Girl, Interrupted Filmi Psikolojik İncelemesi

Yüksek lisans için yaptığım film incelemesi ödevinden, Borderline kişilik bozukluğu odaklı psikiyatrik hastanede geçen bir film.

Filmin Konusu

“Girl, Interrupted filimin başrollerini Winona Ryder ve Angelina Jolie’nin paylaştığı, bir gencin 18 ay boyunca akıl hastanesinde kalışını anlatan 1999 yapımı film. Türkiye’de fragmanları yayınlanmış fakat gösterime girmemiştir. Susanna Kaysen (Winona Ryder), 1967 Nisan’ında 18 yaşındadır ve aşırı bir aspirin dozajından sonra kendi isteğiyle Claymoore akıl hastanesine girer ve orada bir yıldan fazla kalır. O zaman Amerika Birleşik Devletleri kanunlarına göre akıl hastanesine girebilmek için ya bir velinin ya da reşit olan kişinin imzası gerekiyor, ancak bu imza aynı zamanda o kişiye düzelene kadar oradan çıkma yetkisini elinden alıyordu. Film, bu kuruma zayıf bir anında yakalanıp kurtulamayan kişinin çaresizliğini ve gayretini dile getirmektedir. Susanna, ilacı intihar maksadıyla aldığını kabullenememektedir. Aylar geçtikçe deliler arasından kurtulmanın yollarını arar. Bu arada karizmatik lezbiyen bir sosyopat olan Lisa Rowe (Angelina Jolie) ve onun etrafında oluşturduğu grupla tanışır ve dahil olur. Bu gruptaki arkadaş ve aynı zamanda yoldaşları Polly “Torch” Clark (Elisabeth Moss), Georgina Tuskin (Clea DuVall), Daisy Randone (Brittany Murphy), Janet Webber (Angela Bettis), Cynthia Crowley (Jillian Armenante). Susanna, bilhassa Lisa’dan etkilenmektedir. Film, kısacası dışarının deli dediği insanların aslında herkes gibi, ama biraz daha tutku ve aşkla bir tike sarılıp bırakamayan kişiler olduğunu gösterir. Hastanenin tedavisinin ne kadar yüzeysel olduğu, genç kişiliklerdeki derin sorunların hasta bakıcıların gülümsemesi, psikoterapi, ilaçlar ve bunlara yeterli cevap vermediğine karar verilince de izolasyon ve elektro şokla çözülmediğini seyircilere göstermektedir. Kamera çalışmaları olağanüstü olan bu filmde seyirci adeta bu kızlar çetesinin bir üyesi olmaktadır. Filmin başlangıcı, hikâyenin en sonundaki kilit bir sahneyle başlayarak dikkat çeker. “(s. Bilinmiyor)

Filmin Özeti

“Susanna aşırı miktarda alkol aldıktan sonra hastaneye yetiştirilir. Ve genç kız kendi rızasıyla psikiyatri hastanesine yatar. Hastanede geçireceği 18 ay, bir hapisten öte kendini keşfetme süreci haline gelir. Yaşamına kast etme, günlük ilişkiler yaşama ve kişilik bölünmesi tanısıyla ailesinden ayırılarak ‘Claymoore’ adlı psikiyatri kliniğine yatırılan yazar adayı genç Susanna Kaysen’in buradaki personel ve hastalarla yaşadığı hüzünlü, heyecan verici, iç burkucu ilişkinin hikayesini anlatan film yazar Susannna Kaysen’in aynı adı taşıyan romanından, başarılı filmleriyle bütün dünyaya kendini kanıtlayan James Mangold tarafından sinemaya uyarlanmış. Angelina Jolie’ye ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’ Oscar’ı kazandıran film için ‘Guguk Kuşu’ nun dişi versiyonu yakıştırması yapılıyor.” (s. Bilinmiyor)

Filmin İncelemesi

Film 1968 yılında geçmektedir. İleri bir sahneden başlamaktadır. Susanna (başrol) ve Lisa’nın (ikinci başrol) ağlayarak müzik dinlediği bir sahne ile başlar. Lisa, Susanna’nın kucağına yatmıştır ve hemen orada Polly de ağlamaktadır. 

