Peyami Safa Fatih Harbiye Doğu-Batı Çatışması Üzerine
FATİH HARBİYE BİR DOĞU BATI ÇATIŞMASINI ANLATIR
DOĞU – BATI ÇATIŞMASI NEDİR?
“Batılılaşma” kavramı, tahmin edebileceğiniz gibi, Osmanlı Devleti’nde özellikle 19. Yüzyıldan itibaren hızlanan “Avrupa’ya benzeme”, “Avrupa’yı taklit etme” çabaları ile alakalıdır. Bu dönemde, özellikle ekonomik, askeri ve bürokratik açılardan Avrupa’daki güçlü devletlerin gerisinde kalmakta olduğunu fark eden Osmanlı devlet adamları, Batı’nın belli başlı alanlarda kendilerinden daha gelişmiş olduğunu kabul edip, çeşitli reform hareketlerine başlamıştır.19. Yüzyılın başında; III. Selim, II. Mahmut ve I. Abdülmecid dönemlerinde hız kazanan reform hareketleri, Yeniçeri Ocağının kaldırılması, Batılı tarzda yeni bir ordu kurulması ve Tanzimat – Islahat gibi fermanların ilan edilmesi ile örneklendirilebilir. Bu tarihi anlatım, batılılaşma meselesinin özünü yakalamakla beraber, ortaya çıkan toplumsal gelişmeleri tam anlamıyla kafada canlandırmayabilir. Osmanlı Devleti ordusunda ve devlet yönetiminde Avrupa’nın yöntemlerini “ithal ederken”, aynı zamanda bu sistemler içinde çalışabilecek insanlara da ihtiyaç duymaya başlamıştır. Bu nedenle, özellikle İstanbul ve diğer büyük şehirlerin zengin aileleri içinde, Batılı bir eğitim sistemi içinde yetişen, kimileri Avrupa’da okuyan, çok iyi Fransızca, Almanca veya İngilizce konuşan, Avrupa’yı gezip gören bir kesim ortaya çıkar. Zamanla, Avrupa’nın etkisi altında yetişen bu insanlar, bu kültürü sadece devlet – ordu işleri için değil, günlük hayatları için de ideal bir sistem olarak görmeye başlarlar ve git gide eski, geleneksel, alaturka yaşamları yerine, Avrupa’da gördüklerine uygun bir yaşam tarzını kabullenirler.
Fatih Harbiye romanında, Peyami SAFA doğu –batı çatışmasını ele almaktadır. Bu ele alış biçimi ana karakterlerimiz( Neriman, Şinasi, Macit ) semtler, (Fatih, Beyoğlu) üzerinden yansıtmaktadır.
Git de ki:’’ Neriman hanım dün gece Fahriyelerde imiş. Fahriye bırakmamış, gece yarısına kadar…’’
-Saz yapmışlar.
-Tamam, sonra da …
-Otomobille küçük hanımı getirmişler.
-İyi.
Geceleyin Maksim’de, sonra otomobille dönerken, hele karanlık sokaklara girince ve yokuşu inerken duyduğu korku, içinde yeniden canlanıyordu.(syf.22)
Neriman’ın gece yarısı geç dönmesini merak eden babasına, yeni yeni benimsemeye başladığı batı kültüründen dolayı yalan söylemek durumunda kalmıştır. Doğduğu ilk andan itibaren doğu kültürüne aşina olan Neriman, yeni tanıştığı bu batı kültürüne daha çok sahip olmak istemektedir. Bu sebeple gece yarısı partilerine katılarak eve geç saatlerde dönmeye başlamıştır. Babasına söyledği yalanda babasının sahip olduğu ve benimsediği doğu kültürünün değerlerini kullanmaktadır. Kitabın başı olan bu kısımlarda doğu-batı çatışmasının Neriman’ın içinde yavaş yavaş başlamıştır.neriman ait olduğu doğu kültürünün ve bu kültürü benimsemiş insanlar tarafından yargılanacağını ve eleştirileceğini düşünmektedir.
-Öf… Bu elimdeki ud da sinirime dokunuyor, kıracağım geliyor. Şunu Şamlı’ya bırakalım. Bunu benim elime nereden musallat ettiler? Evdeki hey hey yetişmiyormuş gibi üstelik bir de Darülelhan! Şu alaturka musikiye kaldıracaklar mı ne yapacaklar? Yapsalar da ben de kurtulsam. Hep ailenin tesiri. Babam şark terbiyesi almış. Ney çalar akrabam öyle Darülelhan’dan da çıkacağım yahut alafranga kısmına gireceğim.(syf.27)
Neriman müzik aleti olarak eskiden beri doğu kültürüne ait olan Ud ‘u çalmaktadır. Fakat gittikçe batı kültürüne yaklaşan Neriman, ud dan sıkılmış ve istememeye başlamıştır. Neriman ‘ın ailesi de doğu kültürü ile yetişmiş ve bu kültüre sahip insanlardır. Neriman bu durumdan da sıkılmış gitti okulunda doğu kültürüne ait olması onun bu kültürden daha da soğumasına ve sıkılmasına sebep olmuştur. Bu kültürden ve okulundan sıkılan Neriman batı kültürüne ait olan bir okula gitmeyi ve batıya ait olan enstüramanları çalmak istemektedir.
