Dermansız
Veda ediyorum şimdi tüm sineklerime
Kollarım ağrıyor ve bacaklarım.
Tutmayan her yerim, vazgeçmişim ısrarlı tavırlarımdan. Anlatamıyorum kendimi hiç, bir kedi orada, görmüyor musun? Yalnızca benim bildiğim yüzlerce ses, farkındayım tabi. İnsan bilir ne yaşadığını ve söylüyorsam ben duyuyorum, inanın biraz olsun.
Yok yok, olmayacak bu böyle. Dizlerim ağrıyor benim. Şimdi biraz dinleneceğim, uyandığımda burada olanlara iki çift lafım var. Gitmek mi istiyorum yani, bilmem. Hiç düşünmedim. Dört köşemden tutuyorum kendimi, dedik ya size kollarım tutmuyor. Gelen geçen soruyor iyi misin, sanki aslolan buymuş gibi. Kızmıyorum tamam, huysuz muyum bugün?
Uyanıyorum aynı tavanla, dönüşüyor yüzleri gördüğüm herkesin. Sıra sıra. Bir gün seni görüyorum, ertesi gün seni. Hepiniz aynı yemeği getiriyorsunuz oysa önüme. Yüzünüzün ne önemi var bilmiyorum, ezberledim. Çok vaktim var benim, çok işim var. Her şey sırayla ve zamansızca, önemsizce.
Çok doğal. Çok tuhaf.
Zorlanmadım hiç son yıllarda, hak ettiğim kendimden nefret ettirdi. Dönmek istemiyorum, kalmaya karşı hiçbir şey hissetmiyorum. Günümü doldurmayı beklemiyorum, aynı günü yaşamayı hiç sevmiyorum. Şimdi bunları söylüyorum, yarın umrumda olacağını sanmıyorum.
Memleket.
Ömrümün yarısı.
Bir televizyon ve cam önü sineklerim. Ölü sineklerim.
Her yerim ağrıyor yine. Tutmayan bu sefer bacaklarım. Gözlerim de zayıf görüyor bu ara, ilgilenecekler herhalde bir ara.
Neyim var artık anlıyorum, yaşadıklarımdan hiçbir şey anlamıyorum. Sinirlenmiyorum düzenin sineklerine, ölü hepsi camın önünde. Koyduğum yer kadar varlar, alıp atmıyorum hiçbirini. Bazıları o kadar kokuşmamıştı, nispeten temiz bile sayılırdı bunca ahlaksızlığın arasında. Dostum oldu onlar, sevdiler beni.
Tebrik ediyorum tüm oyuncuları. İyi-kötü polisleri. Ve tebrik ediyorum kendimi, en iyi figüran bendim hayatımdaki. Veda ediyorum şimdi tüm sineklerime. Söylemek istediğim şu ki, 47 senedir başım ağrımadı.