Susanna’ya teşhis konulmadan önce benim tahminim Borderline kişilik bozukluğu idi ve o teşhis de ailesinin olduğu bir sahnede koyuldu. Lisa’ya koyulan teşhis söylenmemiştir ama herkes onu sosyopat olarak değerlendirdiği ve bir sahnede (dosyalarını bulup okudukları sahnede) Lisa kendi hastalığı için “Genelde erkeğiz.” dediği için ben Lisa’ya Antisosyal kişilik bozukluğu teşhisi koydum. Genelde az oranda kadın vardır Antisosyal kişilik bozukluğu olan. Bu film de o azlığı ikinci başrol olarak göstermektedir.

Filmin ikinci sahnesinde ise, Susanna’nın konuşmasını duyuyoruz. “Hiç hayalle gerçeği karıştırdınız mı, paranız olduğu halde bir şeyleri çaldınız mı, kederlendiniz mi, durduğu halde treninizin hareket ettiğini sandınız mı?” diyor. Boşlukta hissedip kederlenmek, disosiyasyonu anlık geçirmek (şizofreni gibi uzun süreli değil), dürtüsellik yüzünden riskli davranışlar içine girmek, Borderline kişilik bozukluğu için DSM-5 kriterleri içinde yer alır. 

Susanna kendini deli olarak görüyor filmin başında. Çocukluğu kesintiye uğratılmış bir kız aynı zamanda. Alkol ve aspirin içip komaya girmiş halde ama bilekleri de kesik, ambulanstayken asıl film başlıyor. Çünkü intihar etmiş (İntihar ya da intihar tehditleri de DSM-5 kriterlerinin içerisindedir.). Ama intiharı kabul etmiyor. Başı ağrıdığı için içtiğini söylüyor ilaçları. Bazen benim için bir yerde kalmak zor diyor. Ailesi, ayaktan gittiği terapistin de etkisiyle onun kliniğe yatması konusunda ikna oluyor ama bu ikna süreci filmde görülmemekte. Susanna, zamanı kontrol edemediğini söylüyor ayaktan gittiği terapistine. Terapisti, uyuşturucu kullandığını sanıyor Susanna’nın. Seansta geçmişe gidiyorlar ve Susanna ne hissettiğini bilmiyor, boşlukta hissediyor (DSM-5 kriteri.). Çevresindeki herkesi incitiyor (Kişiler arası ilişkilerde sorun yine DSM-5 kriteridir). Tek gecelik ilişkisi oluyor, evli bir adamla, hatta ailesinin arkadaşının eşiyle (Dürtüsellikten kaynaklı.). Terapistinin yerinden çıkıp taksiye bindiğinde, kliniğe yatmak amaçlı, taksici “Ne yaptın?” diye sorunca, “Mutsuzum, hayaller görüyorum.” Diyor (Boşlukta hissedip mutsuz olup kısa süreli disosiyasyon geçirmek yine DSM-5 kriterlerinden.). 

Hastanede kendi yatış formunu kendi onaylıyor çünkü Susanna 18 yaşına girmiş. Formda depresif, intihara teşebbüs etmiş yazıyor ama kendini öldürmeye çalışmadığını klinikteki yatışı sırasında da söylüyor (Hastalığını kabullenmeme). Üniversiteye gitmeme kararı almış lise sondayken ve bu kararı alan tek kişiymiş okulundan. Yazmayı planlıyormuş, yazar olacakmış. En sonunda Claymoore hastanesinin kadınlar koğuşuna yatıyor. Susanna’yı ilk klinikte gezdiriyor sorumlu hemşire. Herkesin TV odasında takıldığını söylüyor hemşire. O sırada pencereden aşağısı çekiliyor ve hastaneden kaçan Lisa yakalanmış halde geri geliyor. Lisa, Susanna’ya saldırıyor kliniğe girdiği an çünkü Susanna onun eski en iyi arkadaşının odasında, yatağında yatıyor. Eski en iyi arkadaşı, Lisa kaçınca kendini asarak öldürmüş (Asmak için ipi nereden bulmuş çünkü orası bir hastane, ip gibi zarar verecek şeylerin hastalarda olmaması gerekir normalde). Lisa’ya sakinleştirici iğne yapılıyor ve odaya alınıyor. 

