Robotların ve İnsanların El Sıkışıp Ayrıldığı Bir Dünya: A Psalm for the Wild-Built
A Psalm for the Wild-Built Kitap Yorumu
Robotların özerklik kazandığı ve insanların kölesi olmayı bırakmaya karar verdiği dünyalar hakkında çok fazla şey yazıldı, çizildi. Çoğu genelde ikili arasındaki anlaşmazlıkların bir savaşa yol açtığı, iki türün de yok olmanın eşiğine geldiği kasvetli gelecekleri anlatıyor, sanki hayatımızda ekstra kasvete ihtiyacımız varmış gibi. Becky Chambers’ın yazdığı novella A Psalm For The Wild-Built ise bu klasik robot-insan anlaşmazlığı anlatısından ayrılarak robotların basitçe insanlarla el sıkışıp vahşi doğanın derinliklerine yerleştiği, insanların da hayatlarını robotların yokluğuna göre yeniden düzenlediği bir gelecek resmi çiziyor.
Ne yalan söyleyeyim, gayet tatlı bir gelecek. Her şeyin robotlarla yapıldığı bir dünyaya da ihtiyacımız yok zaten.
Kitabın geri kalanı da aynı ölçüde tatlı.
Baş karakterimiz Dex, şehir hayatından sıkıldığı ve cırcırböceklerinin şarkılarını duyamamaktan rahatsızlık duyduğu için vagon arabasıyla köy köy dolaşıp insanlara çay ve avuntu ikram edebileceği göçebe bir hayata geçen bir keşiş. Yirmi dokuz yaşında çıktığı bu yolculukta ilk başta afallıyor tabii ki. Kedisi yeni ölmüş ve uzun zamandır ne duygusal ne de fiziksel olarak devam etmeyen ilişkisini sonlandırmakta zorlanan bir kadına ne söylenir? En iyisi çay ikram etmek ama tüh, kadının neredeyse elindeki tüm çayların içinde bulunan yabani iğdeye alerjisi var.
Ve tabii ki bir de acaba şehri terk etmekle yanlış mı yaptım, burada ne işim var, yalnız kaldığım her an içime yapışan bu yetersizlik duygusu neden gitmiyor gibi soruların onu rahat bırakmaması durumu da var. Hepimizin muzdarip olduğu klasik sorun.
Bir gün, yeter artık bu kadar deyip vagonunu daha önce gitmediği bir yola çeviriyor ve vahşi doğanın derinliklerine dalıyor. Vahşi doğada onu bulan şey ise iki yüz yıldır insanlardan uzakta yaşayan robotlardan biri.
İlk karşılaşmalarının şokunu atlattıktan sonra tuhaf ikili doğanın içindeki yolculuklarına beraber devam ediyorlar. İnsanımızın aklındaki soru: benim amacım ne, robotumuzun aklındaki soru ise: insanlar neye ihtiyaç duyar.
Soruların cevaplarını ve tuhaf ikilimizin bu yolculukta neyle karşılaştıkları da sürpriz olsun, okurken kahramanlarımızla beraber keşfedin.
Kitap henüz Türkçeye çevrilmedi ama kolay ve sizi içine çeken dili sayesinde İngilizceniz çok ileri seviyede olmasa bile rahatça okuyabilirsiniz. Ya da benim yaptığım gibi, doğanın içinde yaptığınız kısa bir yürüyüşte sesli kitap olarak size eşlik etmesine izin verebilirsiniz. Gerçekten bir yürüyüş süresince biten kısacık ama okuduktan sonra aklınızdan çıkmayacak bir kitap.