Amala ve Kamala Hikayesi
Anne kurt tarafından büyütülen Amala ve Kamala kardeşlerin hikayesi.
Amala ve Kamala hikayesi 1920 yılında Hindistan'da ortaya çıkmıştır. Hindistan'da yürüyüş yapan bir adam kurt ve yavrularını fark eder. Onları yakından görmek isteyen adam yanlarına usulca yaklaşır, yavru kurtların iki tane olduğunu ve onların kurt görünümlü başka bir canlı olduğunu görür. Köy halkı çok telaşlanır ve dini inançlarına göre o yavrulara şeytan, iblis diyenler bile olur.
Yavru kurtları almak isterler ancak anne kurt onları yanlarına yaklaştırmaz. Defalarca denerler ama sonuç aynıdır, anne kurt tıpkı bir insan gibi yavrularını dışarıdan gelecek her türlü tehlikeye karşı korumak ister. Yavru kurtları almak için anne kurdu öldürmek zorunda kalırlar. Yavru kurtların insana benzediğini fark eden köylü halk onları yetimhaneye verme kararı alırlar. Bu iki kız kardeşe Amala ve Kamala isimleri verilir. Amala 1,5 yaşında, Kamala ise 8 yaşındadır.
Yetimhaneye alınan Amala ve Kamala'nın ellerinde ve diz bölgelerinde nasırlaşma olduğunu çıkardıkları seslerin kurt benzeri olduğunu, çiğ ete bayıldıklarını, suları dilleri ile içtiklerini, geceleri uyumadıklarını ve kurt gibi soluduklarını fark etmişlerdir. Amala ve Kamala genellikle yetimhanedeki insanlardan uzak durmayı tercih ederlerdi. İnsanların kendilerine zarar vereceklerini düşünerek yaklaşan insanlara dişlerini göstererek uzaklaşmalarını sağlıyorlar, çok hızlı hareket ediyorlardı, onları yakalamak neredeyse imkansızdı. Sesleri çok iyi duyuyorlardı ve koku duyuları çok iyi gelişmişti tıpkı bir kurt gibi.
Amala ve Kamala'nın bu davranışlarının normal olmadığına karar veren yetkililer bir an önce onları topluma kazandırmak gerektiğine karar vermişlerdir. İlk olarak sosyalleşmeleri gerektiğini söylerler ve yetimhanedeki diğer çocuklar ile bir araya getirilmelerine karar verilir. Diğer çocuklarla sosyalleştikten sonra davranışlarında olumlu gelişmeler olacağını düşünen yetkililer hayal kırıklığına uğrarlar. Çünkü yetimhanedeki çocuklarla arkadaşlık etmek yerine Amala ve Kamala yetimhane çevresindeki kedi ve köpeklerin yanına giderler.
İnsani Bir Tepki-Gülümsemek
Amala ve Kamala'nın davranışları ve dış görünüşleri tamamen bir kurt gibi değildi elbette. Örneğin Amala ve Kamala insanlar gibi gülümsüyordu. Ancak gülümsemeleri farklı bir anlam taşıyordu. Gözlemlere göre Amala ve Kamala'nın yalnızca yaşamsal bir ihtiyaç halinde gülümsediklerini söyleyebiliriz. Örneğin çok acıktıklarında ya da çok susadıklarında gülümsüyorlardı. Bu durum bize, kurt kardeşlerin insani davranışlara yatkın olduklarını ancak bu davranışları ne zaman kullanacakalrının zihinlerinde yerleşmediğini gösteriyor.
Amala ve Kamala kardeşlerin sağlıklı büyümeleri amacıyla yetimhanede tutulmasına devam edildi, eğitim görmeleri sağlandı.
Amala ve Kamala Hastalanmaya Başladı
Sağlıklı büyümeleri ve insani fonksiyonlara bir an önce kavuşmaları için yetimhanede tutulmaya devam edilen kurt kardeşler 1921 Eylül ayında hastalanmaya başladılar. Küçük kardeş Amala bu hastalığa çok fazla direnemedi ve aynı yıl içerisinde yaşamını yitirdi. Amala'nın ölümünden sonra Kamala çok iyi bir şekilde eğitilmeye devam etti. İki yıl içerisinde ona yürüme ve tuvalet eğitimi verildi. İnsani fonksiyonları kazanmaya başlamıştı ancak heyecanlandığında ve korktuğunda kurt pozisyonunu alıyor yani dört ayak üzerine geliyordu.
Kamala üç yıl içerisinde kelimeleri öğrenmeye başladı. Kamala artık tabaktan yemek yiyebiliyordu, su içmek için bardak kullanmaya başlamıştı. Bir düzine kelime öğrenmiş ve ileriki yıllarda öğrendiği kelimelerin sayısını 40'a kadar çıkaracaktı. Kamala 17 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Amala ve Kamala Hikayesi Sonuç Bölümü
Amala ve Kamala hikayesi gibi bir çok hikaye okumuşsunuzdur. Bu hikayeler bize gösteriyor ki canlılar doğası gereği sosyal ortamından yani toplumdan etkilenmektedir. Amala ve Kamala kardeşler birer insan olmalarına rağmen bir anne kurt tarafından yetiştirildiğinde, anne kurt gibi davranmaya başlıyorlar. Yani içerisinde bulunduğumuz toplumsal yapının bizim üzerimizdeki etkisi büyüktür.
Bireyin gelişim süreci içerisinde bu hikayede olduğu gibi doğanın etkisi kadar yetiştirilme tarzının da önemi büyüktür. Birey hayata geldiği ilk andan itibaren dış etkilere ve gelişime açıktır. Bu süreç bireyin ölümüne kadar devam eder yani yaşam içerisinde gelişim tamamlanamaz. Gelişimler yalnızca çocukluk, ergenlik, yetişkinlik dönemlerinde değil sosyal statülerin değişimi sürecinde de görülür. Yani bir sosyal statüden başka bir sosyal statüye geçiş yapan bireyin davranışlarında değişimler gürülebilir.