Urla
İzmir'in şirin ve huzurlu ilçesi: Urla.
Egenin kalbi, suyun en güzel mavisi, bağın lezzetli üzümü, enginarın sakızı ve insanın doğalı.
Klasik çağda 'Klazomenai' adını alan, ayrıca Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesinde 'Urli' adının verildiği ve zamanla halk dilinde adı 'Urla' olarak değiştirilen batı anadolunun en büyük liman şehirlerinden biri olan İzmirin şirin ilçesi Urlayı herkesin hayatında en az bir kere bile olsa görmesi yaşaması gerekir.
İzmir otobanından Çeşmeye doğru ilerlerken Urla sapağından içeri girmenizle birlikte başlar bütün hikaye. İnsanın görebileceği en güzel körfez manzaralarından birini girişte Kekliktepe de yaşarsınız. Burnunuza çektiğiniz dağ kekiğinin kokusu ruhunuzu oracıkta sarıp sarmalar. Denize doğru ilerlerken sağlı sollu zeytinlikler selam verir kızıl çamların arasından. Büyülü maviye ulaştığınız anda da ya sizi azgın dalgalar karşılar ya da gökyüzü ile birleşmiş dingin bir deniz. Her ikisinde de hissedilen duygu aynıdır. Huzur.
İşin gastronomi kısmına gelirsek eğer; Urla da arayıpta bulamayacağınız tek şey bayat balıktır. Enginarı, bamyası, otları, katmeri ve tabii ki zeytinyağı birer markadır.
Urla; bir tatil beldesi, birkaç günlük iş veya okul kaçamağı lokasyonundan çok daha fazlasıdır. Gerek insanıyla gerekse doğası, denizi ve antik sokaklarıyla beraber insanın ruhuna dokunur, iyileştirir. Urla da olmak demek sanki bütün kötülüklerden uzak olmak demektir. Urla da yaşamak demek şehirlerin yorucu hayatlarından kopup, kendi doğalınızda ve minimal hayatınızda mutluluğu bulmak demektir.