Özür Dilemek: Bir Affın Bilinç Akışı
Özür dilemek, tartışmasız insan hayatında yer alan önemli kavramlardan biri. Frued'a göre bu kavram ne anlama gelir, gelin beraber bakalım.
Özür dilemek TDK'ye göre şu anlamlara geliyor: '' 1. özrünü ileri sürerek bir işi yapmayı istememek, bir işten bağışlanmayı istemek.'' ve '' 2. yaptığı bir yanlıştan ötürü bağışlanmasını istemek.''. Genel olarak bu tanımların insan hayatındaki anlamlarını açıklar niteliğe sahip olduğunu söylemek mümkün. Freud'a göre bu duruma böyle mi, psikodinamik yaklaşım bunu nasıl yorumlayabilir? Bu soruların cevaplarını aramaya çalışalım.
Öncelikle psikodinamik yaklaşım; insanların düşünce,duygu ve davranışları altında yatan ve erken yaşantılarıyla ilişkili olan psikolojik güçlerdir. Aynı zamanda bu yaklaşıma göre insan davranışının mutlaka bir nedeni vardır ve hiçbir duygu, davranış ve düşünce rastgele meydana gelmemektedir. Sadece bu önerme üzerinden bile hayatlarımızda kalıplaşmış birçok şeyi değiştirmeye yetecek gücü aramaya çalışabiliriz. Freud, bu yaklaşımın kurucusu olarak çalıştığı hastanede insanların yaşadığı sorunların fizyolojik değil, psikolojik nedenlere dayandığını iddia etmişti. ''Bilincin ruhsal yaşamın merkezinde olduğu düşüncesini reddeden Frued insanın ruhsal yapısını bir buzdağına benzetmiş ve davranışların altında farkında olmadığımız bilinçdışı faktörlerin yer aldığı düşüncesini benimsemiştir.'' (Tura, 2005; Yazgan-İnanç ve Yerlikaya, 2011).
Bu düşünceler, yaşanan çağa göre çoğu kişiye göre deli saçması olarak gelmiş ve Frued'un bilim insanı olup olmadığı bile sorgulanmıştır. Frued, tüm bunlara rağmen düşüncelerini belli bir temele oturtmak için çabalamış ve onu takip eden birçok bilim insanına ilham kaynağı olmuştur. Bu sayede de bugün tercih edilen terapi yöntemleri çeşitlenerek günümüze kadar gelmiştir. Bütün bunların yanı sıra Frued'a göre üç tür benlik bulunur: İd, ego, süperego. İd, tüm ilkel davranışların saldırganlığın ve cinselliğin tepe noktasıdır ve sürekli bir şeyler istenen için ağlayan bir çocuğa benzer. Süperego ise mükemmeliyetçi bir ebeveyne benzer, insanlar arası ilişkileri ahlaki bir düzeyde tutmaya çalışır. Ego ise, süperego ve id arasında köprüdür ve insana davranış dinamiği açısından bir denge kazandırmaya çalışır.
Psikodinamik yaklaşıma göre, insan davranışlarında biliç dışının rolü büyüktür. Özür dilemeye bakışımızı bu yaklaşıma göre geliştirmeye çalışırsak; özür dilemek insan hayatı için sadece bir gereksinimi karşılar. Örneğin, sosyal kabul görmek, uyum sağlamak ve saygıyı göstermek gibi. Bir insanın yaptığı hatalı davranışlar nedeniyle de özür dileyebilir, uyguladığı psikolojik/fiziksel şiddet veya kırıcı bir söylemler için de. Ancak özür dilense bile bu yaklaşıma bağlı olarak bu durumun ortaya çıkmasının bir nedeni vardır. Erken çocukluk yaşantıları, bilinç dışı kabuller veya düşünceler kişiyi o anda o davranışı yapmaya itmiş olabilir. Bunların yanı sıra Freud'a göre bazı savunma mekanizmaları bulunur sözgelimi bastırma, mantığa bürüme, yansıtma, esneklikleme, yüceltme, inkâr, yön değiştirme, gerileme, özdeşim kurma, polyannacılık, saplantı, yapma- bozma vb. Bu savunma mekanizmalarının temeli ise id ile süperegonun çatışmasına dayanır ve egonun bu durumu çözümlenmeye çalışmasıyla sonuçlanır. İlgili savunma mekanizmalarından özür dilemeyle ilişkili olanı ise yapma-bozma mekanizmasıdır, kişi çevresi tarafından kabul görmeyen davranışlarını süper egosunun yardımıyla çözmeye çalışır.
Özetle özür dilemek, kişinin egosu sayesinde toplum içerisinde saygı duyulmaya devam edilen biri olmasını sağlar ve ilişkilerini düzeltmesine yardımcı olur. Kişinin neden o davranışı yapmayı başlangıçta kabul ettiği ise buzdağının görünmeyen kısmını oluşturur ve tahmin edileceği üzere çok karmaşık ve derin olabilir.