Gelecek Perşembe Pera Palas’a gelirsiniz olmaz mı? Güzel bir balo var. Muhakkak geliniz. Çok eğleniriz. Ben gene sizi Neriman’la beraber eve kadar götürürüm.
Fahriye cevap vermedi. Macit Neriman’a döndü:
Olmaz mı Neriman Hanım?
Neriman da cevap vermedi. Balo! Gene babasını aldatmak , Şinasi meselesi tuvalet… Neriman’ın yüzündeki endişe çok barizdi. Kendini toplayarak zorla gülümsediği halde vakit geçmişti. İtiraf etmeye mecbur oldu:
- Vallahi Macit Bey, biliyorsunuz ki… bizim için bir gece evden ayrılmak ne kadar güç!
-Siz isterseniz her şeye muvaffak olursunuz.
-Çalışırız. Gelecek perşembe mi dediniz?
-Evet, o vakte kadar gene görüşürüz, ya…
Balo! Neriman Löbon’dan çıkıp Fatih’e gelinceye kadar hep bunu düşündü. Balo! Muhakkak gitmeli. Fakat izin meselesi, para meselesi, Şinasi meselesi… Onu en çok para meselesi düşündürüyordu. Babasına tekrar nasıl müracaat edebilirdi.(syf.33)
Kitabın bu kısmında Neriman’ın kendi içerisinde yaşadığı çatışmayı görmekteyiz. Neriman Macit’in teklifine evet demeyi ne kadar çok istese kendi içerisinde yaşadığı çatışmadan dolayı evet diyebilmeyi tam olarak becerememektedir Neriman’ın baloya gidememesi için birden fazla neden vardır . Bunlardan ilki balo için izin alma kısmı doğu tarafını yansıtmaktadır doğu kültüründe kızların bir yere giderken ailelerinden izin almaları gerekmektedir, fakat bu batı kültüründe böyle değildir, kızlar ailelerinden izin almaktan çok ailelerine haber vermektedirler. Neriman içten içe bunu yapabilmek ister fakat yapamaz. Bu duruma çok üzülür. Baloya gidememe nedenlerinden bir diğeri Şinasi meselesidir, Şinasi Neriman’ın bir nevi nişanlısı gibidir ve bu durum mahalleli aileleri tarafından da böyle kabul edilmiştir, tamamen doğu kültürüyle yoğrulmuş olan Şinasi’ye bu durumu açıklayabilmek Neriman için oldukça güçtür, diğer yandan Şinasi’ye karşı eski duygularını barındıramayan Neriman ona yeni ve heyecanlı duygular hissettiren Macit’le birlikte olmak istemektedir, ayrıca izin alma meselesinde babasına tek başına gideceğini söylerse babası ona Şinasi’yi soracaktır bu da Neriman için oldukça zordur. Bir diğer ve mühim olan mesele para meselesidir Neriman bir şekilde babasından izin alsa da aslında batı kültürüne ait olan bu baloların onların maddiyatlarına fazla geldiğini bilmektedir. Zaten borç içinde olan babasına bu balo için yeni kıyafetlere ve ayakkabılara ihtiyacı olduğunu söylemek Neriman’ın içini sızlatmaktadır ve aslında çocukluğundan beri içinde ulundu kültür olan doğu kültürüne de terstir. İşte Neriman babasında balo için para isteyeceği vakit doğu kültürüyle yetişmiş olan benliği rahat edememektedir.
Neriman artık Şinasi’ye karşı bütün siyasi hünerini kaybetmişti. Ona babasıyla arasında geçen son konuşmayı anlattı. Balo meselesini de açtı:
Babam da, sende beni anlamıyorsunuz…Ben fokstrot oynamak istemiyorum, ben daha medeni yaşamak istiyorum, buda değil… Ben de anlatamıyorum, hem babamı mazur görürüm, ihtiyardır, fakat seni mazur görmek benim için Kabil değil… Sen ihtiyar mısın? Sen böyle yaşamaya nasıl razı oluyorsun?
-Eskiden böyle söylemezdin.
