9 Günlük Kraliçe: Jane Grey

Sadece 9 gün tahtta kalan Jane Grey'in trajik hikayesi.

Kendisi 1537 yılının Ekim ayında dünyaya gelmiştir. Henry Grey'in kızıdır.

İngiltere kralı VII. Henry'nin torununun kızı olmasından dolayı kraliyet ailesiyle uzaktan da olsa bir kan bağı bulunan Jane Grey aynı zamanda anne tarafından Fransa kraliçesi Mary Tudor'un torunudur.

Sanatla ilgilidir. Eski Yunanca, İbranice, Latince, Fransızca ve İtalyanca dil eğitimleri almıştı. Kendisi Plato okumayı seven akıllı ve hırslı bir öğrenciydi.

Jane Grey, İngiltere krallığının politik olarak en güçlü kişilerden biri olan John Dudley'nin gelini olmuş ve oğlu Lord Guildford Dudley ile evlenmiştir.

Peki, nasıl oldu da Lady Jane Grey sadece 9 gün tahtta kaldı?

Kral Edward ve Dudley birlikte çalışarak İngiltere'de daha fazla reform yapmayı amaçlamışlar. Ancak 1553 yılında Kral Edward tüberküloz hastalığına yakalanmış ve fazla ömrünün kalmadığı ortaya çıkmıştır.

Kral Edward'ın babasının ölmeden önce dile getirdiği bir vasiyeti vardı. Eğer Edward tahta bir varis bırakmadan ölürse Edward'ın kız kardeşi Mary tahta geçsin istiyordu.

Dudley, Mary'nin koyu bir katolik olduğu için reformları geri çekeceğini ve belli bir süre geçtikten sonra Mary'nin kendisini idam ettireceğini düşünüyordu. Bu yüzden Dudley önlem almak için ölüm döşeğinde olan kralın yanına gitti ve kraliçenin Mary değil kuzeni Jane Grey olması gerektiğini düşündüğünü söyledi.

Dudley'nin bu önerisi meclise sunuldu ve parlementoya çıkarıldı.

Parlemento durumda herhangi bir sakınca görmedi ve bu durum, protestan din adamlarını ve reform yanlısı kişileri sevindirdi.

Jane Grey, kraliçe olarak seçildi. Ancak bu durumdan haberi bile yoktu. Öğrendiğinde ise itiraz etti ve bu göreve uygun olmadığını söyledi.

6 Temmuz 1558 tarihinde Kral Edward hayatını kaybetti. Dudley, bu ölümü birkaç gün boyunca herkesten saklamıştı ve bu süreçte de Jane'i kraliçe konumuna getirmeye çalışmıştı. Böylece Jane Grey 10 Temmuz günü kraliçe olarak ilan edildi.

Edward'ın kardeşi Mary, kraliçe olamasa da destekçisi oldukça fazlaydı. Soylular, halktan insanlar ve VIII. Henry'nin vasiyetini yerine getirmek isteyen çok sayıda insanın desteğini topladı ve 19 Temmuz'da kendisini kraliçe ilan etti.

Dudley ve Mary karşı karşıya kaldı. Dudley'i destekleyenler, Mary'e karşı gelirler ancak yeterli olmaz. Dudley, sonunda Mary'e destek olacağını söylemiş olsa da Mary ona inanmaz ve Dudley'i idam eder.

Jane Grey, kraliçeliği Mary'e teslim eder. Zaten istemeyerek geldiği bu konumdan geri döneceği için oldukça mutludur. Ancak mutluluğu kısa sürmüştür.

Mary, Jane'in isyan başlatma ihtimaline karşı, olaylarla hiçbir alakası bulunmamasına rağmen vatana ihanet suçlamasıyla Londra kulesine hapsetmiştir. Mary'e kendisinin olayların dışında olduğunu ve istemeden kraliçe olduğunu anlatan bir mektup yazmış. Ancak bu mektup Mary'i ikna edememiştir.

Mary, koyu bir katolik olduğu için protestan yönetimi altında olmaktan çok rahatsızdı ve İngiltere'yi katolikliğe çevirmek için bir dönem başlattı. Katolikliğe geçmeyi reddeden birçok İngiliz protestanı kazıkta yaktığı için Bloody Mary (Kanlı Mary) olarak tanındı.

Jane'in babası, Mary'e karşı olan bir isyana katılınca işler daha da kötüye gitti ve bu Mary için bardağı taşıran son damla oldu.

Söz ettiğim üzere Jane vatana ihanet suçlamasıyla yargılanıyordu. O dönemde vatana ihanet eden kadınlar kazığa geçirilerek yakılmaktaydı. Ancak Jane için bu ferman değiştirilmişti ve 12 Şubat 1554 tarihinde Jane Grey'in boynu vurularak idam edilmişti. Jane Grey'in son sözleri ise "Tanrım, ruhumu senin ellerine teslim ediyorum."

Jane Grey temelde bir dini kargaşanın kurbanıydı.

Paul Delaroche'nın 1833 yılında yaptığı The Execution of Lady Jane Grey (Lady Jane Grey'in İnfazı) isimli tablosu günümüzde Londra'da National Gallery'de sergileniyor.