. Gia, annesinin onu neden terk ettiğini ve babası ile neden ayrıldıklarını asla anlamadı ve bu durum onda çok derin yaralar açmıştı.
Gia, ergenlik yıllarında büyük David Bowie hayranıydı, makyaj ve saçını onun gibi yapıyordu. Kathleen bu aşırı hayranlıktan endişelense de asi gençlik yıllarına veriyordu. Kızı için asıl endişelendiği konu, uyuşturucu ve alkoldü.
Okul arkadaşlarının Gia'ya hap ve esrar sağladıklarının farkındaydı. Kızının cinsel yöneliminde farklılıklar olduğunu da anlamıştı. Gia'yya eşcinsel olmanın kötü bir şey olmadığını söyledi ve kızının bu konuda arkasında durdu. Gia, uyuşturucu tedavisi gördüğü sırada rehabilitasyon merkezindeki terapist ve danışmanlar, onun tüm sorunlarının cinsel açıdan kafa karışıklığından kaynaklandığını ve cinsel eğilimlerinin, Gia’nın küçük yaşlarda yaşadığı cinsel istismardan olduğunu düşünüyorlardı. Kathleen, 6 yaşındayken Gia’nın komşuları tarafından istismara uğradığını söyledi. Gia’yı tanıyan bazı kişilerin ise babası tarafından cinsel istismar edildiğini söylüyor. Bu konu hakkında kimin doğru söylediği bilinmiyor.
Gia, yaşadığı ailevi sorunlar, madde kullanımı, cinsel kimlik çatışmasının ortasında kalırken modellik kariyerine başlamıştı. İlk deneme çekimi olan siyah deri ceketli fotoğraf çekimi Gia’nın kariyerinde büyük bir ilerleme sağlamıştı. Ünlü moda fotoğrafçısı Chris Won Wangenheim genç kızın çıplak fotoğraflarını çekmek istiyordu. Gia bu çekim için oldukça cesur ve heyecanlıydı. Çekim sürerken Gia, makyajını yapan makyaj sanatçısı Cindy Linter’a bir şeyler hissettiğini fark etti.
Gia’nın başından beri uyuşturucu sorunu vardı. New York’ a taşındıktan sonra bu sorun daha da artmaya başladı. Birlikte çalışması kolay bir insan değildi. Sektörde onu kimse umursamıyordu.
Gia için her şeyi daha da kötüleştiren önemli an, Wihelmina Cooper’ın ölümüydü. Akciğer kanserinden öldü, Gia perişan haldeydi. Çünkü Wilhelmina’yı bir anne figürü ve rol model görüyordu. Gia uyuşturucu batağından kurtulmak için 1981’de annesi ve üvey babasının yanına Philadelphia’ya giderek detoks kampına başladı. Ne yazık ki çok geçmeden eski alışkanlıklarına geri döndü. Tüm bunlar yaşanırken üstüne bir de Gia araba kazası geçirdi ve tutuklandı. Philadelphia’dan kaçmak için annesini soydu ve ortadan kayboldu.
Bir zaman sonra sektöre yeniden atılmak için New York’a geri döndü. Elit Model Ajansı, Gia’yı ABC 2020 programı için ropörtaj yapmaya ikna etti. Ropörtajın Gia için iyi gittiği söylenemez. Modellik işinin karanlık yanları ile ilgilenen muhabirin soruları Gia’ yı epey şaşırttı.
Tedavi süreci devam etmesine rağmen Gia uyuşturucu kullanmaya devam ediyordu ve bu sefer dozu iyice arttırmıştı. Yanında olan birkaç arkadaşı ona bir miktar para veriyorlardı çünkü onun para ve uyuşturucu için neler yapacağından korkuyorlardı. Gia en sonunda para için birkaç kişiyle yattığını itiraf etti.
Gia ve kız arkadaşı 1983 yılında Gia’nın babası ve erkek kardeşinin yanına taşınmaya karar verdiler. Erkek kardeşi, Gia'yı tekrar tedavi olması için ikna etti ve Gia sonunda 1984’te sosyal yardım hastası olarak Eagleville detoks kampına girdi. Orada sadece iki hafta kaldı. Barbara teyzesi aniden bir araba kazasında öldü.
Annesi, babası ve kardeşleri ile yaşadığı anlaşmazlıklar diğer sorunlara rağmen ailesi onu tekrar tedaviye girmesi için zorluyordu. Nihayet Gia 7 aylık yoğun terapi programına girmişti. Annesi hakkında çok fazla ağlıyordu o hâlâ annesinin terk ettiği, yaralı küçük bir kızdı.
Gia, annesinin evden gidişini onu erkek kardeşleri ve babasıyla yalnız bıraktığını atlatamamıştı. Terk edilme duygusuna sıkışıp kalmıştı. Gia, annesini bırakması gerektiğini anlamıştı. Programın son aşaması yavaş yavaş normal hayata geri dönmekti.
Gia iyileşmekte olan iki kadınla birlikte bir daireye taşındı. Ve bir giyim mağazasında satış elemanı olarak iş buldu. Tam her şey yoluna giriyor derken Gia, yine bataklığa düşmeye başladı. 1986’da yeniden eroin kullanmaya başladı. Sahip olduğu her şeyi satmaya başladı. Arabasını sattı, yettiği kadarıyla eroin aldı ucuz bir otele gitti ve yüksek doz almaya başladı.
Gia, aylar sonra sokakta kötü bir şekilde dövülmüş hâlde bulunup hastaneye kaldırıldı. Doktorlar bir dizi test yaptıktan sonra Gia’nın iki taraflı zatürre, kemik iliği depresyonu, anemi ve son derece düşük kan hücresi sayısına sahip olduğunu tespit ettiler.
Kendisine AIDS ile ilgili kompleks ve AIDS başlangıcı teşhisi koyuldu. Tedavi sırasında psikotik özelliklerin eşlik ettiği şizoafektif ve depresyon teşhisi konulduğu psikiyatri ünitesine nakledildi. Tamamen afallamış bir şekilde kendini her zamankinden sıkışmış hissediyordu.
Gia, AIDS'ten dolayı gittikçe hastalanıyordu. Son zamanlarında annesi ona karşı oldukça korumacı olmaya başlamıştı. Hayatının son haftasında Gia’yı annesi dışında kimse ziyarete gelmedi. Gia, son zamanlarında annesinin sevgisini hissetmeye başlamıştı.
18 Kasım 1986’da 26 yaşındayken Gia vefat etti. Cenaze törenine ailesi dışında kimse katılmamıştı. Gia’nın böyle bir trajik hayat yaşamasından kim sorumluydu. Gia mı? Annesi mi? Ona değer ve ilgi vermeyen arkadaş ve sevgilileri mi? Birçoğu, annesi de dâhil, ondan korkmuş ve onu yalnız bırakmışlardı. Gia’nın günlüğüne şöyle bir not yazılıydı; Tanrının benim için büyük bir planı var ama bu hayatta değil.
Kaynakça