Eskiden yalnız hissederdim, fakat ne istediğimi bilmezdim… Bak ortalıkta da neler oluyor, her şey değişmiyor mu? Ben de bu memleketin kızı değil miyim? Benim de medeni yaşamaya hakkım yok mu? Söyle… Cevap ver… Bak susuyorsun… Ne düşündüğünü anlamak kabil değil ki işte, beni bu sinirlendiriyor… Geçen günde bunun için bayıldım…
-Baloya gitmekle hemen medeni olacak mısın?
Evet, tabii… Hayır, yalnız balo değil tabii… Of, bu balo… Kuzum, şimdi de bunu diline dolama! Ben bunu söylemek istemiyorum ,bak gene beni anlamıyorsun ,ben sustuğum zaman bile sen beni anlamalısın ,halbuki söylüyorum ,söylüyorum gene beni anlamıyorsun ,babam da öyle… Ben bunun için bedbahtım ,ben bu baloya gitmek istediğim için değil… Hem doğrusunu da söyleyeyim mi? Beni Macit ta o zaman davet etti.Fakat ne babama , ne sana bunu açamadım. Bana kızıyorsunuz ,sanki biriniz imamsınız ,ötekiniz de müezzin… Bana hiçbiriniz hak vermiyorsunuz (syf.86-87)
Bu kısımda Neriman ve Şinasi’nin tartışmalarını görüyoruz. Neriman Şinasi’nin kendisini anlamasını beklemekte fakat kendisi bile ne istediğini bilememekte ,kendisi baloya çok fazla gitmek istese de doğu kültürüyle harmanlanmış Şinasi’ye bunu anlatmakta zorlanıyor. Sadece Şinasi’nin değil babasının da kendisini , isteklerini ve arzularını anlamasını bekliyor fakat babası yaşlı olduğu için ona anlayış gösterirken Şinasi için bunu yapamıyor çünkü Şinasi’nin de tıpkı kendisi gibi Batılılaşma arzusu içinde olmasını o kültürü benimsemesini ve doğu kültürünü istememesini istiyor. Şinasi’yi yaşlı ve geri kafalı olarak görüyor . Kendisi de tıpkı batılı kızlar gibi özgürce gezmek yaşamak istiyor bunu yaparken de Şinasi’nin ona destek olmasını ,Neriman bir şey söylemese de Şinasi’nin onun suskunluğundan ne demek istediğini anlamasını bekliyor. Fakat bunları isterken Şinasi’nin düşünce ve duygularını hesaba katmıyor Şinasi’nin ne istediğini nasıl birisi olduğu kültürüne sağdık olduğunu hesaba katmayarak kendi içinde çözemediği karmaşıklığı çözmesini ve ona ayak uydurmasını bekliyor o bunları beklerken Şinasi onun bir andaki bu değişikliğine çok şaşırıyor Neriman’a içten içe kırılıyor ve gerçekten de onu anlamıyor . yaşadıkları kültürü seven ve onu benimseyen Şinasi Neriman’ın bir anda nasıl böyle değiştiğini başlarda anlamasa da düşündükçe aslında Neriman’ın içinde böyle arzuların hep olduğunu hatırlıyor. Neriman’ın bir baloya giderek ya da kıyafetlerle Batılılaşamayacağını düşünen Şinasi ona bu konu hak veremez ve Neriman’ı anlamlandıramaz.
SONUÇ
Sonuç olarak Peyami SAFA’ nın bu kitabında ana karakterimiz olan Neriman aracılığı ile toplumumuzun büyük bir sorunu olan batılılaşmak kavramının aslında ne kadar yanlış anlaşıldığını batılılaşma kavramının insanın kendi özünden vazgeçmek olarak görmemek gerektiğini, batıdan alınan her şeyin iyi ve güzel olarak görülmemesi gerektiğini, batıdan aldıklarımızı kendi kültürümüze uyarlamamız gerektiğini , kendi benliklerimizden vazgeçmemiz gerektiğini , kendi kültürümüzü sırf batılılaşmak adı altında kötüleyerek, yok sayarak veyahut ötekileştirmenin doğru olmadığını anlatmak istemiştir.
Kitabın son bölümünde Neriman karakterinin gerçeği fark etmesi ile birlikte kendi özüne döndüğünü görmekteyiz. Bu da yazarın aslında kendi küşltürümüzden bir anlık zevkler ve eğlenceler için geri dönüşü olmayan hatalar yapmamaız gerekriğini söylemek ister.
KAYNAKÇA
https://www.inkilap.com/blog/icerik/peyami-safa
SAFA PEYAMİ.FATİH HARBİYE .ÖTÜKEN YAYINLARI.İSTANBUL BEYOĞLU.2021 (BÜTÜN ALINTILAR BU KİTAPTAN YAPILMIŞTIR.)