Herkese ilaçları dağıtılıyor ama Susanna içmek istemiyor. Hayallerinde geçmişi görüyor. Lise mezuniyetinde uyuyakalmış. Susanna’nın oda arkadaşıyla konuşmasında, Georgina’nın patolojik yalancı yani mitomani sahibi olduğunu öğreniyoruz. Mezuniyette Susanna’yı beğenen çocuğu yanında görüyor ve birlikte oldukları geceyi hatırlıyor (Yine dürtüsellik). Çocuğu yatakta bırakıp gitmiş çünkü çocuk intihar konusunda konuşmak istememiş. Günlük tutuyor ve duşta traş olurken bile sorumlu hemşire onu izliyor. Terapilerde genelde bunalımda olduğunu söylüyor. Bu hastanede niye yatması gerektiği zihnini karıştırıyormuş. Çünkü kendisini sağlıklı zannediyor, hastalıklı veya sorunlu olduğunu düşünmüyor. İlaçlara ihtiyacının olmadığını düşünüyor, oradaki herkesin deli olduğunu düşünüyor. 

Susanna küçükken yataktan yuvarlanıp düşmüş. Tahtaya bağlı olarak 6000 km gitmek zorunda kalmış ayağı alçılıyken. Babası depresyonda sanıyor kızını. Ailesi kızını pek umursamıyor, aile ve arkadaş partileri peşinde koşuyor, küçükken de öyleymiş, hala öyle. Aile terapisinde annesi, “Borderline konusu ne?” diye soru soruyor doktora. Doktor, Susanna’nın yanında konuşmak istemiyor. Susanna da sorup, ısrar edince, psikiyatrist, “Psikiyatrik hastalık, Borderline kişilik bozukluğu.” Diye cevaplıyor. “Genç kadınlar arasında nadir değil.” Diyor. Annesi sebebini soruyor. Susanna “Kalıtsal mı?” diye soruyor. “Ailesinde bu hastalık olanlarda olma oranı 5 kat daha fazla.” diye yanıtlıyor doktor. Lisa’yla konuşmalarında, Lisa’nın buna hastalık demediğini öğreniyoruz. Dr. Wick’in odasına gizlice giriyorlar gece ve herkes kendi dosyasını okuyor. (Güvenlik sistemi çok kötü hastanenin, nasıl girebiliyorlar orası da değişik bu filmde). Diagnostic Impression at Admission sayfasında Susanna için, psikonevrotik depresif reactionlar, çok zeki olup bu durumu inkar etme, kişilik örgüsü disturbance, dirençli mixed-type ve undifferentiated şizofreni yazıyor. Kesin teşhis, Borderline kişilik bozukluğu da yazıyor. Lisa için de giderek ağırlaşan iniş çıkışlar, hastalarla ilişkisinde kontrolü elde tutması, ilaçlara cevap vermemesi, gerileme göstermemesi yazıyor. Ben ilk başta bipolar bozukluk sandım burada bunları okurken ama sonra Lisa “Çoğumuz erkeğiz.” Diyince anladım Antisosyal kişilik bozukluğu olduğunu. 

Sonra Susanna kendi hastalığıyla ilgili kriterleri sesli okuyor ve “Özkimliğin, ilişkilerin ve ruh halinin dengesizliği, amaçsızlık, kendine zarar veren davranışlarda düşünmeden davranma, rastgele seks gibi, sosyal zıtlık ve genel bir karamsar tavır.” Diyor. “Bu benim.” Diyor ama Lisa “Bu herkestir” diyerek ona cevap veriyor. Susanna “Hangi seks uncasual değildir ki?” diyince bir hasta ona seks düşkünü diyor. Ama Susanna bunu kabul etmiyor. Ailesinin arkadaşı kadınla karşılaşıyorlar dondurmacıda toplu olarak çıktıklarında. Kadın Susanna’ya laf ediyor ve Lisa ona karşılık verip bağırıyor ve kaçırıyor kadını, dışarı çıkmama cezası alıyor ardından. (Kapalı koğuşta nasıl aileleri olmadan ve hemşireyle dışarı çıkıyorlar akıl hastanesinde bu da bir soru işareti). 

