Yorumbilime Yeni Bir Bakış "Sola Scriptura"

Protestanlık, kutsal kitaba dayalı yorumlama anlayışını sola scriptura düşüncesiyle merkeze koyan bir mezheptir.

Martin Luther, 1483 ve 1546 yılları arası yaşamış, Alman bir teolog, rahip ve profesördür. Genellikle Wittenberg Kilisesi'nin kapısına çivilettiği 95 Tez ile bilinir. Bu tezlerin amacı; Katolik Kilisesi'nin günahları affetmesi karşılığında para aldığı uygulamaya karşı çıkmaktır. Yeni bir reform başlatan Luther, reformasyonun öncülerindendir. Bu reform hareketinin sonucu olarak Hristiyanlıkta köklü bir değişime sebep olarak yeni bir mezhep olan Protestanlık ortaya çıkmıştır. Protestanlar, Katolik Kilisesi'nin otoritesini reddederek ve alegoriye karşı çıkarak Hristiyanlığı sadece İncil'e dayanarak yorumlarlar.

Protestanlık 5 sola (Latincede "yalnızca") ilkesi üzerine kuruludur; sola scriptura (yalnızca kutsal kitap), sola fide (yalnızca iman), sola gratia (yalnızca lütuf), solus Christus (yalnızca İsa mesih), soli deo gloria (yalnızca tanrıya şan ve yücelik).

Luther, Roma Katolik Kilisesi’nin geleneğine göre değil, sadece kutsal kitaba dayalı bir inanç sistemi önermiştir. Bu önerisinin altında sola scriptura düşüncesi yer alır. Sola scriptura yani yazılı olan tek başına yeterlidir düşüncesi, direkt olarak kutsal metnin kendisine yönelerek Katolik kilisesine bağlı kalmadan yazılı olan metni anlama çabasıdır. Prostestanlığa göre daha iyi anlaşılması için İncil Latince değil, herkesin kendi dilinde okunmalıdır. Bu yüzden Luther, İncil'i Almancaya çevirmiştir.

Martin Luther

Luther'a göre hali hazırda yazılı olan metin, başka birinin yardımı olmadan okuyucuya gerekli olan tüm bilgileri verebilmektedir. Aynı zamanda kutsal kitapta hem dilsel hem de manevi anlam yer alır ancak dilsel anlam zaten manevi anlamı içinde barındırır.

Luther'a göre İncil'i anlamanın en önemli koşulu, okurun kutsal kitaptaki konularla bütünleşerek kitabın da kendini okuyucuya açmasıdır. Kutsal kitap arayıcılığıyla okur değişime uğrar. Ebeling'e göre; "Anlama sadece mevcut metni kavramak değil, aynı zamanda o metin tarafından ele geçirilmektir." Bu düşünce yorumbilim efsanesi Gadamer'in yorumbilim yaklaşımına da etki etmiştir. Gadamer'e göre anlama, yorumcu tarafından kontrol edilmez, yorumcunun kendisi kontrol altına alınır.