Adaletsizlik içinde uluslararası iletişim

Her iletişim eşit midir?

Uluslarası iletişimin dengesiz ve adaletsiz olduğu tescil edilmiş bir gerçektir. Özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler açısından uluslararası iletişimin bu dengesiz ve adaletsiz yapısından ve bu yapıdan kaynaklanan sorunlarından kurtulmak için neler yapılabilir? Kimler neler yapılmalıdır?


Uluslararası iletişim ve adaletsizlik


Uluslararası iletişim yapısıyla, toplumlar bir dünya devleti olmaksızın birbirleriyle etkileşim, kültürel homojenleşme ve bütünleşme içindedir. Dolayısıyla devlet ve toplum için birbirini aşan ulus ötesi ve devlet ötesi kültürel bütünleşmeler söz konusu olmaktadır. Bu kültürel süreçlerinin bazılarının içinde yer alan ulus kültürler de vardır. Malların, insanların, enformasyonun, bilginin ve imgelerin değişimi ve akışını sağlayan süreçler, küresel düzeyde özerklik kazanmaktadır. Küreselleşmenin ve modernizmin yayıldığı bunların paralelinde kapitalist ve sömürge iç güdüsünün hat safhada olması uluslararası iletişimin genel bir sorunu olarak karşımıza çıkar. Bu iletişim şuan baktığımızda bazı süper güç olarak belirtilen ülkelerin yararına olarak çalışmaktadır.Uluslararası iletişim, hem siyasal hem sosyo-ekonomik hayatta ülkelerin birbirleriyle bağlantılarını içerir. Şuan ki gelinen durumda uluslararası iletişim bize çeşitli ulusal haber ajansları, BM, İnsan Hakları, UNICEF gibi uluslararası platformlarla karşımıza çıkabilir. Ulaştığı ülke sayısı sınırlı olabilir. Nedeni ise bazı ülkelerin statüsünün diğer ülkelere göre daha yüksek olması, ordu, ekonomik açısından güçlü olması olabilir. Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler bu ülkelere boyun eğmeye ve onların yönlendirmesine ihtiyaç duyabilir. Az gelişmiş ülkelerde yaşanan su kirliliği, kötü ekonomi, işşizlik ve bunun gibi birçok olaylar uluslararası iletişimi elinde tutan ve onu yönlendiren ülkeler için çok fazla değer arz etmez. Süper güç olarak belirtilen bu ülkeler kapitalizmin yeşerttiği duygular içerisinde hareket eder ve bu iletişimi kendi çıkarları için kullanmak ister. Bunun örneği olarak Suriye' de yaşanan iç karışıklıklar ve mülteci sorunları olarak gösterilebilir. Mültecilerin yaşadıkları sorunlarını görmezden gelip herkes bir toprak parçasını daha önemli hala getirdi. Mülteci olarak tanımlanan insanlar belirli bir hakka sahip olabilmek için uluslararası iletişimin temel kurumları olan yerlere başvurmak zorunda bırakıldı. Bazıları ekonomik güçleri nedeniyle bu haklara sahip olurken, durumu iyi olmayanlar gözden gelindi. Oysa ki uluslararası iletişim ile bu sorunlar çözülebilirdi. BM bu konuda yeterli özveriyi sağlamadığı gibi onlara yardım edenleri de hoş görmedi. İnsan Haklarında herkesin eşit hakka sahip olması gerektiği yazılı değil mi? Yoksa sadece bu bir yazılı bir kağıt parçası mı?İnsan hakları, tüm insanların sahip olduğu temel hak ve özgürlüklere denir. İnsan hakları, ırk, ulus, etnik köken, din, dil ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin tüm insanların yararlanabileceği haklardır. Bu hakları kullanmakta herkes eşittir. Birçok grup ve hareket insan hakları adına 20. yüzyılda çok büyük toplumsal değişimleri gerçekleştirdiler. Batı Avrupa'da ve Kuzey Amerika'da, sendikalar çalışanların greve gitme hakkını garanti altına alan, asgari çalışma koşullarının oluşturulmasını sağlayan, çocuk işçilerin çalışmalarını düzenleyen veya çalıştırılmalarını yasaklayan yasaların çıkarılmasını sağladılar. Kadın hakları hareketi kadının oy verme hakkını kazanmasında başarılı oldu.

Ulusal bağımsızlık hareketleri sömürgeci güçleri ülkelerinden çıkarttılar. En etkileyici bağımsızlık hareketlerinden birisi Hindistan'ı İngiltere'nin sömürgesi olmaktan çıkaran Mahatma Gandhi'nin hareketidir. Dünyanın birçok yerinde uzun süreli ırkçı ve dini baskı altındaki azınlıkların hareketleri başarılı oldu; ABD'de de sivil haklar hareketi ve daha yakın zamanlarda çeşitli kimlik politikaları hareketlerinde olduğu gibi.