Susanna öyle çok şey anlatıyor ki bir sahnede terapisti uyuyor. Mezunyetinde onu beğenen çocuk, hastaneye kızı görmeye geliyor ve kapalı kliniğe giriyor, Susanna’yla sevişiyor. (Bu da bir soru işareti, nasıl birinin ziyaretçisi koğuşun içine kadar girebiliyor ve ilişkiye girebiliyor hastayla?). 10 dkda bir kontrol var odalara ve o 10 dk içinde bile Susanna sevişmek istiyor (dürtüsellik). Lisa o sırada hemşireyi oyalamaya çalışıyor odaya kontrol için girmemesi için. Saldırganlaşıyor. Çocuk Kanada’ya kaçırmak istiyor Susanna’yı. Kliniğin bahçesine çıktıklarında bu teklifi yapıyor (Kliniğin bahçesine kimse olmadan tek başlarına nasıl çıkabiliyorlar akıl hastanesinde? Bu da sıkıntılı bir konu). Susanna, “İçeride dostlarım var.” Diyor. Çocuk “Onlar deli.” Diyor. Susanna, “Ben de öyleyim.” Diyor. Çocuk, “Gitmek istemiyor musun, seni seviyorum.” Diyor. Susanna “Evet istiyorum ama seninle değil.” Diyor. Polly bir gece ağlıyor ve Susanna Lisa’yla birlikte onu mutlu etmek için oda kapısının önünde gitar çalıyor. Ondan hoşlanan bakıcıyla ilişkiye giriyor koridorda Susanna. Yine dürtüsellikten, riskli davranışlar içine giriyor (Hastanede bunu nasıl yapabiliyorlar, kamera ya da görevli yok mu koridorda, bu da bir soru işareti). Hemşire rapor ediyor bu davranışını. Susanna’nın hastaneden önce çok kız arkadaşı yokmuş, arkadaşları genelde erkekmiş. “Seks düşkünü olmak için kaç erkekle yatmak gerekiyor, ben seks düşkünü müyüm?” dediğinde, doktor ona, “Aynı gün sevgilisiyle misafir odasında ilişkiye girip akşamında bakıcıyla ilişkiye girene seks düşkünü denir.” Diye cevap veriyor. 

Susanna’nın hastalığıyla ilgili düşünceleri olduğunu öğreniyoruz. Hayatta mistik bir anafor olduğuna inanıyormuş. Gölgelerin bataklık kumu anaforu. Doktorların ne yaptığını bilmediğini de söylüyor Susanna. Hastaneyle başa çıkamıyormuş. Kendi rızasıyla girdiği için kendi rızasıyla çıkabileceğini düşünüyor. Ama doktor bunu “Gitme vaktine biz karar veririz.” Diye yanıtlıyor. “Çıkmaya hazır değilsin, ilerlemen durmuş durumda.” Diyor bir de. Susanna ambivalant olduğunu düşünüyor, umrunda olmadığını söylüyor hiçbir şeyin. Doktor “Ambivalant, karşıt hareket demek. Güçlü karşıt duygular içerisindesin.” Diyor. Zaten bu da DSM-5 kriterleri içinde yer alır. Lisa başka koğuşa alınıyor. Susanna depresyona giriyor, yataktan kalkamıyor. Hemşire onu kaldırarak soğuk su dolu küvete atıyor. Susanna orasının faşist işkence odası olduğunu düşünüyor. Ondan sorumlu hemşire, Susanna’ya “Sen deli değilsin. Kendini delirtmeye çalışan bencil ve tembel birisin.” diyor. Susanna da ona, “Sen doktor değilsin, ilaç dağıtan birisin.” Diyor. “Sen de hayatını mahvediyorsun.” Diyor hemşire de kıza. 

Lisa’ya EKT yapılmış. O zamanlarda ismi şok diye geçiyor ama ben anladım EKT olduğunu. Lisa kaçmak istiyor ve Susanna’yla kaçıyorlar o gece. Orada hasta olarak yatan ama sonra taburcu olan (en başta tavuk sevdası ve müshil isteği nedeniyle bulimia sandığım fakat sonradan şizofren de olduğunu öğrendiğim) kızın yeni evine gidiyolar, adı Daisy. Takside yoldayken, Susanna öpüyor Lisa’yı dudağından. Bu da dürtüsellikten olabilir çünkü homoseksüel eğilimi yoktu. Daisy’nin evinden önce bir partiye gidiyorlar. Bir çocukla yakınlaşıyor ve o çocuğa “Ben deliyim.” Diyor. Lisa da yakınlaştığı çocuğun cüzdanını çalıyor ve kaçıyorlar (DSM-5 kriterlerinden biridir yine bu Antisosyal kişilik bozukluğu için). Daisy, Susanna’da müshil var diye kapıyı açıyor. Lisa evdeki kediye saldırıyor (Antisosyal kişilik bozukluğu için yine bir kriter.). Daisy’nin kendini doğradığını görüyor kolundakileri görünce Lisa. Florida’ya kaçma planlarından bahsediyor. Sonra Lisa ile tartışıyorlar, Lisa’nın onu kıskandığını düşünüyor iyileştiği için. Şizofren olduğunun burada konusu geçiyor. Babasıyla birlikte oluyormuş Daisy. Hoşuna gittiğini kimse bilmiyor diye yorum yapıyor Daisy için. Onlar tartışırken, Susanna “Kesin, susun.” Diye bağırıyor. Susanna sabah Daisy’nin odasına gidiyor ama Daisy odasında yok. Kedisi sayesinde yan odada olduğunu buluyor Susanna, Daisy’nin. Kapıyı açtığı an onun kendisini asmış olduğunu görüyor. Lisa bunlar için “Ne aptal.” Diye yorum yapıyor ve hiç üzülmüyor. Yalıtma yapıyor, duygusuz duruyor. Lisa, Daisy’nin cebinden paralarını çalıyor ve Susanna’ya gidelim diyor ama Susanna onla gitmiyor çünkü onu suçluyor. Polisleri arıyor Susanna. Doktorları da eve geliyor ve Susanna hastaneye geri dönüyor. 

