YAZARIN GÖZÜNDEN #1 Yakın Geçmişe Bir Dönüş |Deprem:06.02.23|

Acı hepimizin acısı.Bu yazı içimde saklayamadığım duyguların bir dışavurumu.

Sabah gözlerimi açtığımda hâlâ kötü bir rüyanın etkisindeydim. Nedense telefonumu daha çok elime alma ihtiyacı hissettim,sanki biliyormuşum gibi..

Haberleri okudukça aklım almıyor,tüm bu yaşananları her yeni bir dakika yeni bir haber alma umuduyla gelişmeleri takip ediyorum bir sürü insan gibi.. Hiçbir şey yapamadan durmak inanılmaz acı verici. Dua etmekten başka şansımız yok. Üzüntüm,kederim,göz yaşlarım... Bunların hiçbirinin faydası yok. Hayatımda ilk defa bir başkasının acısını kendi acım gibi tam yüreğimde hissettim. Onlarca can.

Hâlâ oradaki insanları düşünmeden edemiyorum. Gördükçe aklımdan çıkmayacak fotoğraflar kazındı zihnime. "Bu unutulmasın ama" diyorum şimdi kendi kendime. Hepsi bir şekilde unutuldu ama bu unutulmasın.

Şu an herkesin yüreğinde yaşadığı o burukluğu anlatacak kelimeler yok lügatımda. Oradaki insanlar için hüzünlüyüm,kendim içinse endişeli...Ya bize de olursa diye düşünmeden duramıyor insan. "Daha büyük felaketler yakındır." diyor.

Bir fotoğraf var; koca bir enkaz yıkıntısından oluşan yığın içinde tonlarca beton olmasının dışında kocaman da bir hayat var. Evet hâlâ daha var!
Kimi yok oldu...Sadece halısı,televizyonu,koltuğu kalmış,kimisi ise hâlâ orada,o yığının içinde yardım bekliyor.

İşte o enkaz yığınını görünce anladım. Hayat işte bu kadar. Bugün varsın ama yarın olmayabilirsin. Çok kıymet verdiğin tüm malını mülkünü bir gecede kaybedebilirsin. Yaradan'ın onu elinden alması çok kolay...

İnancımız gibi sarıldığımız o para var ya

Hani küçük çocukların bile kıymetini öğrenip istediği şey

İşte onun bile o an geldiğinde sana yardımı yokmuş. O fotoğraf bana bunu gösterdi.


Yaradan,unuttuğumuz değerleri bize tekrar hatırlatmak için hep işaret gönderiyor. Şimdi vakit geçtikçe böyle düşünmeye başladım.

"Doğa,affetmez."
Diye bir yorum okumuştum biraz önce.Aklıma baya kazındı. Üstüne düşündüm... Belki de o yüzden böyle bir sonuca vardım.

Evet,bence de doğa affetmez. Onu yok etmeye çalıştıkça o: "Ben buradayım." diyerek kendini hatırlatıyor. Hepte hatırlatacak! Bunu bilerek yaşamamız gerekiyor. Onu korumamız gerekiyor. Onu koruyalım ki kendimizi de korumuş olalım. Dengeden şaşmayalım.

O fotoğrafta ayakta kalan tek şey,yıkılmayan tek şey ağaçlardı. Evet ağaçlar! Rousseau'dan 'Dillerin Kökeni Üzerine Bir Deneme' adlı eserinden hareketle: Biz bu Dünya'da varlığımızı,kendimizi anlamaya çalışırken bile;depremler,denizlerin taşması hep olağan şeylermiş. Fakat Dünya o zaman yaşanılabilir bir halde olmak için bunu yapıyorken şu an 'kendini korumak' için bunu yapıyor.
İşin ucu yine bize çıkıyor tabi ki ama demek istediğim şey çok açık: Ondan o kadar çok alıyoruz ki onun dengesini bozuyoruz. Ona muhtacız fakat onu yok ediyoruz,sömürüyoruz.

Yaratıcı -ya da herkesin inancına göre o şey ne ise- bir hatırlatma yapıyor. Hiçbir şeyin aslında senin düşündüğün,verdiğin kadar bir kıymetinin olmadığını hatırlatıyor. Bazı kişilere ceza,bazılarına ise öğüt veriyor.

"Hatırla" diyor.

İnsan olmayı hatırla,kendini hatırla. Orada acı çeken her bir insanın ayrı ayrı birer hikayesi, ailesi, hayatı vardı...

Aklım orada, kalbim orada kurtarılmayı bekleyen ve yardım etmek için ter döken tüm halkta...

"Her şerde bir hayır vardır" sözünü hatırlıyorum fakat yine de buna gerek var mıydı sorusunu içimden geçirmeden edemiyorum.


Yine insanlığımızı hatırladığımız bir olayı yaşadık.
Yine,insan olmayı hatırladık. Yardım etmeyi, el ele vermeyi hatırladık...