Evrensel Bir Dil: Esperanto

"Keşke dilleri farklı olan herkesle anlaşabilsem" diye düşünmüş Ludwik. Peki, sizce bu mümkün mü? Gelin Esperanto diline birlikte bakalım!

Bir zamanlar, şimdi Polonya’da bulunan Bialystok’da doğan, Ludwik Zamenhof adında bir göz doktoru varmış. Bu doktorun yaşadığı yerde farklı ulustan insanlar yaşarmış. Almanlar, Polonyalılar, Ruslar ve Yahudilerden oluşan bu toplulukta haliyle birçok farklı dil konuşulurmuş. Keşke dilleri farklı olan herkesle anlaşabilsem diye düşünmüş Ludwik. Bunu mümkün kılma hayaliyle, başlamış yeni bir dil oluşturma çalışmalarına. Bu dile de Esperanto demiş.

Esperanto dilinde "umut eden" anlamına gelen “Esperanto” sözcüğü, herkese ulaşabilmeyi idealize eden yapay bir dil için şüphesiz en doğru isim. Ludwik Zamenhof, Esperanto’da birkaç farklı karakter eklenmiş haliyle Latin alfabesini ve Latince kökenli kelimeleri kullanır. Peki bu durumda herkesin birbiriyle anlaşabileceği bir dil var etmek nasıl mümkün olabilir? Başka dili konuşan insanlar ile anlaşmak için onların dillerini öğrenmeyi zorlaştıran noktaları düşünür Zamenhof. Ne yaparsak, nasıl yaparsak öğrenme süreci herkes için daha kolay olabilir? Evrensel bir yeti olan mantığı ve çıkarım yapmayı oluşturduğu dile katar. Kelimelerin ve cümlelerin inşasında belirlediği bir kural sistemini izler ve bu sistem öğrenildikten sonra ne söylenmek istediğini çıkarmak, Esperanto öğrenenler için o kadar da zor olmaz. Doğal dillerdeki kuralların işlemesini aksatan ve öğrenme sürecini zorlaştırıp uzatan kural dışı ve istisnai durumları da Esperanto’yu oluştururken dışarıda bırakır. Esperanto’da her şey kuralına göre işler, kurallar bütününü öğrendiğin anda bu dilin kapıları sana açılır.

Ne var ki insan, 2021 yılında hâlâ evrensel bir dile gerek olup olmadığını sormadan edemiyor. Bugün, öğrenim yaygınlığı ve nispeten kolaylığı sebebiyle İngilizce, lingua franca haline gelmiş görünüyor. Uluslararası her alanda iletişim İngilizce ile sağlanıyor, insanlardan da İngilizce bilmeleri bekleniyor. Hal böyleyken insan yapımı bir dili evrensel dil olarak kullanıma sokmanın pratikte ne kadar mümkün olduğu tartışılır. Ancak Esperanto, “hiçbir yerin dili” olması sebebiyle aslında daha kapsayıcı bir noktada duruyor. İngilizce konuşan ülkelerin, uluslararası iletişimde bir adım önde olmasıyla ortaya çıkan haksız rekabeti sıfırlamış oluyor. Bir ülkeye, ulusa ve kültüre ait bir dilin bu denli yaygınlaşması, o dilin içinde yoğrulduğu kültürü de dayatma riskini taşıyor. Bu da dili yaygınlaşan ülkeye ve millete uluslararası anlamda bir güç sağlayabilir.

Günümüzde geldiğimiz noktadaysa 1887 yılında var edilmiş bu dil için belki de en uygun atmosferde yaşıyoruz. Gelişen, değişen ve genişleyen bakış açılarımızla ırk, cinsiyet ve millet gibi kavramlar söz konusu olduğunda insanlığın bugüne dek hiç olmadığı kadar kapsayıcı olmayı hedeflerken, bazı ayrımlara ve ayrıcalıklara yol açabilecek bir evrensel dil yerine tüm dünyayı kapsama potansiyeline sahip insan yapımı, tarafsız bir dili tercih etmesi zamanın ruhuna daha uygun duruyor.

Hâl böyleyken Esperanto’ya ilgi her geçen gün biraz daha artıyor. Dili akıcı bir şekilde konuşabilen birkaç bin insan olsa da 2 milyonun üzerinde Esperantofon bulunuyor. Çevrim içi dil öğrenme uygulamalarında 800.000’den fazla kayıtlı Esperanto öğrencisi var. Öğrenmek isteyenler için oluşturulmuş internet siteleri ve video içerikleri de bulunuyor. Artan ilgiyle birlikte öğrenme imkanları da zenginleşiyor ve ulaşılabilir hale geliyor. Öğrenenlerin artmasıyla Esperanto’nun yakın gelecekte uluslararası ortamlarda doğal dillerin yanında varlık göstermesi de oldukça mümkün görünüyor. Esperanto’yu bildiğiniz diller arasına eklemek isterseniz yardım alabileceğiniz bir internet sayfasına da aşağıdaki adresten ulaşabilirsiniz:

https://learn.esperanto.com/tr/

Türkçe dil desteği de olan bu sayfa yardımıyla çalışmalarınızı başka bir dil bilmeseniz de ilerletebilir ve Esperanto öğrenmeye başlayabilirsiniz!