Türkiye'nin Suriye Politikası ve Mülteci Sorunu

Gelin beraber Türkiye'nin Suriye politikasına ve mülteci sorununu nasıl çözebileceğimize bakalım.


Özetle söylemek gerekirse Türkiye'nin Suriye politikası işe yaramamakta ve bir an önce revizyona ihtiyaç duymaktadır. 5 Mart tarihinde imzalanan Moskova Mutakabatı doğru bir geri adımdır çünkü Türkiye kazançlı çıkmıştır. Bu sayede Türkiye’nin sadece Suriye ile değil, aynı zamanda Rusya ile de sıcak bir çatışmanın içine sürüklenmesi oldukça muhtemel tehlikeli bir süreç sonlandırılmış. Aynı zamanda İdlib meselesi dondurulmuş ve Libya, Doğu Akdeniz gibi önemli meselelere odaklanılmasının önü açılmıştır.

Peki Suriye politikası neden işe yaramıyor?

Türkiye'nin şimdiye kadar ki istekleri kısaca Esad'ın yönetimi bırakması, Suriye'nin 2018 Eylül sınırına çekilmesi ve BM gözetiminde yapılacak seçimlerden sonra Suriye için yeni bir anayasanın oluşturulmasıydı. Peki, Suriye'de 10. yılına giren bu savaşta Türkiye istediklerini neden alamıyor? Sorunun kaynağı tam olarak ne? Önce bunu değerlendirmek lazım.

1- Suriye’nin mevcut yapısı milli-üniter devlettir. Yeni anayasa söyleminin sonucu federal veya otonom bölgeler içeren federalimsi bir anayasaya dönüşebilir ve PYD bu yapıda devlet/otonom bölge statüsü kazanır. Bunun Türkiye’ye ne faydası olur? Suriye'nin toprak bütünlüğüne ve milli-üniter yapısına destek olmalıyız.
2- Bir an için Suriye'nin (ve artık yanında olan Rusya'nın) 2018 Eylül sınırlarına çekildiğini düşünelim. Bunun olması oradaki radikal cihatçı gruplar açısından bir zafere, Rusya açısından ise hezimete dönüşür çünkü Suriye ve Rusya bölgeden çekildiğinde oradaki boşluğa bölgedeki gruplar yerleşecektir. Peki, bu terörist gruplar İdlib'de durur mu? Şam'ı fethetmek istemezler mi ve bütün bunlar ortadayken Rusya bunu yapar mı? Tekrar sormak gerekir ki bunun Türkiye'ye ne faydası olur?
3- 1998'den 2011'e kadar, 8 yılı AKP döneminde, Suriye'yle oldukça sağlam ilişkilerimiz vardı. Her konuda iş birliği içerisindeydik. Neden tekrar öyle olmayalım? Türkiye’ye gelen Suriyelileri geri göndermenin tek yolu Şam hükümetiyle uzlaşmaktır. Peki neden? Bu kadar kapsamlı bir nüfusun eskiden oturdukları yerlere gönderilebilmesi için öncelikle Şam hükümeti ile bu insanların kimlik, adres vb. bilgilerinin paylaşılması, eskiden oturdukları evlere hemen dönüp dönemeyeceklerinin tespit edilmesi gibi konuların açıklığa kavuşturulması gerekir. Nitekim başta Lübnan olmak üzere çevre ülkelere sığınmış olan Suriyeli sığınmacıların geri dönüşleri bu veya buna benzer bir çerçevede yürütülmektedir. Aynı zamanda Suriye hükümetiyle normalleşilmesi halinde Şam'la da Libya ile yapıldığı gibi deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması imzalanabilir ve bu sayede yan çizgi çizilir.


Türkiye’nin Batıdan istediği/beklediği desteği alamamış olması Moskova Mutabakatı’nın önünü açtı. Bundan sonra sığınmacıların geri dönüşlerini düzenleyen bir uzlaşmanın ardından Adana Mutabakatı çerçevesinde Ankara-Şam ilişkilerinin normalleşmesi gerekmektedir. Bizim Suriyedeki politikamızdan sonuç alamama sebebimizin en büyük sorunu Türkiye'nin "biz Suriye hükümetini meşru kabul etmiyoruz ve uzlaşmayacağız" tavrıdır. Fakat Suriye’de yürüttüğümüz bu inatlaşmayı bırakmak Suriye’nin federalleşmemesi ve oradan bir YPG/ PYD devleti çıkmaması açısından bizim yararımıza olacak olan bir sonuçtur.

Dış politikanın başarısı sonuç alıyor mu almıyor mu sorusuna verebildiğimiz yanıt da gizlidir. Eğer politikanız haklarınızı savunma, çıkarlarınızı koruma ve geliştirmede istenilen sonuçları vermiyorsa revizyon gerektirir. Şu anda bizim de terör örgütü olarak gördüğümüz PYD’yi resmî olarak terör örgütü ilan eden Şam ile düşmanca ilişkiler içerisindeyiz. Suriye'nin düşmanı İsrail ile de düşmanca ilişkiler içerisindeyiz. Bu arada Mısır'lada düşmanca ilişkiler içerisindeyiz. Körfez Emirlikleri ve Suudi Arabistanla da düşmanca ilişkiler içerisindeyiz. Kıbrıs ve Yunanistan gibi uzun süredir devam eden düşmanlıkları saymıyorum bile. Ayrıca Rusya ile İdlib yüzünden savaşın eşiğinden döndük fakat aynı Rusya ile Libya'da işbirliği istiyoruz.

Bu ülkelerin hepsiyle bir hesabınız olsa bile bunu zamana yaymak, bir sıraya dizmek durumundasınız. Hazır Moskova Mutakabatı ile Idlib meselesi geçici olarak dondurulmuşken Mısır ve İsrail ile normalleşme adımları neden atmayalım? Böylece hem Hafter'in destekçilerini azaltırız hem de Libya anlaşmasının benzerlerini bu ülkelerle imzalayabiliriz.