Lisa, Susanna’nın hastanedeki ilk gecesinde bulunamıyor. Susanna sonraki gün, hemşireye, ona karşı duramadığını, susturamadığını söylüyor Lisa’yı. “İyi biri engelleyebilirdi, ölümü istemenin ne demek olduğunu biliyorum, uyum sağlamaya çalışıp olmadığının ne olduğunu biliyorum demek isterdim Daisy’e.” diyor. Hemşire ona, “Bunları doktorlara da söylemelisin.” Diyor. Susanna “Hastalığı anlayamamışken nasıl iyileşebilirim?” Diyor. Hemşire, “Ama anlıyorsun, çok güzel konuştun, bunları dışarı vur.” Diyor. Susanna, “Lisa hastalığın bir armağan olduğunu düşünüyor. Kabaydım, özür dilerim.” Deyip sarılıyor hemşireye. Kopuk korungan modunu bırakıyor burada. Günlüğüne, “Lisa’sız hayat daha rahat.” Yazıyor. “Düşünceyi kontrol etmek zor.” Yazıyor. “Tek bildiğim yeniden hissettiğim. Deli ya da akıllı. Her ne idiysem dünyaya dönmenin tek yolu olduğunu anlamıştım.” Yazıyor. Susanna, psişik güçleri olduğunu düşünüyor. Şükran gününe kadar eve dönmek istiyor. Doktora, “Haftalardır kötü bir şey olmadı.” Diyor. Lisa bu sıralarda kliniğe geri dönüyor. Hücreye giriyor. Susanna, Lisa’yı kapının camından görmeye gidiyor. Çıkacağını söylüyor ona. Babası ev ve iş bulmuş Susanna’ya. Uzun vadeli planı çalışmakmış ve yazmakmış Susanna’nın. Son gecesinde ilaç içmek istemiyor Susanna. Hemşire, “İçsen iyi olur, son gece uzun gecedir.” Diyor. Susanna uyandığında, günlüğünün olmadığını, Lisa’nın günlüğünü okuduğunu görüyor dışarda diğer hastalara. Kayışlara bağlandığını söylemiş günlüğünde küçükken Susanna. Diğer hastalar hakkında da bir şeyler yazmış Susanna. Lisa sinirleniyor, bağırıyor okudukları için. Susanna’ya, “Ben özgürüm, nefes alabiliyorum. Sen sıradan hayatında boğulacaksın.” Diyor. “İhmal ediliyorum, ailem ölmemi istiyor, neden?” diyor Susanna’ya. Susanna da “Kalbin buz gibi, zaten ölüsün, yaşadığını hissetmen için buraya dönmen gerekiyor.” Diyor. Lisa ağlıyor ve çığlık atıyor. Susanna hayatının 1 yılını orada harcadığından bahsediyor. “Dışarıdaki herkes yalancı, bütün dünya aptal ve cahil. Ama o dünyada olmayı yeğlerim, seninle burada olmaktansa.” Diyor. Lisa intihara kalkışıyor (Dürtüsellik). Georgina onu durduruyor. 

