Alaska'nın Satımı ve Liechtenstein

Dünyanın en sıradışı alışverişi!

Alaska, günümüzde Amerika Birleşik Devletleri’nin bir toprak parçası olmasıyla beraber tarih içerisindeki durumu ve işlevi oldukça komplike bir haldedir. Alaska, Asya’dan göç eden Kızılderililerin kıta amerikasında ilk ayak bastığı yer olmakla beraber şu an ABD’nin en büyük eyaletidir. Bununla birlikte var olan düşük nüfus ve topraklar içerisindeki kısıtlı ekonomik faaliyetlerden dolayı Alaska tarihte her zaman gözden çıkarılabilecek bir alan olmuştur. Alaska’nın kaderini etkileyen en önemli olay Rusların bu toprakları alması ve daha sonrasında Amerikalılara bu toprakları birkaç milyon dolara satımıdır. Alaska’nın tarihi genel olarak Rus ve Amerikan tarihi himayesinde ilerlese de bu satın alım hikayesinde aslında çok farklı bir aktör de karşımıza çıkmaktadır. Bu aktör Avrupa’nın en küçük ama en zengin ülkelerinden olan İsviçre ve Avusturya arasına sıkışmış küçük dağ ülkesi Liechtenstein’dir.

Liechstenstein diğer küçük Avrupa ülkeleri gibi sessiz sakin bir siyaset yürütse de tarih içerisinde topraklarını büyütmeye çalışmıştır. Hem de savaşsız bir şekilde! Alaska’nın satın alımı ABD tarafından 1867 yılında 7.2 Milyon Dolara olmuş olsa da Rusya ilk teklifi Liechtenstein’a götürmüştür. ABD’nin satın aldığı ücretin çok çok azı Liechtenstein’a teklif edilse de Liechtenstein bu teklifi kendi içerisindeki makul koşullar ve nedenlerden dolayı reddetti.

İlk olarak Rusya, Alaska’yı neden Liechtenstein’a teklif etmiş olabilirdi ki? İlk olarak Rusya, Alaska’nın orada etkin olabilecek bir devletin eline geçmesini istemiyordu. Rusya’nın hedefi Alaska’yı elden çıkarmakla birlikte o bölgenin olası bir askeri veya ekonomik bir tehdit alanı olmasını istemiyordu. Bu yüzden Avrupa’nın büyük devletlerindense küçük devletleri bu bölge için çok daha uygundu. İkinci olarak Rusya’nın Avusturya-Macaristan’a saldırmak için bahane arayışıydı. Liechtenstein’ın kendinden binlerce kat büyük bir ülkeye sahip oluşu elbette o dönemki komşuları İsviçre ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun dikkatini çekecek ve hatta ağzını sulandıracaktı. Avusturya-Macaristan’ın olası bir şekilde Liechtenstein’ı ilhakı o sırada iyi ilişkiler ve himayesi altında tutan Rusya’yı sinirlendirecek ve çok büyük ihtimalle bir savaşa sebep olacaktı.

Liechtenstein’ın Alaska’yı kabul etmemesine baktığımızda kendileri için çokça haklı sebeplere sahiptiler. İlk olarak Liechtenstein Alaska gibi kendinden binlerce kat büyük bir toprak parçasını nüfusla dolduracak potansiyele sahip değildi. Bunlarla birlikte Liechtenstein komşularının dikkatini çekmek istemiyordu. Bu kadar büyük bir alana sahip olmak ve Rusya’nın Kuzeydoğu Asya topraklarına bu denli yakın bir yeri yönetmek olası Rusya düşmanlarının ilgisini çekecek ve bu da Liechtenstein’ın ilhak ihtimalini arttıracaktı. Liechtenstein her ne kadar kişi başına düşen milli gelir bakımından son derece yüksek bir ekonomiye sahip olsa da bu toprakları nasıl kalkındıracağına dair en ufak bir fikri bile yoktu. Ve yine bu bölgenin yönetimi, istikrarı, düzenlenmesi vb. gibi konular Liechtenstein için hayati problemlerdi.

Ve en nihayetinde Rusya’nın umduğu satış, umduğu şekilde gerçekleşmedi ve onu ebedi düşmanı olarak anılan ABD’ye sattı.

“Amerika bu buz kütlesi ve kahvaltıda balık yağı içen elli bin Eskimo’yla ne yapacak?”

— Georgy Manaev