Her ne kadar kurumlar bu maddelerle kurulmuş olsa da her zaman adaletsiz bir dağıtım olmuştur. Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler her zaman yoksul, barbar, eğitimsiz toplumların olduğu söylenmiş ve böyle gösterilmiştir. Diplomasi hep aynı terazide işlememiştir. Bu ülkelerin iletişimi satın alacak ya da KİA ile bağlantı kuracak güçleri olmadığı için onların verdikleri haberler değersiz olarak görülür. Burada karşımıza çıkan bir sorun da yoksulluk kavramıdır. Haberleşme için kullanılan icatlar ve cihazlar gelişmiş ülkelerin elinde bulunur. Az gelişmiş ülkelerin kendilerinin bunları yapması ve kullanması imkansız gibi bişeydir. Çünkü gerekli malzeme ve onu yapacak, birleşitirecek kişinin olmaması bir sorundur. Bununla birlikte habercilik konusunda da yetersiz kalırlar. Genelde haberi başka servislerden alırlar bunu da gelişmiş teknolojiler ile değil daha ilkel yollarla almaya çalışırlar. Dengesizlik sürecinde, azgelişmişlerin yönetici elitleri kendileri gibi olan ülkelerden haber alma yerine, gelişmişlerden haberle ilgilenirler. Batı az gelişmiş için neyin habere değer olduğunu tanımlar; medya ile kullanıcılar olayları "batının gözüyle" görmeye başlar; kültürel kimlik geriler, milli bağımsızlık kaybolur ve siyasal bağımsızlık elden gider.Bu yüzden seslerini dünyaya pek fazla duyurma şansını elde edemezler. Az gelişmiş ülkeler, gelişmiş ülkelerin verdikleri kadarı ile haber alıp bilgi sahibi olabilirler. Bunu değiştirmek içinde ülke içinde uydu ve gerekli cihazları yapabilen kişilerin yetiştirilmesi, gerekli istihadamın sağlanması gereklidir. Bunu da ancak BM ve diğer gelişmiş ülkelerin destekleri ile yapabilirler çünkü şuan da güç onların elindedir.

Bazı toplumlar, günümüzde kullandığımız teknolojiye yavaş yavaş alışmaya ve kullanmaya başlamıştır. Televizyon haberciliği, radyo, internet gibi kavramlar öne çıkmaya başlamıştır. İletişim alanında ki en büyük sıkıntılardan biri uydu meselesidir. Kısıtlı iletişimi uydu ile çözülebilir ama uydu yapımı ve onun kullanımı çok pahalıdır. Bunun içinde insanların kendilerini yetiştirmeleri uygun diplomasiler ve anlaşmalarak sağlanarak çözülebilir. Şuan yaşadığımız dünyada kimsenin iletişimsiz kalması imkansız hale gelmiştir. Süper güç olarak belirttiğimiz ülkeler artık iletişimi tek bir cihazın, tek bir uygulamanın içine koymayı başarmıştır. Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin haberlerden, dünya da yaşanan olaylardan, bahsettiğimiz gibi eşit bir şekilde yaşamaya ihtiyaçları vardır. Bunları başarmak için, onlara gereklis sermayeyi sağlamak için bir temsilciye yada birlik olmaya ihtiyaçları vardır. Bir insan dünyayı değiştirebilir. Az gelişmiş ülkelerde yaşanılan bilgi eksikliği ve eğitim düzeyi gelişmeye başlarsa belki bu adaletsiz iletişimin çözülmesinde adımlar atılabilir. Bu adımlar da diğer insanlara örnek olabilir. Habercilik ve medya konusunda yurtdışına muhabirler gönderilip,eğitim alabilirler. Kurulan temsilcilikler, seslerini duyurmaya yardımcı olabilir. Gelişmiş ülkeler ile gerekli ham maddenin ve sermayenin sağlanması konusunda anlaşmalar yapılabilir. Bu da belki adaletin herkes için aynı işlemesine neden olur.






KAYNAKÇA

http://www.irfanerdogan.com/uydurular/50uluslararasi.htm

https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0nsan_haklar%C4%B1

Özdek,Yasemin(2009),Küresel Yoksulluk ve Küresel Şiddet Kıskacında İnsan Hakları

Önür,Nimet(1999),Küreselleşme Uluslararası İletişim: Kültürel Değişme Sürecinde Kimlikler,Kurgu Dergisi ,16