Susanna son gününde hazırlanırken, Lisa yatağa bağlandığı için ona da oje sürüyor. Lisa, “Gerçekten ölü değilim.” Diyor. “Seni özleyeceğim.” Diyor Susanna’ya. Susanna ona, buradan çıkacağını ve onu görmeye geleceğini söylüyor. Georgina’dan özür diliyor, “Ne dediğimi bilmiyorum ben.” diyor. Polly’e, Daisy’nin evinden aldığı kediyi bırakıyor. Hemşire, Susanna’yı uğurlarken, “Bacaklarını traş ederken, beni hatırla.” Diyor. Takside Susanna içinden, “Sağlıklı bulundu ve dünyaya geri gönderildi. Son teşhisim; iyileşmiş bir Borderline. Bunun anlamını hala bilmiyorum. Deli miydim? Belki de ama belki hayat deli. Delilik ne parçalanmak ne de karanlık bir sır saklamak. O genişletilmiş sen ya da ben. Yalan söyleyip bundan hoşlanmak, sonsuza dek çocuk olmayı dilemek. Onlar mükemmel değildi ama benim arkadaşlarımdı.” Diyor. Ve 1970’lere kadar birçoğu oradan çıkıyor ve hayatları oluyor. Susanna kimini görüyor, kimini bir daha görmüyor. “Ama kalbimin onları düşünmediği bir an bile yok” diyor Susanna. Film Susanna’nın taksideki içinden konuşmasından sonra bitiyor.

Filmin Yorumu

Üstte de söylediğim gibi, Claymoore hastanesi pek de psikiyatrik hastane gibi değildi. Kapalı kliniktekilerin topluca dışarı dondurma yemeye çıkması, misafirleri geldiğinde odalara kadar girmesi, kolayca kaçılabilmesi şu andaki hastahane şartlarına pek uymamakta. Doktor, Susanna’ya teşhisini açıklamadan önce zaten anlamıştım ben Borderline olduğunu ama Lisa’nın teşhisini tutturamadım. Erkekler çoğunlukta dediği zaman anladım Antisosyal olduğunu. DSM-5 kriterlerine şu an pek uymayan kriterler yazılmış o zamanlarda dosyalara ama yine de çok uzak değil birbirine kriterler. Susanna, Borderline hastalığı için olan kriterlerin çoğuna sahip. Hastalıktan önce ne yaptığı pek görülmüyor filmde, intihara kalkıştığını, dürtüsel ve rastgele seks yaptığını ve mezuniyetinde uyuyakaldığı bilgine sahibiz sadece. Prognozu en başlarda iyi sayılmasa da sonradan iyi duruma geçiyor ve 18 ay sonra çıkıyor hastaneden. Biraz yavaş ama iyileşmese de törpülenerek çıkıyor hastaneden. Hastalığın genetik olduğunu, küçüklük travmasından ve ailesinin ilgisizliğinden olduğunu görüyoruz bu filmde. İlişkileri hastaneden önce kötüydü çevresindekilerle kısmen, hastaneden çıkmaya yakın hemşireler ve hastalarla ilişkisini düzeltti. Hastalığın nasıl başladığını da bilemiyoruz, hastaneye yatma fikri ve tanısı intihar teşebbüsüyle konuluyor. DSM 5 kriterleri, Erken ergenliğin başından başlayarak birçok bağlamda kendini gösteren aşağıdakilerden 5’inin ya da daha fazlasının varlığı:

Terk edilmekten kaçınmak için aceleci davranışlar sergilemek (filmde geçmiyor); başkalarını idealleştiren ya da değersizleştiren kişiler arası ilişkiler (filmde geçiyor); istikrarsız benlik duygusu (filmde geçiyor); para harcama, seks, madde kullanımı, pervasızca araba kullanma ve aşırı yeme gibi en az 2 alanda kendine zarar veren, impulsif davranışlar (filmde geçiyor);

tekrarlayan intihar etme davranışı, jestler ya da kendine zarar veren davranışlar (filmde geçiyor); işaretlenmiş ruh hali tepkiselliği (filmde geçmiyor), kronik boşluk hisleri (filmde çoklukla geçiyor); tekrarlayan yoğun ya da kötü kontrol edilmiş öfke nöbetleri (filmde geçmiyor); Stresli anlarda, geçici paranoyak düşünceler ve disosiyatif semptomlar deneyimleme eğilimi (filmde geçiyor).

Referanslar

Editör (2 Mart 2017), Girl, Interrupted (Aklım Karıştı) İncelemesi, Indigo Dergisi, Sayfa Bilinmiyor, Erişim Tarihi: 01.06.2019 

https://indigodergisi.com/2017/03/girl-interrupted-aklim-karisti/

Editör (2 Mart 2017), Girl, Interrupted (Aklım Karıştı) İncelemesi, Indigo Dergisi, Sayfa Bilinmiyor, Erişim Tarihi: 01.06.2019 

https://indigodergisi.com/2017/03/girl-interrupted-aklim-karisti/