Düşüncenin Gücü & Başarıya Giden Yol

"Aklımızdaki düşünceler bizi anlatır, ne olduğumuzu."

Düşüncelerin toplamı karakterimizi oluşturur. Aklımızdaki düşünceler bizi anlatır, ne olduğumuzu.” diyor James Allen 1900’lü yılların başında yazdığı “Düşüncenin Gücü & Başarıya Giden Yol” isimli kitabında. Gerçekten de öyle midir? Bir insanın hayatı boyunca yaşadığı her şeyin temel nedeni düşünceleri midir? Yani kendisi…

Hayatın anlamını sorgularız çoğu zaman. Aslında mutlu olmaktır tek gayemiz. Dışsal ve içsel unsurlar arasında bağlantı kuramadığımızda bazen kendimizi, çoğu zamanda çevremizi suçlarız. Bu suçlamanın bizi hiçbir sonuca ulaştırmayacağını bildiğimiz halde… Eğer tam da böyle bir süreçten geçtiğinizi düşünüyor ancak bir türlü çözüm bulamıyorsanız James Allen’ın size gerçekten farklı bir bakış açısı kazandıracağına inandığım bu kitabını gelin birlikte inceleyelim. 


Özgün adı “As A Man Thinketh & The Path To Prosperity” olan kitabın Türkçe çevirisi 152 sayfadan oluşuyor. Kitabın içeriğinde ise 7 bölüm bulunmakta olup bu bölümler sırasıyla: Düşünce ve Karakter, Düşüncenin Koşullar Üzerindeki Etkisi, Düşüncenin Sağlık ve Beden Üzerindeki Etkisi, Düşünce ve Amaç, Başarmada Düşünce Faktörü, Hayaller ve İdealler, Dinginlik.

Mutluluk ulaşmak istediğimiz yegâne gayemiz. Ona ulaşmak için çoğunlukla dış dünyamızı zenginleştirme çabasına gireriz. James Allen ise bu düşünceyi yetersiz hatta yanlış bulur. Ona göre mutluluk, sağlık ve başarı insanın iç dünyasıyla dış dünyasının, kendisiyle çevresinin uyumlu olmasının bir neticesidir.” İnsan kendi gerçekliğini bulmak istiyorsa eğer kendi derinliğine ulaşmak için ruhunun derinliklerini kazmalıdır. Çünkü “sonumuzu şekillendiren ilahi güç, içimizde, kendimizdedir.”

Kitabın temel amacı, bizi kendi zihnimizde yolculuğa çıkartmak bir bakıma. Dış dünyada yaşadığımız her şey, içimizin yani zihnimizin bir ürünüdür. Eğer mutlu bir hayat istiyorsak zihnimizle uyum içinde olmalıyız. Bu uyum ise sadece ve sadece kendi çabamızın biri ürünü olmalıdır. Bu durumu şöyle açıklar James Allen; bir insanın acı çekmesine neden olan şartları yaratan, kendi zihinsel uyumsuzluğudur. Bir insanın mutlu olmasını sağlayan şartları yaratan ise kendi zihinsel uyumudur. Bir insan ancak düşüncelerini yükselttiğinde yücelebilir, istediğini elde edebilir ve başarılı olabilir. Onu sınırlayan kendi düşünceleridir. İnsan kendi durumunu başkasının düzeltmesini beklememeli bunu kendi değiştirmelidir.

Kitap, kendinizle barışmayı, eğer istemeden de olsa çevrenize görünmez duvarlar ördüyseniz bundan düşünce gücüyle nasıl kurtulabileceğinizi anlatıyor. “Kendi düşüncelerinizle yaşamınızı, dünyanızı, evreninizi yaratır ya da yıkarsınız. İnsan düşüncelerini doğru seçerek ve yerinde uygulayarak ilahi mükemmelliğe ulaşır, düşüncelerini kötüye kullanarak ve yanlış yerlerde uygulayarak da seviyeyi düşürür.”

Yazar düşünce gücüyle yapabileceklerimizi sıralarken düşünce gücünü nasıl harekete geçeceğimizi de söylüyor. Ona göre düşünce gücüne ulaşmanın yegâne yolu dinginlikten geçiyor. “Dinginlik olarak adlandırdığımız mükemmel karakter dengesi, yaşamın çiçek açısı ve ruhun meyve verişidir.” Bu nedenle “Düşüncelerinizin dümenini sıkı tutun. Ruhunuzun derinliklerinde tüm benliğinizi yöneten bir usta yatıyor. Yaptığı tek iş; uyumak, onu uyandırın. Öz denetim, dayanıklılıktır. Doğru düşünce ustalıktır. Yüreğinize şunu fısıldayın: “Huzurlu ol, sakinleş!”

Ezcümle kitap, bize hayatı değil kendimizi sorgulamamız gerektiğini, hayatın sorgulanması gereken değil, anlamlandırılması gereken bir şey olduğunu ve düşünce gücümüzün hakimiyetini elimize aldığımız müddetçe hayatımızı anlamlandırabileceğimiz mesajını veriyor.