Eğitime Değil Ölüme Giden Yol

"Çocuksun sen çocuk kal."

Türkiye’de eğitim sistemi günden güne kötüleşiyor, her seferinde bizi daha da geriye götüren bir projeyle karşı karşıya kalıyoruz. Bunun en ezici adımı ise MESEM ve ÇEDES projeleriyle atılmaya başladı, bugünkü konumuz ise Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM). Bu projeyle patron yanlısı hükümetin, çocukları da ucuz iş gücü malzemesi yaptığını açıkça izliyoruz fakat yıllardır halkın bir kar topu gibi büyüyen sorunlara alışmışlığı yüzünden bu gündem kolayca göz ardı edilebildi ya da öğrenilmesine bile fırsat tanınmadı.  Öyle ki sokakta birini çevirip MESEM nedir diye soracak olsanız bir cevap alamayacağınız hale geldi. Bunun bir nedeni hükümet tarafından uygulanan sansür politikaları olduğu gibi aynı zamanda halkın üzerindeki boşvermişlik rüzgarı da nedenler dahilinde.

MESEM 2016 yılında yürürlüğe giren Meslek ve Teknik Lisesi öğrencilerinin staj yapıp para kazanabileceği bir proje. Böyle bir açıklamayla kulağa çok hoş ve faydalı olabilecek bir yenilik gibi geliyor fakat işin arka planı hiç bu kadar masum değil. Güncel eğitim sistemi nedeniyle çok erken yaşta okula başlayan öğrenciler lise eğitimini de erken yaşta alıyorlar. Bu sorun da henüz çocuk olan öğrencilerin bir an önce bir meslek edinip para kazanma derdi edinmelerine neden oluyor. Son yıllarda yoksulluk oranının da artmasıyla işçilik yaşı en alt seviyelere inmeye başlamıştı, MESEM’ler ise bunun tuzu biberi oldu.

MESEM Günümüzün Çocuk İşçiliğini Güzelleyen Bir Ölüm Projesi Haline Geldi!

MESEM’li öğrenciler okudukları bölümün pratiğini öğrenebilecekleri güvenli simülasyonlardan ziyade gerçek zorluklarda işlerin altına sokuluyor. Bir öğrenci, bir inşaat işçisiyle aynı tehlikeli koşullarda çalıştırılabiliyor ve üstüne bir inşaat işçisinden çok daha az maaş kazanıyor. Genç yaştaki öğrencilerin tek isteği ise iş öğrenebilmek değil yoksullukla savaşan ailelerine katkıda bulunabilmek.

MESEM projesi yürürlüğe girdiğinden bu yana patronlar tarafından oldukça destek görmekte. Tabii ki bu destek öğrencilerin iyiliği düşünüldüğünden değil sermaye sahibi patronların ve patron dostu sistemin ucuz iş gücüne ihtiyaç duymalarından kaynaklanıyor. Tıpkı göçmenlere yapıldığı gibi zor şartlarda çok ucuz ücretlere çalıştıracakları işçiler patronların ekmeğine her zamankinden daha fazla yağ sürüyor. Genç yaştaki çocuklar her gün canlarıyla burun buruna çalışırken üstüne hak ettikleri kazancı da sağlayamıyorlar.

MESEM projesine katılan öğrenciler halihazırda zor şartlarda büyüyen ve bir an önce çalışsın da evine ekmek getirmeye başlasın denilen işçi aile çocuklarından. Henüz lise çağındaki çocuklar zorlu yaşam koşullarında ev ekonomisine az da olsa katkıda bulunabilmek için kendi cüsselerine katbekat ağır gelecek işlerde ve tehlikeli bölgelerde çalışmak zorunda kalıyorlar. MESEM’de tehlikeli koşullar altında çalışmakta olan binlerce çocuk işçi var. İş Sağlığı ve İşçi Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin yayımladığı rapora göre son bir yılda en az 66 çocuk MESEM’ler nedeniyle hayatını kaybetti. Kimi makinalar kullanırken yaralanıyor, kimi inşaattan düşerek, kimi de elektrik akımlarına kapılarak can veriyor. İşçiliğin 15 yaş altına düşmesini normalleştiren bu sistem çocukların çıraklığına göz yumuyor.