WHITE MASAI: İsviçreli Gezginin ve Afrikalı Kabile Savaşçısının Aşkı

İsviçreli turistin ve bir Masai'nin akıllara durgunluk verecek hikayesi

"White Masai" yazarı Corinne Hofmann'ın Kenyalı bir Masai ile yaşadığı sıradışı aşkı anlatan otobiyografi romanıdır. İsviçreli Hofmann, 1986 yılında erkek arkadaşıyla birlikte Kenya'ya yaptığı seyahatte Lketinga isimli bir kabile savaşçısına aşık olur. Tatillerinin bitmesiyle erkek arkadaşıyla İsviçre'ye dönmez ve Lketinga ile birlikte olmak için Kenya'da kalır.

Lketinga ve kabilesiyle yaşamaya karar veren Corinne, kısa sürede bir "Beyaz Masai" olur. Lketinga ile Kenya'nın kurak ve bir o kadar egzotik topraklarında İsviçre'deki lüks yaşamından uzakta çayırların içinde bir hayat sürmeye başlayan Hofmann, Lketinga ile evlenmeye karar verir. Evlenmeden önce ailesini ziyaret etmek için İsviçre'ye gider ve kadın giyimi dükkanını satar. Eline geçen parayla henüz yaşamaya başladığı küçük Masai köyünde yerel halkın ihtiyaçlarını karşılayabileceği bakkal tipi bir işletme açma planı vardır. Girişimci ruhu, Lketinga'nın köyündeki baştan aşağı tezeklere direnecek kadar geniştir. İsviçre'deki işlerini bitirip Kenya'ya döndüğünde Hofmann ön göremediği, ön görse bile aşkı gözüne perde çektiği için umursamadığı bazı problemlerle karşılaşmaya başlar ve alışık olmadığı bu egzotik toprakların suyu iyice ısınır.

"Cicim ayları" diye tabir ettiğimiz ilişkinin ilk ayları din, dil, ırk fark etmeksizin her çiftin en mutlu, sorunlardan en uzak olduğu zaman dilimidir. Hofmann da elektriğin ve akan suyun bile daha uğramadığı bu ilkel Masai köyünün bazı acı geleneklerinin ıstırabını yavaş yavaş çekmeye başlayacaktı. Bu ıstırapları anlatmadan önce size biraz Masailerden bahsedeyim:

Yukarıdak gördüğümüz fotoğrafta gülümseyenler klasik bir Masai toplumunun renkli giysileri ve aksesuarlarıyla bazı bireyleri. Masailer hayvancılıkla hayatlarını sürdüren, Doğu Afrika'da 16 gruptan meydana gelen ataerkil bir toplumdur. Kadınların toplumdaki konumu Masailerde maalesef ki ineklerden sonra geliyor. Bir erkek sahip olduğu inek/keçi sayısı kadar kadınla evlenme hakkına sahip. Akraba evliliklerine izin verilmiyor. Bir Masai kabilesinin günlük hayatında erkek, avlanmaya çıkıyor ve kadın da hayvanları güdüyor, ev işlerini yapıyor ve çocuklarına bakıyor. Masailer et, süt ve kanla besleniyorlar. Sadece proteinle beslenmek yetersizken KAN?? deyişinizi duyuyorum. Hayvanları boğarak öldürüyor ve akşam yemeği öncesi kokteyli olarak boğdukları hayvanın kanını içiyorlar ; ardından eti pişirerek akşam yemeğine geçiyorlar. Kısa ve ilgi çekici bir kültürel tanıtım sonrası hikayemize geri dönelim:

Resimde çiftin bebeğini görüyoruz. Bu gürbüz bebeğin ismi Napirai. Hofmann, İsviçre'den geri döndükten sonra Lketinga ile evleniyor ve Napirai'ye hamile olduğunu öğreniyor. Bu sırada Hofmann bakkalını da açıyor ve yerli halkın ihtiyaçlarını sattığı bu bakkala sadece yerli halk değil, çevre kasabadaki insanlar da gelmeye başlıyor. Her şey Hofmann'ın planladığı gibi giderken bazı sıkıntılar baş gösteriyor. Ataerkil hayatta evi geçindirmesi gereken erkek iken, karısının bakkal işletmesi Lketinga'nın zoruna gidiyor ve çift sık sık kavga etmeye başlıyor. Sadece bununla kalsa iyi, Hofmann'ın herkese karşı güler yüzlü olması, konuşkanlığı, haliyle erkek müşterileriyle de güçlü bir iletişim kurması Lketinga'nın kıskançlık krizlerine girmesine yol açıyor. Hatta bu kıskançlık o kadar büyüyor ki Hofmann'ın bazı erkek müşterilerinin onun erkek arkadaşı olduğunu, aldatıldığını söylemeye başlıyor. Aldattığını düşünmek bir yana, bir süre sonra Hofmann'ın karnındaki çocuğun kendi çocuğu olduğundan bile şüpheleniyor, ve takdir edersiniz ki hayat Hofmann için çekilmez hale geliyor.

Hikayeye kısa bir ara verip aynı zamanda 2005 senesinde filmi de çekilmiş olan White Masai yi mutlaka izlemenizi öneririm. Ailenizle, arkadaşlarınızla veya tek başınıza izlerken oldukça ilginç bir film deneyimi yaşayacağınızı garanti edebilirim.

Nerede kalmıştık? Çiftin tartışmaları kartopu gibi giderek büyürken Hofmann'ın bebeği doğuyor. Tatsız bir duyurum var: Sünnetin sadece erkeklere yapılmadığını biliyor muydunuz? Lketinga'nın kültüründe kızlara sünnet yapılırdı ve sünnet yapılan kız artık bir kadın olurdu. Lketinga da gelenek görenek gereği kızının sünnet edilmesini istiyordu. Bunun korkusuyla daha da strese giren Hofmann, kocasıyla tartışmalarının çekilmez hale gelmesiyle İsviçre'ye kaçmaya karar verir. Modern dünyadan uzakta deneyimlediği bu ilkel hayatı yaşamaya artık devam edemeyecektir.

Kızıyla İsviçre'ye kaçan Hofmann, bir daha Kenya'ya geri dönmez ve kızına da izin vermez, ta ki 20 yaşına kadar. 20 yıl sonra birlikte Kenya'ya giderler ve Lketinga'yı ziyaret ederler. Hofmann'ın hala Lketinga'ya yardım ettiğini biliyoruz. Kızı hakkında pek bir bilgimiz olmasa da Hofmann'ın şu an mutlu bir birliktelik yaşadığı sevgilisiyle dünyayı gezdiği bilgisine sahibiz. Gerçekten ağızları açık bırakacak bir hikayeye ve bir o kadar da cesur ve özgür bir kalbe sahip bir kadın. Avrupa Yakası'nın ikonik karakteri Şahika'nın deyişiyle ŞAŞIRDIM?? dedirtiyor.

Gönül bu, 9-5 çalışan devlet memuruna da konar, Afrikalı bir kabile savaşçısına da :)